CELAL BAYAR (1883-1996)


Celal Bayar ile Anılar

Celal Bayar Evleri'nin Yapılışı

Bursa'da Siyasi Hayat

Bursa'lı Ünlüler

Gemlik Atatürk Parkı

 

 
           Türkiye Cumhuriyeti başbakanı ve 3. cumhurbaşkanı olan Celal Bayar'ın Türk siyasi hayatında önemli bir yeri vardır. Ayrıca Birinci Mecliste milletvekili olarak görev almıştır. 103 yaşında ölen Bayar, doğduğu yer olan Gemlik'e bağlı Umurbey köyündeki anıt mezarda yatıyor. Doğduğu ev müze olarak kullanılıyor.
        

 

    1883 yılında Bursa'nın Gemlik ilçesinin Umurbey köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimden sonra memuriyet yaşamına atıldı. Adalet, reji ve bankacılık alanında memuriyet görevlerinde bulundu. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet'in ilânından sonra İttihat ve Terakki çalışmalarına katıldı. Bu cemiyetin İzmir şubesi genel sekreterliğini yaptı. 12 Ocak 1920'de toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Saruhan Sancağı milletvekili olarak katıldı. Millî Mücadele'nin başlaması ile birlikte Anadolu'ya geçerek bu hareketteki yerini aldı. Millî Mücadele sırasında Batı Anadolu'da etkinlik gösterdi, "Galip Hoca" namı ile özellikle Bursa ve dolaylarında halkı düşmana karşı teşkilâtlandırdı. Aynı zamanda Birinci Büyük Millet Meclisi'nde Bursa Milletvekili olarak görev aldı. 1921'de İktisat Bakanı oldu.

   

             Mustafa Kemal ile                                                Eşi Reşide Hanım ile

 

     Lozan Barış Konferansı'na danışman göreviyle katıldı. 1923 seçimlerinden sonra İkinci Büyük Millet Meclisi'ne İzmir Milletvekili olarak girdi.

    1924 yılında İş Bankası'nın kurulmasında önemli rol oynadı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki savaşım çabalarında politikacı ve iktisatçı kimliği ile parladı. 1937'de Atatürk tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin 14. Başbakanı olarak tayin edildi ve ilk kabinesini kurdu. Daha sonra siyasî yaşamını İzmir Milletvekili olarak sürdürdü. 

    CHP'de arkadaşları ile 1945'de Dörtlü Takrir'i verinceye kadar görev aldı ve bu tarihte Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan ile birlikte Demokrat Parti'yi kurdu ve başkanlığına getirildi. 14 Mayıs 1950 genel seçimlerinde genel başkanı bulunduğu Demokrat Partinin iktidarı büyük çoğunlukla kazanması ile 22 Mayıs 1950'de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Bayar'ı Cumhurbaşkanlığına seçti.

    10 yıl boyunca sürdürdüğü bu görevden 27 Mayıs harekâtı ile 1960 yılında uzaklaştırıldı. Yassıada Mahkemesi tarafından idama mahkum edildi (15 Eylül 1961). Cezası daha sonra müebbet hapse çevrildi. Yassıada'dan Kayseri Bölge Cezaevi'ne nakledilen Bayar, 7 Kasım 1964'de rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakıldı.

    1903 yılında Reşide Hanım'la evlenen ve üç çocuğu olan Celal Bayar, 22 Ağustos 1986 gününde İstanbul'da vefat etti.

