|
|
Raif Kaplanoğlu
Bursa çınarlar kentidir. Dört bir yanında bulunan
ulu çınarları Bursa’mızı güzelleştirir, zenginleştirir. Bugün Bursa’da
bulunan çınarlardan birini, yürüyen bir ulu çınarı anlatacağım sizlere.
Çınarlar yürür mü diyeceksiniz... Bazı ulu çınarlar yürür. Esat Uluumay,
Bursa’nın yürüyen bir çınarıdır. Her gün yitirmekte olduğumuz kültürel
değerlerimizin korunması için varını-yoğunu harcayan çalışan sayın Uluumay,
Bursa’nın dört bir yanındaki çınarlardan daha ulu ve yaşlıdır.
Yürüyen Çınarın kökleri
Esat Uluumay’ın, Bursa’nın bir ulu çınarı olduğunu
söylerken bu bir abartı sayılmasın... Çünkü o, yedi göbek Bursalı. Hatta çok
daha gerilere, nesli Orhan devrine kadar iner bu ulu çınarın kökleri. Dedesi
Mustafa, onun babası Tabak İzzet Ağa, onun babası Partev, onun babası Dursun
Ağa hepsi debbağdır. Yani Osmanlı döneminin önemli bir mesleği olan
dericidir. Adını belirleyemediği diğer dedelerinin tümü de debbağ olup,
yıllarca Bursa’nın debbağlar şeyhliği yapmış. Tophane ile Çakırhamam
arasında önceleri bir dere akmakta olup, derin bir vadi idi. Burada 1950’li
yıllara kadar, sırayla debbağlar vardı. İşte sayın Uluumay’ın dedeleri
yüzyıllarca bu vadideki tabakhanelerde çalışmıştı.
Babası İzzet ise çok
şanssız bir çocuk olarak dünyaya geldi. Annesinin karnında iken babasını,
iki yaşında da annesi yitirdi. Belki de o nedenle ilk kez babası mesleğini
değiştirdi. Çok küçük yaşta İstanbul’da Paris’te yetişmiş bir ustadan
terzilik öğrendi. Daha sonra 14 yaşında Bursa’ya gelip, yarım asra yakın
Bursa’nın Arakiyeciler Çarşısı girişinde terzilik yaptı. Moda Terzihanesi
olarak Bursa’nın en seçkin terzisiydi babası.
Esat Uluumay’ın anne
tarafını da kültürlü bir aileden geliyor. Dedesi Ömer Vasfi (Olgunsoy) molla
ve medrese hocası. Hüdavendigar Medresesi’nden mezun olmuş,
Celal Bayar ile
birlikte Umurbey’de ilkokulu bitirmiş. İpekçilik Enstitüsü ve Erkek
Lisesinden mezun olmuş, imamlık yapmıştı. Gençliği Gemlik’te geçmiş. Milli
mücadele yıllarında Yunanlılar tarafından öldürülmek istenince İstanbul’a
kaçmış. Selimiye Kışlasında barınan göçmen çocuklarının hocalığını
yapmıştır. Esat Uluumay’ın annesi Saadet de bu öğrenciler arasındadır.
Annesi Saadet
Hanım, Erenköy Kız Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fizik-Kimya bölümden
mezun olmuş, uzun yıllar Kız Lisesi ve Kız Öğretmen Okulu öğretmenliği
yapmıştı. Babası ise, ilkokulu bile bitirmemesine karşın kendisini çok iyi
yetiştirmiş, Esat Bey’in deyimi ile annesinden daha kültürlü bir kişidir.
Babasının terzi dükkanı, o tarihlerde Bursa aydınlarının buluştuğu bir mekan
olmuştur.
Antikacılık pahalı bir uğraş
"Her
zaman, antika eşyalar içinde tarihi bir evde yaşamak istedim. O nedenle
fırsat buldukça antika aldım. Sağ olsunlar, defineciler de, bir eksper olmam
nedeniyle ne bulursalar bana getirirlerdi. Yitirmeseydim, ufak bir sergi
yapacak kadar antikam olurdu. Ama başaramadım. Sevgili eşim Dilek, tarihi
bir evde büyüdüğü için sanırım, eski şeylerden nefret ediyor, her antikaya
“eski” gözüyle bakıp onları her ev değiştirmemizde ekiyor. Antika merakımı
sürdürmem bana pahalıya mâl olacağından bıraktım...Sevgili eşimden ayrılmak,
yerine antikayı, “eskiyi” seven yeni bir eş aramak vs. gibi bana pahalıya
mâl olacak işler yapmadan antika biriktiremeyeceğimi anladığım için terk
ettim antikacılığı..."
Esat Uluumay, Türkiye’nin en
önemli Osmanlı kıyafetleri koleksiyoncusudur. Kazandığı tüm parasını kültüre
yatırmıştır. Birbirinden emsalsiz, Kars’tan Edirne’ye kadar 150’yi aşkın
takım yöre giysisi ile 350 adet, erkek ve kadınlara ait takı vb eser
toplamıştır. Hem de Türk müzelerinde bulunmayan bir zenginlikte. Kişisel
koleksiyonları, dünyanın dört bir tarafında sergilendi. 1992 yılında ise
Cumalıkızık’ta bir Etnografya Müzesi açtı.
