|
|
Uğur Ozan Özen
Uludağ Sahaf Evi, 12 metrekaredir. Sahafın
altında tahta merdivenle inilen depo- su vardır. Haluk Türköz, ilk zamanlar
İzmir’deki toptancılardan kitap alır. İstanbul’a gidip Eminönü Cami’nin
önündeki sahaflardan ve İstanbul sahaflarından Bursa ile ilgili kitap, dergi
ne varsa satın alır...
Mehmet Haluk Türköz’ü Asa Kitabevi’nde birçok kere görmüştüm ancak tanışmak
nasip olmamıştı. Nihayet 6 Mart 2013’te Bursa Kitap Fuarı’nda tanıştım. Bir
zaman sonra ilkokul arkadaşım Vahit’in babası olduğunu öğrenince çok
şaşırdım. Tanıştığımız günden beri sohbetimizin konusu kitap oldu. Mülâkat
yapmak için evine gittiğimde gözlerime inanamamıştım. Koridor, oturma odası,
çocuklarının odası dâhil evi ağzına kadar kitapla doluydu. Kitapların yanı
sıra dergi, fotoğraf ve kartpostal koleksiyonu ise cabası.
Hayat hikâyesi
17 Ekim 1956’de Yozgat’ta doğar.
Yozgat Sakarya İlkokulunda, Yozgat Merkez Ortaokulunda ve 1971-1974 yılları
arasında Tunceli’de Yapı Sanat Enstitüsünde üç sene parasız yatılı okur.
Sanat Okulu mezunlarının üniversiteye girmeleri zordur o yıllarda. Lise
mezunu olmaya karar verir. Fark derslerini vererek liseyi bitirmek için
Yozgat Lisesine müracaat eder. 1976 yılında Balıkesir Necatibey Eğitim
Enstitüsü Sosyal Bilgiler Bölümüne kayıt olur. Gündüz işte çalışır, gece
okula gider. Aslında okulu 1979 yılında bitirmesi gerekirken öğrenci
olayları nedeniyle birkaç yıl uzar. Haluk Türköz, okul içinde öğrenci
örgütlenmesinde, öğrenci derneğinde okul dışında ise gençlik
örgütlenmelerinin yönetim kademelerinde aktif şekilde görev yapar. Bu arada
okula devam ederken lise fark derslerinden kalanların sınavlarına girerek
Sanat Okulunun yanı sıra lise mezunu da olur. 1981 yılında Bursa’ya gelerek
iki yıl Ali Osman Sönmez (AOS ve ASF) fabrikalarında önce montör (montajcı)
olarak, daha sonra da usta yardımcısı olarak çalışır. Aynı yıllarda,
İpekçilik Caddesi, Küçük Aralık Sokak’ta üç katlı, eski bir Bursa evinde
kirada oturur. 1983 yılında evlenir. 1987 Nisan’ında Mollaarap
Mahallesi’ndeki evine taşınır.
Bursa Sahaf Evi
1980’li yılların ilk yarısında,
Sönmez İş Sarayı kitapçıların toplandığı bir yer değildir. Avrupa eşyası
satan dükkânlar, plâkçılar vardır. Sönmez’deki ilk kitabevi Şükrü
Çerezci’nin sahibi olduğu Bursa Sahaf Evi’dir. Kitaba tutkuyla bağlı olan,
daha Bursa’ya gelmeden önce 5.600 kitaplık koleksiyon kuran Haluk Türköz’ün,
Bursa Sahaf Evi’ne gitmemesi düşünülemez. Haluk Türköz, 1984 yılında sokakta
yürürken Bursa Sahaf Evi’nin direğe asılı ilânını görür; “Eski Kitap Alınır
ve Satılır”. Hemen sahafa gider. Hiçbir yerde bulunmayan kitaplar satın
alır. Sattığı kitaplar Şükrü Çerezci’nin kendi kütüphanesi olabilir. Şükrü
Çerezci’nin asıl işi sobacılıktır. Eşinin adı Ayten Çerezci’dir. Emekli
olduktan Bursa Sahaf Evi Haluk Türköz, Hayrettin Erenler, Şükrü Çerezci
Bursa Sahaf Evi'nin el ilânı (Uğur Ozan Özen Arşivi) 60 Bursa Günlüğü sonra
kitabevi açar. Av meraklısıdır. Ava çıktığı zaman İstanbul, Konya, İzmir’e
gider. Kitabevine üç-dört gün uğramaz. O günlerde kitabevinde Haluk Türköz
durur. Birkaç gün de olsa, okuyucu olmaktan satıcı olmaya geçer. Kitaplarını
satmak için getirenlerden, hem kitabevi için hem de kendisi için kitap satın
alır. Bir zaman sonra kendi kendine “Bu işi yapabilirim.” der. Bir ara Şükrü
Çerezci ile ortak olmak ister ancak aksilikler çıkınca ortaklık
gerçekleşmez. Bir gün eşinin “Sen kitapçılığı yaparsın.” demesi, onu
kitabevi açmaya teşvik eder.
