|
|
|
Rumların Bursa'daki varlığı Bizans İmparatorluğu dönemine iner. Fatih
Döneminde Bursa'ya Yunanistan'ın Mora Yarımadasından gelen Rumlar
yerleştirildi. Fetihten sonra ağırlıklı olarak Hisar’dan Muradiye’ye kadar
olan semtler ile Çakırhamam’dan Altıparmak’a kadar olan bölgede
(Balıkpazarı), Demirkapı, Kayabaşı, Balıkpazarı ve Kırkmerdiven
mahallelerinde otururlardı. Fetih sırasında Hisar içinde 7 mahalle ve 7
kiliseleri bulunmaktaydı. Bu kiliselerden bazıları camiye çevrilmiş (ör.
Üftade ve Şahadet Camileri ve Lalaşahin Medresesi), bazıları Osmanlı devri
boyunca hizmet etmiş, bazıları ise yıkılmıştır. Rumlardan kalan en önemli
yapı olan Saint Elias Manastırı (Gümüşlü Kümbet) Osman Bey'in vasiyeti
üzerine yıkılarak türbe haline getirilmiştir. Yine Bizans Döneminde
Uludağ'da 150 kadar manastır olduğunu da vurgulayalım. Rumlar ayrıca yoğun
olarak Gemlik ile Mudanya arasındaki kıyı şeridinde ve iç bölgelerde (ör.
Apolyont, Gündoğdu, Dereköy, Kite/ Ürünlü) yaşıyordu. 1530'da Bursa'da
sadece 70 hane Rum yaşarken bu sayı 1888'de (Hüdavendigar eyaletinde) 61 bin
kişiye çıkmıştır.
Açık pazarda Rum mimarisinden kalma son örnekler
Mahallelerindeki yöneticileri,
bekçileri ve din adamlarını kendileri seçerdi. Dinsel açıdan da oldukça
rahat durumdaydılar. Örneğin Osmanlılara esir düşen Selanik Başpiskoposu
Gregory Palamas’e esir muamelesi değil din adamı muamelesi yapılmıştır.
Çocuklarına kendi okullarında eğitim veriyorlardı. 1903 yılında Bursa'da 148
Rum okulu vardı.
Lozan Antlaşması gereği yapılan Mübadele ile 1.250.000
Rum Anadolu’dan Yunanistan’a, 500.000 Müslüman Türk de
Yunanistan’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. Hıristiyan olan, ancak
tamamıyla Türk veya Anadolu kültürünü taşıyan insanlar Yunanistan’a gidince
Yunan kültürüne yabancı kalmış, bu nedenle yıllarca hor görülmüştü.
Yunanistan’da da, Müslüman olmalarına karşın, birçok kültürel yapısının
yabancısı olduğu Anadolu’ya gelen göçmenler yerli Türklerce hor görülmüştü.
Bursa’dan giden Rumların konuştuğu dil Türkçeydi. Hata çoğu başka dil bile
bilmiyordu. Bursa’ya gelen Giritliler, Prevezeliler, Karacaovalılar,
Pomakalar ve Çingeneler başta olmak üzere gelen Yunanistan göçmenleri ise
bir kelime bile Türkçe konuşamıyordu.
Bursa'da doğmuş
ünlü Rumların başında hekim Aristidi Paşa (Bursa 1862 - İstanbul 1938)
gelir. Bir süre 9. orduda hizmet gördü. İstanbul bakteriyoloji merkezini
kurmak üzere Paris'ten getirtilen Nicele ve Remlinger adlı hekimlerin yanına
verildi. Aydın'da kolera ve Midilli'de veba salgınlarıyla ilgili
çalışmalarda aldığı görevler sebebiyle paşalığa yükseltildi. Balkan
Savaşı'na katıldı. 4 ciltlik Hıfz-ı Sıhha (sağlığı koruma) adlı bir yapıtı
vardır.
Dereköy Kilisesi: 1857'de yapılmış.
Mübadeleden 1972'ye kadar cami olarak kullanılmış.
|