Kapalıçarşı Tarihi


Bursa Kapalıçarşı Yangını-1958

Özlediğim Kapalıçarşı

Bursa'nın Tarihi

Osmanlı Döneminde Bursa'nın Tarihi

 

 

 

     Osmanlı öncesi adıyla Prusa’nın 1326’da Orhan Bey tarafından fethedilmesi hiç de gürültüye neden olmamış Bizans tarafında geniş yankılar uyandırmamış. Batıdan doğuya giden ikincil önemdeki bir ticaret yolu üzerinde muhkem bir askeri üsten başka bir şey değildi. Osmanlı, Prusa’dan Bursa’yı yaratma sürecinde ilk iş olarak o sıralar hisarın hemen doğu eteğinden akmakta olan Gökdere’nin doğusuna bir han (Emir Hanı - Bey Hanı) yanıbaşına bir hamam (bugün Aynalı Çarşı olan yapı) ve bir de cami (Orhan Cami’si) inşa eder. Bu aynı zamanda ikincil önemdeki doğu-batı ticaret yolunu birincilleştirmeyi amaçlayan bir politikanın yansımasıdır. Orhan Bey’in ölümünden sonra oğlu Murat Hüdavendigar (1360-1389) Emir Han’ın güneybatısında bir başka han yaptırır. Bu han kapan yani tartma işlemini yapan kantarın bulunduğu resmi yer olması dolayısıyla ‘Kapan Hanı’ adıyla anılır. Sonraları ve önemli bölümü Vali Kesit Mümtaz Paşa zamanında (1903-1906) yol ayrımı dolayısıyla yıktırılır. Ama Kapan Hanı, günümüzdeki ‘Uzun Çarşı’ aksinin oluşmasına katkı sağlayamaz. Esasen Hüdavendigar’ın seçtiği merkezde bu bölge değil anlaşıldığına göre Çekirge'dir. Dördüncü Osmanlı Sultanı Yıldırım Beyazıt (1389-1402) Emir Han’ın hemen kuzeyinde bedesteni yaptırır. Böylece İpek Yolu’nun önemli pazar kentlerinden biri olmaya aday Bursa’da Emir Hanı’yla Bedestenin sınırladığı bir ‘Çarşı Alanı’ belirginleşmeye başlar. Yıldırım’ın oğlu Mehmet Çelebi zamanında (1413-1421) batıdan doğuya eski Harir Hanı (Arabacılar Hanı), Geyve Hanı, ikinci bir Harir Hanı (Yeni İpek Hanı) yaptırılınca doğu batı doğrultusunda kuzeyinden sınırlanmış bir ‘Uzun Çarşı’ aksı oluşmuş olur. XV. yüzyılın sonlarına doğru güneyde Koza Hanı ve kuzeyde Mahmut Paşa (Fidan) hanları da yapılınca kuzey ve güney yönlerinden sıralanmış bir uzun çarşının doğrultusu kendiliğinden ortaya çıkar. Zamanla bu Uzun Çarşı aksının iki yanında hanlara Bedesten, Sipahi, Gelincik ve benzeri kapalı mekanlar kendi adlarıyla anılır. Kayıtlar Bursa Kapalıçarşısının yakın zamanlara değin doğuda Tuzpazarı’nda sona erdiğini göstermektedir.

                 