Uludağ Sahaf Evi
1986 yılında kitabevi açmaya karar
verir. Dükkân aramaya başlar. Selçuk Hatun Mahallesi, Hocaalizade
Caddesi’nden yukarı çıkarken sol tarafta bir dükkânın camında “Devren
Kiralık” yazısını görür. 55 bin lira aylık kira, 950 bin lira hava parası
verip kiralar. Daha sonra hava parasının çok yüksek olduğunu, o caddenin
sahaf için uygun yer olmadığını anlar ama iş işten geçmiştir. O yıllarda,
Hocaalizade Caddesi’ne çıkmadan, sağ taraftaki otobüs durağının arkasında
Cemal Sirkeci Pastanesi vardı. Karşı tarafı bugün Simit Sarayı’dır. Daha
önce kafeydi. İç tarafta ise Galeri Rafet Mağazası vardı. Hocaalizade
Caddesi’nde Eczane Cander’in olduğu yerde yüncü vardı. Eczane Günay’ın sağ
tarafı Uludağ Sahaf Evi’ydi. Eczane iki dükkânı birleştirmiş. Şimdiki Çiğ
Köfteci olan yer Nil Kitabevi’ydi. Uludağ Sahaf Evi’nin iki apartman üstünde
Akın Kitabevi’nin sahibi (daha sonra Şekercioğlu Kırtasiye) İhsan
Şekercioğlu’nun evi vardı. Eski Bursa evidir. Bursa Sahaf Evi’nin alt
tarafında Nil Kitabevi faaliyet gösterir. (Daha sonra Maksem Caddesi’nde
açılacak olan Nil Kitabevi değildir. Başka bir kitabevidir.) Salon Sihirli
Dokunuş o zamanlarda Eczane, Bayan Kuaförü ise gözlükçüydü. Uludağ Sahaf Evi
12 metrekaredir. Sahafın altında tahta merdivenle inilen deposu vardır.
Haluk Türköz, ilk zamanlar İzmir’deki toptancılardan kitap alır. İstanbul’a
gidip Eminönü Cami’nin önündeki sahaflardan ve İstanbul sahaflarından Bursa
ile ilgili kitap, dergi ne varsa satın alır. İstanbul, İzmir, Ankara’daki
sahaflardan ve ikinci el kitap satan kitapçılardan kitap toplar. Haluk
Türköz kendi kütüphanesindeki kitapların listesini fihriste yazarak mevcut
kitapları tespit ettiğinde ortaya çift, yani mükerrer kitaplar çıkar. Bu
kitapların sayısı yedi yüz civarındadır. Bazı müşteriler eski kitaplarda
mikrop var diye, düşünüp kitaba elini sürmezken bazısı kitap eski diye,
satın almaz. Bir müşterisi ise mikropları öldürmek için kitabı sayfa sayfa
ütüler. Ne diyeyim… Allah, akıl fikir versin. O yıllarda Bursa’nın kültür
hayatının en büyük sorunlarından biri kitap meraklısının olmamasıdır.