                                      Umurbey'deki Anıt Mezarı

     Bayar yazdığı Kayseri Cezaevi Günlüğü (Yapı Kredi Yayınları-Tarih Dizisi)" kitabında yaklaşık üç yıl kaldığı Kayseri Cezaevi'ndeki günlerini ve Yassıada anılarını aktarmaktadır. Ben De Yazdım, Milli Mücadeleye Gidiş , (Cilt: 1-6, Sabah Kitapları/Türkiye'den Dizisi) de Osmanlı Devleti'nin son yıllarını ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarını; Meşrutiyet Devri'nin seçme olaylarını, Mondros Mütarekesi'nden bu yana ulusal mücadeleyi, Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunu ve ilk çalışmalarını, ilk meclis hükümetlerini, Atatürk'ü ve devrimlerini; anılarına, yaşadıklarına ve belgelere dayandırarak, Türkiye'nin 20. yüzyıldaki siyasal tarihine önemli bir tanıklık yapmaktadır. Bayar, bir yandan da, kendi deyişiyle, "genç nesiller için yararlı olacağı düşüncesi ile, özelikle devrimlerin meydana gelmesini zorunlu kılan tarihi neden ve etkenler" üzerinde durmaktadır.   
    Celal Bayar'da Atatürk sevgisi ve vefası önemlidir. Bayar, Tek Parti rejiminde en içerikli hükümet programı olan 8 Kasım 1937'de Meclis'te okuduğu programda 44 defa Atatürk'e atıflarda bulunmuştur. Bayar'ın 1953'te Anıt Kabir'deki sözleri de çok vecizdir: "Sen bizimdin. Seni halife yapmak, padişah yapmak isteyenler oldu. İltifat etmedin, millî irade yolunu seçtin. Hayat ve şahsiyetini milletin hizmetine vakfettin. Türk'ün gıpta ettiği, taziz ettiği, övdüğü vasıflara mâliktin. Bütün bu meziyetlerinle Türk'ün ta kendisi idin."

Celal Bayar Müzesi

    Türkiye Cumhuriyeti’nin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın doğduğu, 19. yüzyılın mimari özelliklerini yansıtan Gemlik’in kuzeyindeki Umurbey’deki ev Celal Bayar Müzesi olarak 26 Ağustos 1970 yılında hizmete açılmıştır. Müzenin ve içerisindeki kütüphanenin kuruluşunda Celal Bayar kendi olanaklarını kullanmıştır.  

                                                         Müzeden bir görünüm

    Üç katlı ahşap Türk evinin en güzel örneklerinden biri olan bu ev orijinal ev eşyaları ve aynı dönemden kalma çeşitli tarihi eşyalarla yeniden düzenlenerek bir anı müzesi haline getirilmiştir.
    Modern bir yapı içerisinde bulunan müzede Atatürk ile ilgili bir bölüm açılmıştır. Bunun yanı sıra Celal Bayar’ın Kuvvay-i Milliye yılları, Galip Hoca dönemi, İktisat vekilliği, İmar ve İskân Bakanlığı, İş Bankası’nın kuruluş çalışmaları ve Atatürk’ün Başvekili (1937-1938) olduğu döneme ait fotoğraflar, anı eşyaları, tablolar sergilenmektedir. Müzenin diğer iki salonunda Celal Bayar´ın cumhurbaşkanı olduğu dönemde, çeşitli ülkelere ve kuruluşlara yaptığı ziyaretlerde, kendisine takdim edilen nişanlar, madalyalar, yazmalar, silahlar, giysiler, şilt ve plaketler, mobilyalar, aile yadigarları ve imzalı resimleri sergilenmektedir.
    Müzenin 20.000’in üzerinde kitap, yazma, gazete, süreli yayınlar ve fotoğraf koleksiyonlarından oluşan bir kütüphanesi bulunmaktadır. Bu kütüphane 20. yüzyıl Türkiye’sinin siyasi tarihine ışık tutacak niteliktedir. Celal Bayar Müzesi’nin yanında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından yaptırılan bir de anıt mezarı bulunmaktadır.

     Temmuz 2022'deki durum: Müzenin kütüphanesi kapalı. Restorasyon yapılacağı için kitaplar belediyenin deposuna taşınmış durumda. Yeniden ne zaman açılacağını kimse bilmiyor.
--------------------------------------------------------------------------------------

Ergün Kağıtçıbaşı'nın anılarında babası İsmail Bey ve Mahmut Celal Bayar hakkındaki bölüm:

      İsmail Bey’in teşkilatla tanışması Umurbeyli Mahmut Celal Bey sayesinde olmuştu. Mahmut Celal Kağıtçıbaşılara çok sık gelip gittiği için neredeyse aileden biri gibiydi.

       Daha 17 yaşındayken Ziraat Bankası Bursa şubesinin sınavını kazanıp burada veznedar olarak çalışmaya başlayan Mahmut Celal, ilk zamanlarda Tahtakale’de bir kahvehanenin üstünde oda kiralamış ve birkaç ev ötedeki İsmail Bey’e komşu olmuştu. İnegöllüzade Rafet Bey’in kızı Reşide Hanım’la evlendikten sonra ise daha güzel bir eve taşınmıştı.

