|
|
19. yüzyılda Hüdavendigar vilayetinin merkezi Bursa'ydı. Merkeze Balıkesir,
Karahisar-ı Sahip, Kütahya kazaları ile Gemlik, Pazarköy, Mudanya, Yalova,
Karamürsel, Tirilye, Bilecik, Lefke, Gölpazarı, Söğüd, Mihaliç, Kirmasti,
İnegöl, Yarhisar, Yenikent, İznik, Pazarcık sancakları bağlıydı.
Bu kadar geniş topraklara sahip vilayetin Marmara Denizi'ne ulaştığı önemli
üç iskelesi vardı. Gemlik, Samanlı dağlarının denize doğru uzanarak Bozburun'u oluşturduğu yerden başlayan körfezin sonunda olup, evvelden beri
tersaneleriyle ünlüydü. Gemlik'in poyraza kapalı bulunan limanı gemiler için
sığınma yeriydi. Daha kuzeyde bir iskele olan Yalova, karayolu ulaşımının
zorluğu açısından pek kullanışlı değildi. En çok kullanılan iskele ise,
Bursa Ovası'nın Marmara Denizi'ne açıldığı bir kapı olan, dutluk, zeytinlik
ve bağlarla kaplı bölge Mudanya'ydı. Adı, Evliya Çelebi'ye göre
Konstantiniyye tekfurunun kızı Mudanya'dan gelmekteydi.
1850'li yıllarda, sakin bir havada İstanbul'dan sekiz saat süren bir
yolculuktan sonra Mudanya'ya varılırdı. Poyrazın sert estiği günlerde ise,
Bozburun'un önünde kabaran dalgalar bu seferleri yapan küçük gemilerin
körfezin girişinde sabahlamalarını gerektirir, Mudanya'ya ancak ertesi gün
varılabilirdi.
Karayolu
Mudanya'ya gemiyle gelen kişinin,
karaya ayak bastıktan sonra yalnızca atla Bursa'ya ulaşabilmesi mümkündü.
Etrafı bağlık bahçelik verimli bir kara parçası olan yol boyunca, uzun bir
zaman Marmara Denizi'nin çekici manzaraları, denizi çevreleyen tepeler
görülürdü. Yumuşak bir eğimden sonra deniz manzaraları biter, bu defa da
ileride servi ağaçlarıyla dolu bir ovadan yükselen kent görünürdü.
Olympos'un ormanlarla kaplı dik yamaçları üzerinde can bulan bu kentte
yüzden fazla beyaz minare ve yuvarlak kubbe göze çarpardı.
Bursa-Mudanya
Yolu
Bursa'ya iyice yaklaşıldığında bir köprüye ve Nilüfer Irmağı'na ulaşılırdı.
Bu ırmak, koyu renk yapraklı dev gibi ceviz ağaçlarının, açık yeşil
çınarların, zengin çayırlıklar ve dutlukların arasından kıvrıla kıvrıla
akardı. Bursa'ya yaklaşan her adım birbirinden daha çekici yeşil sürprizler
sunardı.
1885'te Mudanya üzerinden Bursa'ya gelen Fransız seyyah Charles
Bigot şöye yazar: "Yol boyunca gördüğümüz askeri karakollar bize aslında
burada sürekli eşkıya tehdidi altında yaşandığını hatırlatıyor. Birkaç gün
önce ova halkından bir çiftçi burada onlar tarafından durdurulmuş, gazyağına
bulanmış ve diri diri yakılmış. Uludağ ve çevresinde her zaman özellikle
Arnavutlardan ve Çerkezlerden oluşan haydut çeteleri vardır. Askeri
karakollar sayesinde Mudanya-Bursa arası güvenli".
Bursa-Gemlik
Yolu-1894
Bursa’dan
Ankara ve diğer Anadolu kentlerine şöyle gidilirdi: İnegöl'den sonra
Kurşunlu ve Pazaryeri üzerinden 90 km. ötedeki Karaköy'e varılırdı ki yolun
bu kısmı 4-5 saat sürerdi. Oradan da trenle
Ankara’ya 8-10 saat sürerdi. İnegöl'den sonra güneye dönerek Muratdere
üzerinden Bozüyük'e ulaşan yeni yol 1970'li yılların sonunda yapıldı.
Demiryolu
Osmanlı yöneticilerinin demiryoluna verdikleri önem 19. yüzyılın ikinci
yarısında iyice artmıştı. Sultan Abdülaziz, 1871 yılında demiryolu ile
ilgili bir irade yayımlattı. Gerçekleştirilmesi düşünülen ana hat
İstanbul-Bağdat arasındaydı. Kurulan Asya Osmanlı Demiryolları'nın başına da
Alman mühendis Wilhelm von Pressel getirildi. Pressel'in projesi
Haydarpaşa'dan başlıyor, bu ağın içinde Bursa-Mudanya hattı da yerini
alıyordu.
Demiryolunun inşası
Mudanya'dan Bursa'ya doğru raylar
döşenmeye başlandı. Bu hat, 1874 yılında bitirilebildi. Bursa'ya ulaşabilmek
için 185.000 Osmanlı Lirası (4 200 000 Frank) masraf yapılmış ancak
demiryolunun işletmeye açılması mümkün olamamıştı. Proje bir müddet için
rafa kaldırıldı. Yarım kalan hattın inşasına 17 yıl sonra başlanabildi.
İmtiyazı almış olan M. Nagelmakers, Bursa- Mudanya Osmanlı Demiryolları,
Şirketi'ni kurarak hattı 1892 yılında hizmete açtı.
Demiryolunun hizmete
açılması -1892
Bu yeni yolculuk biçimi ile
Mudanya'dan kalkan tren iki saatte Bursa Acemler istasyonuna varırdı. Bu demiryolunu işleten yabancı şirket olduğundan, tarifeler de alafranga saate
göre yapılırdı. Bu durum karışıklıklara neden olduğundan 5 Eylül 1892'de şirket tarafından çıkarılan
bir yazı ile halk uyarılarak alafranga saate göre yolcuların kendilerini ayarlaması istendiyse de genel
istek üzerine sonradan
alaturka saate çevrildi.
Denizyolu
1937 yılına kadar vapurla Mudanya’dan İstanbul’a 6 saatte gidilirdi.
1937’den sonra sefere konulan Sus ve Marakaz adlı gemiler ile bu süre 3
saate düştü.
|