Türkiye’nin en önemli Osmanlı kıyafetleri koleksiyoncusu
Esat Uluumay’ın tarihe ve kültüre bu kadar ilgili
olması asla bir tesadüf değil. 1939 yılında Tophane’de, bugünkü Kültür
Müdürlüğü’nün bulunduğu, Bursa’nın en güzel konakların birinde doğmuştu
çünkü. Penceresinden baktığında hep o güzel Bursa’yı görürdü. Belki de
hiçbir ailenin biriktirmediği çok eski fotoğraflar, aileye ait 150-200
yıllık belgeler, dedelerinin diplomaları, mektupları var...
Esat Uluumay, İst. Üniversitesi İktisat
Fakültesi’nden mezun olup, 1991 yılında emekliye ayrılana dek Bursa’daki
çeşitli fabrikalarda müdürlük yaptı. Ama onun kalbinde, gönlünde hep Bursa
vardı. Üzerine vazife değilken, tüm parasını, mesaisini Türk kültürü, Bursa
kültürü için harcadı. Özellikle halk kültürleri konusunda çalışmalar yaptı.
Daha 9 yaşında iken kılıç kalkan oynamaya başladı. 1955 yılında Derviş
Mehmet Efe’nin öncülüğünde kurulmuş
Kılıç-Kalkan ekibiyle dünyanın dört bir
yanında, Türkiye ve Bursa’yı tanıttı. 1996 yılında, dünyanın folklor
Olimpiyadı olarak nitelenen Djon Festivalinde, son 50 yılın birincileri
arasında yapılan yarışmada, “şampiyonlar şampiyonu” oldu. 1987 yılına kadar
da Kılıç-Kalkan oynadı.
1976-1987 yılları arasında
Kılık Kalkan Folklor Derneği, 1986-1995 yılları arasında Bursa Müzesi ve
Eski Eserleri Koruma Derneği başkanlığı yaptı. Bunun dışında uzun yıllar
milli güreş hakemliği ile, halen milli binicilik hakemliği yapmaktadır. Uzun
süre Atlı Spor Kulübü başkanlığı yapmış olan Uluumay’ın elinde bulunan antik
at malzemeleri, Askeri Müzede bile yoktur. 1981 yılında Anadolu Folklor
Vakfı’nın kurucularından olup, bir süre Bursa şubesi başkanlığını yaptı.
Bursa
Kent Müzesi'nin açılışında danışmanlık yaptı. TRT’nin çeşitli kanallarında
yaşamı ve yaptığı işlerle ilgili belgeseller yayınlandı.
Halk oyunlarına başladığı yıllarda Türk Halk Kültürünün
güzellikleri karşısında adeta büyülendi ve tutku ile araştırmaya, derlemeye
başladı. Bir kaynaktan yoksun olduğunu gördüğü kıyafet ve takı konusunda
derlemelere başladı.
Muradiye turizm merkezi olabilir
Bursa’da bir çok vakıf eseri, amacı dışında
kullanılıyor. Ancak 2004'te hayırlı bir başlangıç yapıldı. Bursa Valiliği ve
Vakıflar Müdürlüğü'nün Ahmetpaşa Medresesi’ni tahsis etmesiyle “Osmanlı Halk
Kıyafetleri, El Sanatları Müzesi açıldı.
Müzede 17. yüzyıldan günümüze kadar, Anadolu ve
Rumeli’ye ait 70 den fazla kıyafet ve 400 parça takı sergilenmekte. Bu müzede
sadece müzecilik değil edebiyat, müzik, sanat alanında etkinlikler ile hat,
minyatür, ebru, sedefkâarlık gibi kurslar yapılması hedeflenmişti
Muradiye; güzel ahşap evleri,
camileri ve çınarların gölgesinde yatan saltanat ailesinin türbeleriyle
Bursa’nın kalbi. Osmanlı Evi Müzesi, Hüsnü Züber Evi ve Uluumay Müzesi
Muradiye’nin önemli durakları.
Çalışmalarından dolayı Esat Bey
çeşitli ödüller aldı. Ancak sadece ödül yetmez, ona bu çabalarında yardımcı
olmalıyız. Çünkü Esat Uluumay’ın yıllarca sofrasından kesip topladığı ve
paha biçilmez bu kültür ürünleri sadece ona ait değildir. Hatta onun bile
değildir. Bu kültürel değerler tüm Türk halkınındır. Devletin yıllardır
yapamadığını bir cesur yürek yaptı. Esat Uluumay, oluşturduğu müzesiyle uzun
yıllar anılacak. Tıpkı, Bursa’nın dört bir yanında kentimizi güzelleştiren
çınarlar gibi.
|