                            Kapalıçarşının eski ve yeni halleri 

    Bursa Kapalıçarşısı yüzyıllar boyunca bir yandan gelişirken bir yandan da yangınların, depremlerin yıkımıyla karşılaşır. Rahmetli Kazım Baykal'ın derlediği ve “Tarihte Bursa Yangınları” adıyla yayınladığı küçük kitapta kapalıçarşıyı da etkileyen yangınlar şöyle sıralanıyor. • 1584’de Emir Han’ın kuzey bitişiğinde o sıralar Aktarlar Çarşısı adıyla anılan bölümde çıkan yangında Orhan Gazi evkafından 30 dükkan ile Emir Hanı’ nın bazı bölümleri zarar görmüş. • 1608’de Celali eşkıyası Bursa’ yı bastığı zaman Kapalıçarşı da yangın çıkarılmış önemli hasar verilmiştir. • 1755’de Kazzashane , Sipahi Çarşısı ve Saraçhane bölümleri yangından zarar görmüş. • 1760’ta Bakırcılar Çarşısı yanmış. • 9 Şubat 1854’te meydana gelen ve aktarımlara göre Bursa'yı adeta ören yerine çeviren büyük depremden ve sonrasında çıkan yangınlardan Kapalıçarşı da önemli ölçüde etkilenmiş. • 1889’da Ulucamii batısındaki bir leblebicide çıkan yangın caminin batı minaresi külahının (o sıralar külah ahşap imiş) ve kuzeye doğru pek çok dükkanın yanmasına neden olmuş. • 1927’deki büyük çarşı yangınında ise Kapalıçarşının Kaza Hanı ile Tuz Pazarı arasındaki bölümü tamamen yanmış. Yani yukarıda da değinildiği gibi Kapalıçarşı daha da uzunmuş. 70 küsür yıl öncesine değin bu bölüm sonraki dönemde artık ‘Açık Çarşı’ adıyla anılır olmuş. Ve 24 Ağustos 1958. Kazım Baykal şöyle anlatıyor: "Ben anımsarım, Yalova’ya gitmek üzere o sıralar İnönü Caddesi'nde olan Kamil Koç garajından hareket etmek üzereyken bunaltıcı sıcağın etkisiyle ter döktüğümü. Evet müthiş bir sıcak vardı o gün. Bindiğim otobüs 14.00’te yola koyuldu. Yarım saat sonra yani 14.30’da Sahaflar Çarşısı’ndaki bir matbaanın mücelirhanesinde devrilen bir gaz ocağı ortalığı ateşe verdi. Ben ancak ertesi gün İstanbul’da gazetelerden öğrendim korkunç yangını".

    Yangından bir gün sonraki 25 Ağustos’ta sadece Yeni Ant gazetesi yayımlayabilmiş. Hakimiyet yönetim yeri ve matbaası yalazaya kurban gittiği için ancak bir gün sonra 26 ağustosta okurlarına ulaşabilmiş. Yeni Ant 25 ağustos günlü birinci sayfasını boydan boya kapalıçarşı yangınına ayırmış. “Bursa’ya Felaket Çöktü” başlığı altında olayın ayrıntıları sıralanıyor. Kapalıçarşı ve bütün çarşı sitesi tamamen kül oldu. Sahaflar Çarşısı, Emir Hanı, Kapalıçarşı, Koza Hanı (kısmen), Aynalı Çarşı, Kuyumcular Çarşısı, Ticaret Borsası (kısmen), Gelincik Çarşısı, Yorgancılar, Arakiyeciler, Saraçhane, Bakırcılar, Kölüncüler, Çıra Pazarı tümüyle yandı. On saat devam eden yangın 172.000 metrelik alanı kül etti. Ulucami üç kez yanma tehlikesi atlattı. Gazete haber içinde yangını kısa sürede büyümesini şöyle aktarıyor: “ 40 derece hararet altında kavrulan Bursa’da dükkanlar çıra gibi yanmakta. Yangının başlamasından 35 dakika sonra Kapalıçarşı kül haline geldi. (…) Askeri birliklerden yardım isteniyor. Göğe yükselen alevler elli binden fazla Bursalıyı çarşının etrafına topluyordu. (…) Kuyumcular Çarşısında alevler dükkanların içindeki altın ve gümüşleri dakika içinde eritiyor ve bir maden ocağı haline getiriyordu. (…) Saat 23.20 yangın Pirinç Hanını da sardı ve bir saat içinde tamamen kül oldu. Yangının burada kesilebilmesi için bombalar patladı fakat bir netice alınamadı. (…) Bu arada kendisinin yangına çok geç geldiği ve alakasız kaldığı hakkında bir İstanbul gazetesinin sualine de vali İhsan Sabri Çağlayangil şu şekilde cevap vermiştir: "Yangınla randevum yoktu". Yangın haberini çok kısa bir zaman sonra alan Cumhurbaşkanı Celal Bayar gece yarısından sonra geldi. Bir gün zorunlu aradan sonra alelacele ve hayli ilkel araç gereçlerle yeniden yayına başlayan Hakimiyet gazetesi ise 26 Ağustos 1958 günlü sayısında “Bursa kurulduğundan beri görülen en büyük yangın…” başlığı altında 3000 işyerinin yandığını, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın sabaha karşı Bursa’ ya geldiğini duyuruyordu.

