|
|
İlknur KALIPÇI
Kara Fatma Erzurumlu Yusuf Ağa’ın kızıdır. Balkan
Harbinde kocası Derviş Erden’le Edirne’de Yanık Kışla’da bulunmuştur.
İstiklal harbi başlangıcından Anadolu’nun düşmandan temizlenmesine kadar
Doğu ve Batı cephelerindeki savaşların çoğuna katılmış, bir defada yüz
seksen gönüllüyü toparlayarak cepheye getirmiş, 4 defa
yaralanmış,Yunanlıların elinde on dokuz gün esir kalmış ve kaçmayı başararak
tekrar cepheye dönmüştür. Göstermiş olduğu kahramanlıklar neticesinde önce
Çavuş,sonra teğmenlik, daha sonra da üsteğmenlik rütbesine yükselmiştir.
Eşinden sonra iki erkek evladını da cephede şehit vermiş, kızı ise savaşta
parmaklarını kaybetmiştir. Göğsünde harp nişanı ve istiklal madalyası bulunan
Kara Fatma Üsteğmenlik maaşını ise Kızılay’a bağışlayarak son vatani
görevini tamamladığı yazılı kaynaklarda belirtilmektedir. Yaşamının son
yıllarını bakacak kimsesi bulunmadığından İstanbul’da bir kulübede yardıma
muhtaç halde geçirmiştir. Durumun gazetelere yansıması ile valilik ve
belediye tarafından torunları bir yatılı okula yerleştirilmiş olup, ölümünden
bir yıl önce vatanı vazife tertibinden aylık bağlanabilmiştir.
1. Dünya savaşında 9-10 kadınla birlikte Kafkas Cephesinde savaşmıştır. Eşi
Sarıkamış’ta şehit düşmüştür. Mondros Mütarekesinden sonra Üsküdar’a oradan
Bolu ve Ankara yoluyla Sivas ve Erzurum’a giderek Gazi Mustafa Kemal Paşa
tarafından kendisinin vazifelendirildiğini, 43 kadın silah arkadaşı ile şark
vilayetlerindeki vazifelerini yerine getirdiklerini 1923’te yapılan
mülakatta anlatmıştır.
KARA FATMA CEPHEYE GÖNÜLLÜ TOPLUYOR
Kara Fatma Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından aldığı talimatla İstanbul’a
gelmiş Topkapılı Pire Mehmet ve Laz Tahsin ile birlikte 15 kişilik çete
kurmuş, köylü kıyafeti giyerek Haydarpaşa’dan trene binerek İzmit’e inmişler
ve iş bulmaya gelen muhacir görünümünde sayılarını arttırmaya
çalışmışlardır. Kısa zamanda doksan altı kişi olmuşlar, Üsküdar’lı Albay
Neşet Bey emrinde savaşmışlar, askeri bakımdan mühim olan Fındıktepe’yi
düşmandan temizleyerek Türk bayrağını dikmişlerdir.
Kara Fatma dokuz yaşındaki kızı Fatma, oğlu Seyfettin kardeşleri Süleyman ve
Mehmet Çavuş ile Davulcular Ormanında gizlenmiş olan yüzelli kişilik çetenin
başına geçen Kara Fatma Gülbahçe, Mecidiye, Orhaniye, Arpalık köylerinin
imam ve muhtarlarıyla beraber ileri gelenlerini ormana çağırdı. Onlara “Ben
Kara Fatma’yım sizin ırzınızı, malınızı ben koruyacağım” dedi. Köylüler
memnun döndüler. Fatma bir taraftan Sapanca havalisinde silah satın
alıyor. Bir taraftan da civar köylerden gelen delikanlıları çetesine
yazıyordu. Mevcudu dört yüz sekseni bulmuştu.
KARA FATMA ESİR DÜŞÜYOR
İzmit Yunan işgali altında idi. O günlerde yırtık pırtık bir köylü kadını
pazara öteberi getirip, satıyor, akşam olunca şehirden ağır sandıklar
alarak esrarengiz bir şekilde çıkıp, gidiyordu. Bu kadın iki defa gelip,
gitmiş dönerken altışar sandık götürmüştü. Üçüncüde bu şüpheli kadını
yakaladılar. Sandıklar cephane sandığı idi. Kendisini askeri koğuşlardan
birine attılar. On dokuz gün mütemadiyen dövdüler, dövdüler. On dokuz gün
zarfında tamamen dermansız, hasta ve perişan olan bedbaht kadın Kara Fatma
çetesinin bizzat reisiydi.
BURSA’NIN İŞGALİ VE KARA FATMA
Bursa 8 Temmuz 1920’de Yunanlılarca işgal edilmiştir. Düşmandan temizlenmesi
Afyon zaferinden 10 gün sonra 10 Eylül 1922’ dedir. Kara Fatma müfrezesiyle
Kurtuluş Savaşı'na da katıldı. Afyon’da Burhaniye Köyüne
geldiğim zaman artık tamamen Yunan elinden kurtulmuştum; fakat şimdi harp
etmek, düşmanı sürmek için bende daha yaman bir ateş uyanmıştı. Bana ve
vatandaşlarıma yaptıkları zulüm, eza ve cefadan dolayı Yunanlılara mülevves
ayaklarıyla topraklarımızı çiğneyen bu düşmanlarımıza teskin olunmaz bir kin
ve nefret duymuştum. Müfrezemi tekrar teşekkül ettim ve Bursa Cephesinde
harbe girdik. Yunanlılar burada mukavemet ettiler fakat Türk’ün süngüsü
yaman şeydir, Ona kimse mukavemet edemez. Bizim vazifemiz kıtanın gerilerine
akın etmek ve yollarını kesmekti. Vazifemizde muvaffak oluyorduk. Yunanlılar
ordumuzun hücumuna fazla dayanamadılar. Bozgun başladı. Artık vazifem
bitmişti. Yorgun vücudumu dinlendirmek için izin verdiler. İşte bende bu gün
memleketimi geziyorum. Vilayeti şarkiye gittim. Karadeniz sahillerini
gördüm, bir iki gün evvel de güzel İstanbul’umuzu görmek için buraya geldim”
diyor.
Kara Fatma bunları Tenin Gazetesi Muhabirine anlatmıştır ve bu konuşma Tanin
Gazetesinde 5 Temmuz 1923 de yayınlanmıştır.
“Bundan sonra erkek, kadın hep beraber çalışacağız. Kadın peçesiz ve yüzü açık
gezmekle iffetini kaybetmez. Zaten memleket bizden o kadar çok hizmet
istiyor ki. Bunlar arasında peçe ve çarşafı düşünecek halde
değiliz. İstanbullu hemşehrilerimize silah kapıp, cepheye gidin denilemezdi, fakat onlara düşen iş, silah kullanmaktan daha büyüktür. Şimdiden sonra
Anadolu’ya gitmeli cahil Anadolu halkının gözünü açmalı. Anadolu halkı, hele
kadınları, İstanbullu hanımları seve seve karşılayacak onların
söylediklerini harfiyen yapacaktır. Kadın neden erkek kadar çalışmasın! Bu gün
Anadolu’da bir ailede 2 erkek varsa yanı başında on da kadın vardır. Bunun
için kadın erkek hep beraber çalışacaktır.”
Vatan aşkı ile erkeğinin yanında omuz omuza mücadele veren nice
kadınlarımızdan biridir Fatma Seher onları saygıyla anıyor genç
nesillerimize tanıtmaktan mutluluk duyuyoruz.
|