|
|
ZÜBEYR KAVIK
Osmangazi Metro istasyonunda indiğinizde Bursa’nın tarihi yapılarına ait
fotoğraflar karşılıyor sizi. Bu fotoğraflar arasında dikkat çeken ve çarpıcı
bir hikâyesi olan Aziz Meryem Ana Ermeni Kilisesini görebilirsiniz. Osmanlı
arşivlerinden günümüze farklı isimlerle de anılmış olan Setbaşı İpekçilik
Caddesi'nde bulunan Ermeni kilisesi, 12 Eylül 1980 darbe sonrasında dönemin
yöneticileri tarafından verilen emirle yıkılarak Setbaşı Ortaokuluna
dönüştürülüyor. Kilise hakkında bilgi toplarken aslında bu mahallenin Bursa
Ermenilerine ait kaybolmuş hikâyelerle dolu olduğunu görülüyor.
Aynı bina (1985)
Aziz Meryem Ana Ermeni Kilisesi, bir ibadethane olmanın dışında aynı zamanda
Bursa ve çevresindeki Ermenilerin dini ve idari merkeziydi. Kaynaklara göre,
aynı avlunun içerisinde bir Ermeni okulu da vardı. Yıkılmadan önce sinema,
daha sonrasında nikâh dairesi ve tütün deposu olarak kullanıldığı kayıtlara
geçmiş. Kiliseden arda kalan iki katlı bir köşk ise bakımsızlığına rağmen
hala olduğu yerde duruyor. Döneminin önemli din adamlarını misafir eden bu
köşk, mahallenin Ermeni halkı tarafından boşlatılması ile kiliseden
varislerine devredildi. Mahalle sakinleri bu köşkün belediye tarafından
önemsenmemesi ve tarihi bir yapının çürümesinden şikâyetçi.
Kilisenin varlığını hatırlayan ve o yıllarda İpekçilik Caddesi'nde ikamet
eden Lerzan Akbaş ‘’ Şu anda bir marketin olduğu binanın yanında bir kilise
vardı. Sonradan orası tütün deposu oldu. Maskları, amforaları, sahnesi, orgu
duruyordu. Konser salonu da varmış; annemler oraya konsere gidiyorlarmış.
1980 yılından sonra da yıkıldı. Mahallemiz eskiden iki katlı eski evlerle
doluydu şimdi olduğu gibi apartmanlar yoktu“ diyor.
Okuldan
cezaevine Mahallenin 1844 yılına ait
Temettuat defterlerine göre mahallede o tarihlerde sadece gayrimüslimler
ikamet etmiş. Tanzimat’ın ilanından sonra vergilerin adil bir şekilde
toplanılması için oluşturulmuş bu defterlerde, 100 haneden oluşan bir
mahalle Setbaşı. Nişan Taktakyan’ın ipek fabrikası o tarihlerde bulunduğu
caddeye yani İpekçilik caddesine isim verdiği gibi mahalle sakini
Ermenilerin çoğunluğu ipekçilik üzerine çalışıyordu. Kilise yakınındaki
Ermeni Okulu hükümet tarafından tutuklanan Ermeni ve Rumlar için cezaevine
dönüştürüldü. Ermeniler tehcir, Rumlar ise mübadele yolu ile şehirden
uzaklaştırılıp okul boşaltılınca Setbaşı İlköğretim Okulu olarak vazifesini
sürdürdü. Eski mahalle sakinlerinden Özcan Göçmenöz,
İpekçilik Caddesi’nin eski günlerinden şöyle bahsetti; ‘’Mahallemiz eskiden
Ermeni mahallesiymiş. Evimizin karşısında çok güzel ahşap bir ev bulunurdu.
O eve papazın evi derlerdi. Bir gün evimizin önüne bir fayton geldi. Meğer
bu hanım bizim evimizin Ermeni sahibiymiş. İkramda bulunmak istedik ama
sadece su istedi. Bizim semtin suyu Bursa’nın en güzel suyuydu. Hanım
özellikle o sudan içmek istemişti. Bugün kiliseden kalan ahşap bina bir
dönem Devlet Su İşleri olarak kullanılıyordu. Şimdi caddede eski binalardan
bir tek o kaldı.” Caddenin biraz daha ilerisinde
bir Ermeni Mezarlığı olduğu ve bu mezarlığın yerinden taşınıp kütüphane inşa
edildiğini belirtildi. Kütüphane yetkilisi bu ifadenin çok kişi tarafından
dile getirildiğini fakat herhangi bir kayıt bulunmadığını söylüyor.
Mezarlığın 1951 yılında belediye tarafından İskan Müdürlüğü’ne devredildiği
ve daha sonrasında mezarlığın taşındığı bilgisini edinirken, ne yazık ki
taşınan mezarlığın günümüzde nerede olduğu belli değil. Mezarlıktan günümüze
sadece eski bir havuz kalmış ve şimdi kütüphanenin hemen yanındaki Milli
Eğitim binasının bahçesinde yer alıyor.
İpekçilik
Caddesinde ilerledikçe üzeri betonarme binalarla kapatılmış hikâyelere ve
bir tarihe şahit oluyorsunuz. Bugün Osmangazi Metrosu’nda gururla sergilenen
ve birçoğu o dönemin Ermeni, Rum halkına ait olan yapılar ne yazık ki artık
yok.
Kaynak: Agos gazetesi (4 Temmuz 2014)
|