Yangından sonra… İlk olarak işyerlerini yitiren esnafa yeni dükkanlar yaptırıldı. Ardından onarımın kısa sürede tamamlanabilmesi için hazırlıklara girişildi. Bursa’da İller Bankası yetkilisi olarak görev yapan şehir plancısı-mimar Emin Canpolat’ın yönetiminde, önce Faytoncular Hanı (Eski İpek Hanı), Fidan Hanı (Mahmut Paşa Hanı), Emir Hanı (Bey Hanı) ve Kütahya Hanı’ nın onarım ve restorasyon çalışmalarına başlandı. Kapalıçarşı’da ise 1958’den 1960’a değin mülkiyet belirleme araştırmaları tartışmaları yapıldı. Buradaki işyerlerinin kamulaştırılması için girişimlerde bulunuldu. Hatta 26 Mayıs 1960 tarihli bir yerel gazetede konuyla ilgili ilan da yayınlandı. Ancak ertesi günü 27 Mayıs müdahalesinin gerçekleşmesi üzerine mal sahipleriyle kiracılar ve yönetim arasında ciddi sorunlar yaratması beklenen bu girişimin önü kesildi. Çarşı merkezindeki Yıldırım Beyazıt Bedesteni’ni vakıflar onardı. Kapalıçarşı blokunun restorasyon projesi de yine mimar Emin Canpolat tarafından hazırlandı. Ve 1960-1963 yılları arasında uygulanarak tamamlandı. Ancak onarım ve yenileme çalışmalarının 1965 yılına değin sürdüğü ve bu tarihte henüz bitirilememiş olduğu Yeni Ant gazetesinin 18 Temmuz 1965 günlü sayısında yer alan ve Bursa valisi Vefa Poyraz’ın çarşının kısa sürede tamamlanması amacıyla girişimlerde bulunduğuna ilişkin ‘Kapalıçarşı inşaatı bir an önce bitirilecek’ başlıklı yazıdan anlaşılıyor. Yeniden yapım ve restorasyon çalışmaları sırasında bazı değişikliklere gidildi.Kapalıçarşı ana aksı eskisi gibi tek katlı değil; altta bir bodrum kat, onun üstünde zemin ve zemin üstünde birinci kat olmak üzere üç katlı olarak planlandı. Öyle uygulandı ki batı çıkışı eskiden ikili iken bire indirildi. Yeni ve eski birbirinden farklı Emin Canpolat’ın projesine göre yenilenen Kapalıçarşı’nın doğu ve batı girişlerinde açılan birer merdivenle bodrum kata inilmektedir. Çarşı ana aksı kuzeyinde Kavaflar Çarşısı ile Yıldırım Bedesteni, bunun da kuzeyinde üstü sonradan saçla örtülmüş klasik mimarlık örneği dükkanlar yer alır. Daha kuzeyde 1854 depreminde yıkıldıktan sonra açık kalmış bulunan İvaz Paşa, Gelincik ve Sipahi Çarşıları klasik üslubuna uygun biçimde yeniden düzenlenmiştir. Batıdaki Bakırcılar Çarşısı ile güneydeki Aynalı Çarşı (Orhangazi Hamamı) ve Ulucami doğusundan Yorgancılar Çarşısına inen kesimler de yeni düzenlemede Kapalıçarşı bloğu içinde yer almaktadır. Öte yandan onarım ve restorasyon sırasında Ulucami batısından kuzeye inen yolun önünü tıkayan yapılar da kaldırılmış ve buradaki işyerleri klasik mimari üslubuna uygun biçimde yenilenerek bir bölümünün üstü sacla örtülmüştür.

