|
|
Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN
Marmara Denizi; Avrupa, Asya ve Ege
adaları arasında en önemli geçiş noktalarından birisidir. Bu köprü; Anadolu,
Akdeniz ve Balkanlar arasında insanların göç etmesinde, ticari ilişkiler
kurulmasında ve her türlü ürünün dolaşımında çok önemli rol oynamıştır.
Bursa, coğrafi açıdan Marmara Denizi’nin güneydoğu köşesinde yer almakla,
ilk insanlardan günümüze kadar, bu geçiş noktasına hâkim önemli şehirlerden
birisi olmuştur. Örneğin yaklaşık İ.Ö. 1200 yılında meydana gelen ve
Anadolu’nun ilk siyasal birliği olan Hitit İmparatorluğu’nun da yıkılma
nedenlerinden birisi olarak gösterilen Ege Göçleri’nde, Kuzey Avrupa’dan
gelen insanlar, Bursa yolunu da kullanarak Anadolu’nun içlerine
ilerlemişlerdir. Bursa, ünlü İpek Yolu’nun önemli istasyonlarından
birisidir. Antik çağın önemli merkezleri arasında yer alan Byzantion
(İstanbul) veya Kalkedon (Kadıköy) gibi kentleri, Pergamon (Bergama),
Ephesos (Efes) gibi güneyin önemli merkezlerine bağlayan yol güzergahı yine
Bursa’dan geçmektedir. Roma Dönemi’nde “Hacılar Yolu” olarak adlandırılan
yol Konstantinopolis’ten başlayıp Nikaia’ya üzerinden Bursa’ya uğrayıp
Jerusalem’a (Kudüs) doğru devam etmektedir. Bursa’da bugüne kadar
saptanabilen en eski yerleşim yeri, İ.Ö. 6. bine tarihlenen ve Akçalar
beldesinin 3 km doğusunda yer alan Aktopraklık Höyüğü’dür. Burada
sürdürülmekte olan kazılar Bursa’nın ilk olarak İ.Ö. 6. bin yıldan
başlayarak iskan gördüğünü ortaya koymuştur. Bu tarihten günümüze kadar her
devirde aralıksız bir şekilde yaşanmış olan bu coğrafyada, her nedense,
Osmanlı dönemi öncesi ihmal edilmiştir.
Şahinkaya Mağarası'nın içinden Bursa-Orhaneli yolunun
görünümü
Şahinkaya Mağarası’nda bulunan taş aletler Bursa’nın
tarihini bugüne kadar hayal bile edilemeyecek oranda çok erken bir tarihe
geri götürmüştür. Burada bulunan taş aletler insanoğlunun en az 100.000
yıldır bu coğrafyada yaşadığını göstermektedir. Bununla birlikte Bursa ve
çevresinde çok sayıda önemli antik kent bulunmaktadır. Örneğin, Modern
Bursa’nın üzerine oturduğu Prusa ad Olympium, Nikaia (İznik), Miletopolis
(Mustafakemalpaşa), Kios (Gemlik), Mytilene (Mudanya), Apollonia ad
Rhyndacum (Gölyazı). Bütün bu örnekler Bursa’da kıymeti bilinmeyen,
ancak çok zengin olan bir turizm potansiyelinin olduğunu göstermektedir.
Uludağ silsilesi üzerinde bulunan Keles, Orhaneli, Büyükorhan gibi dağ
ilçeleri ve bunlara bağlı köyler ovaya göre daha geri kalmıştır. Geri
kalmışlıktan kurtulmanın en önemli yollarından birisi bu yöreyi turizme
açmaktır. Orhaneli yolu üzerinde bulunan Şahinkaya Mağarası,
devamında Orhaneli’de bulunan antik Hadrianoi kenti, Büyükorhan’da yer alan
Bizans çağına ait bazilika, dağlık Bursa’nın turizme açılması ve böylece
gelişmesi konusunda çok önemli avantajlar sunmaktadır. Bizans çağı
bazilikasında üniversitemiz Arkeoloji Araştırmaları Merkezi tarafından
organize edilen kazı ve restorasyon çalışmaları halen devam etmektedir.
Binlerce yıldır insanların büyük bir keyifle yaşadığı bu toprakları
arkeo-parklar şeklinde yaşayan müzeler haline getirmek, kentin gerçek
anlamda kültür turizmi ile tanışmasında önemli rol oynayabilir. Bu kaynak
iyi kullanılabilirse, gelecekte ülkemizin ve Bursalıların daha da
zenginleşmesi konusunda önemli olabilir. Bu konuda Bursa şehri çok önemli
bir avantaja sahiptir. Yeter ki, Osmanlı’dan önceye giden zengin bir tarihi
geçmişinin olduğunu fark etsin.
|