Kitaplar satılmayıp rafta durur. Kitabevinin reklamının yapılamaması en
büyük sorundur. Bir gün Cumalıkızık köyünde belgesel film çekmek için bir
ekip gelir. Haluk Türköz’ün, satılmıyor diye, üzüldüğü kitapların tamamını
satın alırlar. Dahası “Bu kitaplardan daha var mı?” diye de sorarlar. Bu
olay ona moral olmuştur. Para da kazanmıştır. Kazandığı parayla yeni
kitaplar satın alır. Bir ara kitap satışı az olduğu için kitabevini
kapatmayı düşünür. Milli Eğitim Bakanlığından 1980 darbesi sonra Eğitim
Enstitüsü mezunlarının atanması engellenerek, öğretmen olma hakkı elinden
alınmışken, yıllar sonra 1989 yılında öğretmen olma hakkını komisyonlardan
geçirilerek alır. Üstelik sınavları da kazanarak göreve başlar. Bu karar
hayatını değiştirir. Liseyi 1974’te bitirir. Öğretmenliğe 1989’da başlar.
Öğretmen olmak için ömründen ömür gitmiştir. 1989 yılında Güllük
Mahallesi’nde açılan (Mahalle kısa süre sonra bölünerek Mimar Sinan
Mahallesi adını alacaktır.) Mimar Sinan Anadolu Teknik ve Endüstri Meslek
Lisesinde Tarih Öğretmeni olarak göreve başlar. 1991 yılında aynı okulda
Müdür Yardımcısı olarak, okulun kuruluş çalışmalarına katkıda bulunur.
Arkadaşları “Açılan kitabevi kapanmaz.” deyince, kitabevini kırtasiyeye
döHocaalizâde Caddesi Üç kitapçı yan yana: Haluk Türköz, Sami Kaynar ve
Hasan Boyacı, Eser Kitabevi'nde. Bursa Günlüğü 61 nüştürür. Vicdanı el
vermeyince alt taraftaki kırtasiyenin sahibine gidip, kitabevini kırtasiye
dönüştürdüğü için özür diler. Aynı yıl eleman çalıştırmaya başlar.
Kırtasiyeyi kapatmamak için elinden gelen her şeyi yapar. Atatürk
İlkokulunun ders kitaplarını satmaya başlar. Fotokopi makinesi alır. Kimlik
kaplamaya başlar. Talep olunca cilt yapmaya başlar. Çocuk kitapları,
oyuncaklar satmaya başlar. Kitabevini açık tutmak için bayramlarda ve
yılbaşlarında, Belediyenin yer gösterdiği yerlerde yıllarca tebrik ve bayram
kartpostalları satarak “kartpostalcılık” yapar. 1990’lı yıllar enflasyonun
yüksek olduğu yıllardır. Bir kitabı beş yüz liraya satar. Aynı kitabın
yenisini almaya gidince üç bin lira olduğunu öğrenir. Artık yolun sonuna
gelir. 1993 yılının Aralık ayında kitabevini kapatır.
Aynı yıl Yıldırım ilçesi Mimar Sinan
Mahallesi’nde yeni açılan Selçuk Hatun İlköğretim Okulunun kurucu müdürü
olur. 1997 yılında Nilüfer ilçesi İslâm Uyar Anadolu Ticaret ve Ticaret
Meslek Lisesinde kurucu müdür vekili olarak göreve başlar. Sonraki yıl da
Anadolu Lisesi kısmının da kuruluşunu tamamlar. Çiçekçi olan
kayınbiraderinin çok genç yaşta vefat etmesiyle idarecilik görevlerinden
ayrılır. Bilahare görevden ayrılmasından sonra Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel açılışını yapacaktır okulun. 1999 yılında öğretmenliğe döner.
Süleyman Çelebi Lisesinde Tarih Öğretmeni olarak görev yapar. Bu arada üç
yıllık Eğitim Enstitüsü mezunu olduğundan, Eskişehir Anadolu Üniversitesi
Açık Öğretim Fakültesinde lisans tamamlayarak Tarih Bölümünü bitirir. 2000
yılında Osmangazi ilçesinde Süleyman Çelebi İlkokulunun ortaokula
dönüştürülmesinde kurucu okul müdürü olur ve on yıl görev yapar. 2010
yılında, Osmangazi ilçesi Tuna Mahallesi’ndeki Fatih Ortaokuluna müdür
olarak atanır. 2014 yılında görevinden alınıp, Balabanbey İlköğretim Okulu
Sosyal Bilgiler öğretmenliğine, ardından 2015 yılında Şehit Öğretmen Mahmut
Çatalkaya Ortaokulunda Sosyal Bilgiler öğretmenliğine atanır. Hâlen aynı
okulda görevini sürdürmektedir. Bu dönemin sonunda emekli olmayı
düşünmektedir. Haksız bir şekilde görevden alınması ile ilgili hukuk
mücadelesinde yol tükenmiştir. Müracaat ve hak arama merci bu dünyada
kalmamıştır. Görevde kalmasının da bir anlamı yoktur bu saatten sonra.
