|
|
İsmail Kemankaş
Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte, Bursa’da bazı dini mabetler, spor kul
üplerine tahsis edilir. Özetle, tekke ve bazı kiliseler işlevlerini
yitirince farklı bir misyon üstlenir. Böylece dini içerikli eğitim yerine,
sportif eğitim için kullanılır. Tehvid-i Tedrisat Kanunu gereğince yapılan
ve tezat gibi görünen bu uygulamanın yasal nedenleri vardır.
İlk bakışta çok tezat ve ilgisiz görünen bir
uygulamadır spor kulüplerine dini içerikli mabetlerin verilmesi... Oysa
konunun özüne inilince böyle olmadığı görülecektir. Çünkü tekke ve
zaviyelerin hatta dergâhların, camilerden çok farklı işlev ve amaçları
olduğu bilinmektedir. Bazı kaynaklara göre; tekke, tarikat ehlinin ibadet
ettiği ve tasavvuf ilminin öğretildiği kurum olarak tanımlanır. Tekke ve
zaviyenin en belirgin niteliği; Müslümanlar tarafından “tevhid” inancını,
yani Allah’ın varlığı ve birliği, başka bir tanrının olmadığı ve Hazreti
Muhammed’in onun elçisi olduğu inancını benimsetip yaymak amacıyla kurulan
vakıf nitelikli bir müessese olmasıdır. Zaviyeler ise tekkelere göre daha
küçük yapılardır ve küçük yerleşim birimlerinde, ana yollar civarında
kurulup, dervişlerin konaklamasını da sağlar. Bu özelliği ile sosyal kulüp
olarak karşımıza çıkar. Tekkeler ise her türlü birimleri ile eğitim veren,
barındıran, sosyal aktiviteleri de yerine getiren, özel öğretim kurumlarına
benzer bir yapıdadır. Öte yandan Türkiye Büyük Millet
Meclisi, 430 sayılı ve 3 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu kabul
ederek, öğretim birliğini sağlar. Bu kanun Türkiye Cumhuriyet’inde temel
yasa kabul edilerek, daha sonra çıkarılacaklara da esas olarak
belirlenmiştir.
İNKİŞAFSPOR TEKKEYE TAŞINIYOR
Tevhid-i Tedrisat, yani öğrenim birliği yasasının kabulünün ardından, 30
Kasım 1925 tarihinde kabul edilen 677 sayılı bir kanun ile bazı dini
içerikli yapılar, unvanlar ve işlevler yasaklanır: “Tekke ve
zaviyeler ile türbelerin seddine ve türbedarlar ile bazı unvanların men ve
ilgasına dair kanun” bütün tarikatlarla birlikte, şeyhlik, dervişlik,
müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik,
falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek, muskacılık gibi
eylem ile unvan ve sıfatların kullanılmasını yasaklamıştır.
Bursa'nın ilk spor kulüplerinden olan turan Kulübü'nün sezon açılışına din
adamları da geliyordu
Yasa, 1982 Anayasası’nda “İnkılap Kanunları” içinde kabul
edilerek koruma altına alınmıştır. Özetle, bu kanun Anayasa’ya aykırılığı
iddia edilerek iptal edilemeyecek yasalar arasında kabul edilmiştir. Sözün
özü; eğitim birliğine dair yasa, tekke ve zaviyelerin varlığını geçersiz
kılmıştır. Bu nedenle, özel eğitim kurumu nitelikli bu yapıların tesisleri,
özel spor eğitimi veren ve bu arada kültür işlevlerini de yerine getiren
kulüplere verilir. Verilme nedenlerinden biri de, söz konusu spor
kulüplerinin kurucularının neredeyse tamamı devlet memurudur. Bir taraftan
öğretim birliğini getiren kanunun uygulamasını yapanlar, böylece onların
boşalttığı alanları spor kulüpleri ile kontrol etme gibi bir işlevi de
yüklemiş olabilirler. Bu tür spor kulübüne dönüşen
tekkelerin başında İsmail Hakkı Bursevi Tekkesi gelir. Kuruluş tarihi 1927
olarak bilinen İnkişaf Kulübü’ne uzun yıllar ev sahipliği yapar İsmail Hakkı
Tekkesi… 1653-1725 yılları arasında yaşamış olan Osmanlı bilim adamı ve
mutasavvıfı Şeyh İsmail Hakkı Bursevi tarafından 18. yüzyılda kurulan ve
1925’e kadar hizmet veren, içinde semahane, çilehane, tekke ve müştemilattan