Bursa Kapalıçarşı (Hanlar Bölgesi): Ulucami’nin kuzeyinden Koza Hanı kapısına kadar uzanan birinci kısım, tonoz dükkanları ile bugünün Kapalıçarşısıdır. Üzeri ahşap, uzun bir tonoz kubbedir. Koza Hanı kapısından Tuzpazarı Camii hizasına kadar ikinci ve üçüncü kısımları da vardı ve iki ayrı zamanda yandılar. Kazım Baykal’ın Bursa ve Anıtları kitabında yukarıdaki paragrafta belirtildiği gibi Kapalıçarşı bugünkü görünümünden farklı bir mimari formdaydı. Kapalıçarşının bugünkü şekli pek eski değildir. 1958 yangınından sonra yapılan onarımlarla bugünkü şeklini almıştır. Orhan Gazi döneminde Emirhan yapıldıktan sonra bugünkü Kapalıçarşının bulunduğu yere Aktarlar ve Sandıkçılar Çarşısının yapıldığı anlaşılmaktadır.

Demirkapı Çarşısı: Orhan Hamamı batısından inen yol çarşıyı geçer. Ertuğrul Camiine kadar uzanır. Demirkapı Çarşısının iki tarafında han ve bezestanlar sıralanır.

Bezzazistan (Bedesten): Kavaflar Çarşısı altında doğudan batıya uzanan iki sıra kurşun örtülü on tane kubbeli yerdir. İçi geniş bir alandır. Dört tarafında dört kapısı vardır. Güneyindekinin üstünde taşa kabartma kırık küfi-nesih yazı ile bir Kelime-i Tevhid kitabesi yerleştirilmiştir. Batı kapısı üzerine boya ile eski harflerle ‘Bedestan’ yazılmıştır. Yıldırım Beyazid döneminde yapılmış, fakat tarihi ve mimarı belli değildir. Bugün, bedestende kuyumcu dükkanları bulunmaktadır.

Gelincik Çarşısı: Bedestan’ın altında, kazashane boğazı hizası şimdi açık bir çarşıdır. Son zamanlara kadar üstü ahşap örtülü olan bir çarşı formundaydı. Dört kubbeli olan bu yapının hemen yanında beş kubbeli Sipahi Çarşısı vardır.

Sipahi Çarşısı: Bedestenin kuzeyinde üstü kurşun kubbelerle örtülü kefeke taş ve tuğladan yapılmış olan ve bugün mobilya çarşısı olan bir yapı diğerleri arasında çok özellik arz eden sevimli bir eserdir. Yapıldığı zamanki yollara uyularak serbest bir şekilde düzenlenmiştir. Bu çarşıya paralel ve aynı büyüklükteki diğer bir çarşı Hicri 1300 yılından sonra Cumhuriyet Caddesi nedeniyle yıkılmıştır. 1426 yılında buralarda aynı amaçlarla kurulmuş çarşılar vardı. Planda ortası bir yol, kenarları da dükkanlar şeklinde olan sipahi çarşısında yol kısmının üstü ekseri kapalıçarşılarda olduğu gibi tonoz şeklinde olmayıp bedestenlerdeki gibi kubbelerle örtülmüştür.

İvaz Paşa Çarşısı: Sultan II. Murat döneminde yaptırılan hanın 80 odalı olduğu belgelerden anlaşılmaktadır. Cumhuriyet Caddesi üzeri, Ertuğrul Camii yanından girilen, Yorgancılar, Gelincik, Sipahi, İvaz Paşa Çarşıları ve Bedesten girişi çevresi çalışma konusu olan alanlardır. Ertuğrul Camii ve ona bitişik Fransız trafosu yanı girişi ile Yorgancılar Çarşısı’na gelindiğinde çarşının doğu-batı (sağ ve sol) cephelerinde, dükkanların bulundukları alanı sınırlandıran kemer kavislerini aşarak vitrin çıkmaları yaptıkları gözlenir. Söz konusu durum, Yorgancılar Çarşısını izleyerek Gelincik ve Sipahi Çarşılarında da sürmektedir. Dükkanları birbirinden ayıran kemerlerin oturduğu payelerin üzeri dahi, değişik metal raflarla çevrilmiştir.

                     Kaynak: http://www.bursakapalicarsi.tr.gg/TAR%26%23304%3BH%C7E.htm