Araştırmalarından yazılan
ilk kitap
Selçuk Hatun Ortaokul müdürü iken
Selçuk Hatun ile ilgili araştırmaların sonuncunda Ankara, İstanbul,
Kastamonu, Sinop ve Edirne’den çeşitli bilgi ve belge toplamıştır. O dönemde
Vakıflar Bölge Müdürü olan Özgen Keskin’e, Selçuk Hatun ile ilgili kitap
yazması teklifinde bulunur. Özgen Keskin’in kitabın önsözünde o günü “Selçuk
Hatun İlköğretim Okul Müdürü Haluk Türköz bir gün bize gelerek ‘Hocam sizin
bunca eseriniz var, bir tane de bizim için yazar mısınız?’ dedi. Gördük ki
Selçuk Hatun ile ilgili bir hayli araştırmaları mevcut, ilgimizi çekti ve
biz de emek verip bu eseri kaleme aldık.” diye anlatır. Haluk Türköz kitap
okuyan çok az oluyor diyerek, Özgen Keskin’in tiyatro oyunu yazmasını
önerir. Oyun okulda ya da dışarıda sahnelenirse daha çok kişi izler,
seyreder diye düşünülür. Nitekim öyle de olur. Oyun okulda sahnelenir.
Öğrencilerin ve velilerin tamamı da seyreder. Ertesi yıl Vakıflar Bölge
Müdürlüğü tarafından profesyonel destekle Özgen Keskin’in organizasyonuyla
Vakıflar Haftası etkinliği olarak Tayyare Kültür Merkezi’nde sahnelenir.
Daha sonraki yıllarda Özgen Keskin, Yıldırım Belediye Başkanı olur. Bu kez
profesyonel oyuncular tarafından Adile Naşit Tiyatrosunda halka sahnelenir.
Böylece Selçuk Hatun’un piyes olarak yazılması amacına ulaşmıştır. Selçuk
Hatun tiyatro kitabı, Selçuk Hatun İlköğretim Okulu ve Öğrencilerini Koruma
Derneği Yayını olarak basılarak öğrenci, öğretmen, veli ve meraklıların
kitaplıklarındaki yerini alır.
Fotoğraf arşivinden yazılan ilk
kitap
Haluk Türköz, Yıldırım Belediyesi
yetkililerinden bir teklif alır. Teklifin içeriği, Cumhuriyet Bayramı
dolayısıyla kendisinin Bursa fotoğrafları arşivinden bir kitap
hazırlanmasıdır. Cumhuriyet’in ilânının 92. yılı dolayısıyla Ekim 2015’te;
Bursa’nın Kurtuluş Günü ve Bursa’da Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının on ve
on beşinci yıldönümlerinde çekilen okulların ve öğrencilerin bayram
törenlerindeki coşkulu fotoğraflarından, fotokartlardan ve Mustafa Kemal
Atatürk’ün daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış 92 adet fotoğrafından
“Bursa’da Kurtuluş ve Cumhuriyet” adıyla, Yıldırım Belediyesi tarafından her
türlü hazırlık ve teknik destek verilerek hazırlanır ve kitap basılır.
Not: Mehmet Haluk Türköz ile 24 Kasım 2016’da Ihlamur
Çay Bahçesinde, 06 Aralık 2016’da evinde ve 23 Mayıs 2019’da görüştüm.
Desteğinden dolayı teşekkür etmek boynumun borcudur .
Bursa Günlüğü, sayı 6 (Haziran 2019), ss. 58-61'den kısaltarak
alınmıştır
|