oluşan bir yapı grubudur. En son onarımını 2005 senesinde gören yapı restore
edilmiştir. Bugün semahanesi mescit olarak, çilehanesinin yanındaki ve
üzerindeki odalar ise öğrenci yurdu ve Kuran kursu olarak hizmet
vermektedir. 1934 yılından sonra, ismini Akınspor olarak
değiştiren İnkişaf Kulübü uzun bir süre İsmail Hakkı Bursevi yapı grubunda
faaliyet gösterir. Sonraki yıllarda kendine yeni adresler bulur. Önce Ünlü
Cadde’de, ardından,
Mahfel’in yanındaki binalarda üye ve sporcularını
barındırır. Bursaspor bünyesinde yer aldığı 1963 yılından sonra da Akınspor
ismi ve tesisleri tarihe karışır. ERMENİ
KİLİSESİ’NDE BİR BURSA KULÜBÜ Cumhuriyet’in ilk
yıllarında Bursa’da yayımlanan Yeşilyurt Gazetesi’nin, 7 Kanunuevvel
1341(1925) tarihli 45. sayısındaki haber aynen şöyledir:
“Bursa İdmanyurdunun taht-ı işgalinde bulunan idare-i hususiyeye müdevver
Protestan Kilisesi’nden idare-i mezkurece bedel-i icar alınmamak suretiyle
yurda muavenet ifası kabul edilmiştir.” Bu haberden
anlaşıldığı üzere, Protestan Kilisesi Bursa İdmanyurdu kulübüne bedelsiz
olarak tahsis edilir. Çünkü Bursa’nın
işgalden kurtulduğu 1922 yılından
sonra, söz konusu kilise boştur. Osmanlı döneminde Bursa’da ikamet eden
Levantenlere ait bir kilisedir. Fransız Protestan Kilisesi olarak geçmesine
karşın, mensupları genellikle Ermeni kökenlidir. Onlar da 1915 olayları ve
Kurtuluş Savaşı sonrası Bursa’yı terk eder. Atatürk Caddesi’nin Setbaşı
yönündeki kısmı açılmadan önce, Nasuhpaşa Hamamı ile Şark Oteli (eski
Saray
Sineması) arasında kalan Protestan Kilisesi’nin bir spor kulübü olarak Bursa
İdmanyurdu’na bedelsiz olarak tahsisi, her alanda olduğu gibi o dönemde spor
ve kültür faaliyetlerinin devlet tarafından organize edildiğine tipik bir
örnektir. 1925 yılı sonlarında kilisenin bulunduğu alan caddeye dahil olunca
Bursa İdmanyurdu Kulübü bir başka dini mabet olan Karabaş i Tekkesi’ne
taşınır. Tekkeleri, medreselerden ayıran en önemli özellik sosyal
faaliyetlerin de yapılmasıdır. 1925 yılında tekke ve zaviyelerin
kapatılmasının ardından Karabaş-i Veli Tekkesi, bir süre Bursa İdmanyurdu
kulübüne ev sahipliği yapar. Ardından özel mülkiyetin eline geçer ve sonra
da kaderine terk edilir…
Bursa İdman Yurdu Kulübü önce Fransız Kilisesi, sonra da Karabaşi Tekkesinde
faaliyetini sürdürdü
Bursa’nın merkezi yerlerinden birinde, Başçı İbrahim
Mahallesi’nde bulunan Karabaşi Tekkesi günümüzde yine eski işlevine döner ve
Mevlevi kültürüne, sema gösterilerine sahne olur. Bursa İdmanyurdu Kulübü,
önce Sanatkârlar Kulübü ile birleşerek Sanatkârlar İdmanyurdu adını alır.
1934 sonrası da ismini Acar İdmanyurdu olarak değiştirir. Özetle;
Bursaspor’u oluşturan beş kulüpten biri olan Acar İdmanyurdu’nun ilk
versiyonu, ilk yıllarında işlevini kilise ve tekkede yerine getirmek gibi
bir özelliğe de sahiptir. Bursaspor’un ilk başkanı ve tütün
tüccarı Salih Kiracıbaşı’nın mülkiyetinde olan bir kiliseden de söz
edebiliriz. Namazgah yokuşunu çıkarken solda kalan bu dini mabet, Ermeni
kilisesidir. Zaman içinde özel mülkiyete geçer, yani Salih Kiracıbaşı’nın
mülkü olur. Kiracıbaşı bu mülkünü kulübü için kullanmaz ama Çelikspor ve
Bursaspor başkanı sıfatları tatlı bir rastlantı olarak, yine de kulüp-dini
mabet ilişkisini anımsatır. Bu arada araştırmacı-yazar Raif
Kaplanoğlu’nun iddiasına göre, Emirsultan semtindeki Karamazak Tekkesi de
kapandıktan uzun bir süre sonra, yörede kurulan Gençlerbirliği Kulübü’ne
tahsis edilir.
Kaynak: Bursa'da Zaman dergisi, Sayı 22:53-55
|