       Mahmut Celal Bey işten çıkınca eve gitmeden önce çoğunlukla Ulucami’nin karşısındaki berbere, sonra da İsmail Beyin Kapalıçarşı’daki kırtasiye dükkanına uğrardı. İsmail Bey ile buluştuktan sonra tenha bir köşeye çekilip hem kahvelerini yudumlar hem de memleket meselelerini konuşurlardı.

       İttihat ve Terakki’nin iktidar olduğu dönemde ise Ulucami’nin yakınındaki Kozahan’ın üst tarafındaki İttihat ve Terakki kulübünde buluşur olmuşlardı. Balkan yenilgisinden sonra bu kulüpler kapatılınca yine dükkandaki sohbetlere dönmek zorunda kaldılar. Mahmut Celal İttihatçılara yönelik baskıların iyice artması üzerine de buluşmalarının dikkat çekmemesi için bir avukatın bürosunu toplanma yeri olarak uygun görmüştü.

       Mahmut Celal Bey bu buluşmalarda hararetli hararetle konuştukça İsmail Bey, Umurbey gibi ıssız bir köyden nasıl olup da böylesine atişli bir ihtilalci çıktığına şaşıyor, hayretler içinde ve hayranlıkla karşısındakini dinliyordu.

      Mahmut Celal Gemlik’te mülkiye mezunu bir bakkalla tanışmıştı. Nuri adındaki bu bakkala sıkça uğrayıp Jöntürklerin yayınlarını alıyor, okuyordu. İşte Mahmut Celal bu kişinin etkisiyle ateşli bir İtthatçı olup çıkmıştı.

       Mahmut Celal evlendikten birkaç yıl sonra Ziraat Bankası’ndan Deutsche Orientbank’ın Bursa şubesine geçmişti. Kayınpederinin ağabeyi (İnegöllüzade Mehmet Saffet Bey) bankanın kurucularındandı ve bu yüzden de bankada özel bir yeri vardı. Orada müdür yardımcısı olan Macar Kaldor Efendi’den sonra imza yetkisi olan tek Türk’tü.

      Bu bankaya geçmek Mahmut Celal’ı dış dünyaya açmıştı. Çünkü Deutsche Orientbank kurulurken aldığı ayrıcalıklar sayesinde Avrupa gazeteleri şubeye geliyordu ve Mahmut Celal bunları rahatça okuyabiliyordu.

       Mahmut Celal’in vilayet maiyyet memuru Hamza ve mektupçu Süleyman Nazif gibi kişilerle berber dükkanında kurduğu dostluk onu İttihatçı yemini etmeye kadar götürmüştü. Örgütün Bursa rehberi olan Hamza, aradan çok zaman geçmeden Mahmut Celal’e üyelik teklifinde bulundu.

       İttihat ve Terakki Cemiyeti o zamanlar gizli bir cemiyetti. Üye olanların kendilerinden başka aile bireylerinin de hayatı tehlikeye girerdi. Bu yüzden Mahmut Celal eşine durumu açmayı uygun gördü. “Ayrılıyoruz” demişti bir akşam yemeğinden sonra eşine. Genç kadın şaşkın bakışlarla nedenini sorunca uzun uzun anlattı. Bir vatansever olarak bunları yapmak zorunda olduğunu, ama onu tehlikeye atma hakkı olmadığını… Genç kadın da, “Benim bu işlere aklım ermez. Senin aklın neye yatıyorsa onu yaparsın. Kadının vazifesi kocasının yanında olmaktır. Memleketin iyiliği için yapılacak bir işe ben nasıl karşı çıkabilirim ki” diyerek onu desteklemişti.

     Birkaç gün sonra Hamza Bey’in verdiği adreste üyelik töreni yapıldı. Şehreküstü Mahallesi’ndeki dar aralıklardan birindeki iki katlı ahşap evde, Türk bayrağı örtülmüş masa üzerine el koyarak, başlarına kukuleta geçirmiş ve sadece gözleri görünen iki kişinin önünde yemin etmişti.

    Bir yıl içinde Bursa’da rehberliğe seçilen Mahmut Celal, kısa süre sonra İsmail Bey’i de İttihat çevresine soktu. Daha sonra da başarılı çalışmaları onu İzmir bölge sorumlusu yapmıştı.
    Dibacenin Ertesi Günü- Ergün Kağıtçıbaşı'nın Anıları, Sevinç Baysal, Uludağ Ün. yayınları, s. 71-77den kısaltarak alınmıştır.