|
|
Akın ALTINOK
Uludağ
yaşlı dağlardan olduğundan Avrupa'daki bir çok dağa nazaran daha alçak olup,
dik yamaçları ve uçurumları azdır. Buna karşılık çokca geniş düzlüklere
sahiptir. Bu da dağı kayak sporu yapmak açısından daha elverişli bir konuma
getirmektedir.
Uludağ gerek turistik gerek sportif açıdan
uygun konumda olmasına rağmen 1930’lu yılların başlarına kadar bu konularda
geniş halk kitlelerinin katıldığı her hangi bir etkinliğe rastlanmamaktadır.
Uludağ’a kayakla çıkan
ilk kişi “Abraham” adlı bir Almandır. Spor Teşkilatında atletizm antrenörü
olarak çalışan Abraham 1933 kışında yalnız başına kayakla Uludağ’a çıkmış,
Otel’de bir iki gün kalıp, resimler çektikten sonra Bursa’ya dönmüştür.
Abraham çektiği resimleri Vali Fatin Güvendiren’e göstererek, Uludağ’da
mükemmel bir şekilde kayak sporunun yapılabileceğini anlatmıştır. Abraham’ın
bu girişimi İstanbul’da duyulunca bu kere de Galatasaray Lisesi
öğretmenlerinden. Giyolet yine aynı yıl tek başına kayakla Uludağ’a çıkmış,
yanında getirdiği çadır içinde Uludağ’ın zirvesinde bir gece konakladıktan
sonra, kayarak İnegöl üzerinden Bursa’ya dönmüştür. Giyolet de Uludağ’ın
zirvesine kayakla çıkan ilk kişi olmaktadır. Gerek Abraham’ın gerekse
Giyolet’ in söz konusu girişimlerinin Uludağ’da kayak yapma konusunda
İstanbul’da heyecan ve heves yaratması üzerine İstanbul valisi Muhittin
Üstündağ’ın yeğeni Bülent Üstündağ ile arkadaşları, kayak kaymak gayesiyle,
1933 yılı Nisan ayında 30 kişilik bir kafile halinde Uludağ’a çıkarak bir
hafta kadar kalmışlardır.
1932 yılında
Halkevleri' nin açılmasıyla kayak sporu dalında da bir hareketin başladığı
ve kayağın Halkevleri spor kollarının başlıca etkinlikleri arasında yer
aldığı görülür. Bursa Dağcılık Kulübü de ilk önce 1932 yılında Bursa
Halkevi’nin bünyesi içinde kurulmuş ve daha sonra 10 kişilik bir kurucu
heyetin çalışmasıyla bağımsız bir hüviyet kazanmıştır. Kulübün bağımsız bir
kulüp şeklinde kuruluş tarihi 28 Nisan 1933’dür. Bursa Dağcılık Kulübü
“Türkiye’de kayak sporunun tarihçesine damgasını vuran ilk kulüp” tür. Bu
Kulüp sayesinde yurdumuzda ilk defa batılı anlamda geniş halk kitlelerinin
katıldığı kayak çalışmaları başlamıştır.
Kulübün ilk Yönetim
Kurulu da şu kişilerden oluşmakta idi: Başkan Saim Altıok, Genel Sekreter
Musa Ataş, Muhasebeci Tayyar Akkeskin, üyeler
İhsan Celal Antel ve Nusret
Bey. Bütün araştırmalara rağmen, Kulübün kurucuları tam olarak
saptanamamıştır. Bununla beraber ilk yönetim kurulunda yer alan kişilerin
kurucular arasında da bulunduğunu düşünmek yanlış olmaz. Diğer taraftan kulübün ilk ismi Dağ Sporları Kulübü iken, daha sonra Bursa Dağcılık Kulübü
olarak değiştirilmiştir.
Bursalılar kayak
yapmak gayesiyle ilk olarak 1933 yılı Haziran ayında Uludağ’a çıkmışlar ve
bulunabilen bir iki çift kayakla kar üzerinde kayma şekillerini
öğrenmişlerdir. Daha sonra kulüp yurt dışından kayak ve giyim malzemeleri
getirterek, bunları üyelerinin ve sporseverlerin faydalanmasına sunmuştur.
Bu arada kulübün kurucu üyelerinden ve Sanat Okulu öğretmenlerinden
Selahattin Daci mükemmel yerli kayaklar, Bursalı Mehmet Usta da kayak
ayakkabıları yaparak bu sporun yaygınlaşmasına yardımcı olmuşlardır. İlk milli kayakçı Şemsi Şaktimur
yurdumuzda kayak sporunun başlamasına öncülük eden Bursalı kayakçıları şöyle
anlatıyor:" Türkiye'de kayak sporunun tarihçesine damgasını vuran ilk kulüp
olarak 1932 yılında kurulan Bursa Dağcılık Kulübü'nün kurucularını,
tanıyabildiklerimi ve aklımda kalanları, asil sporcu ruhu taşıyan bu
kişileri yazmak istiyorum. Kulüp Başkanı Saim Altıok, eşi (öğretmen Şahsine
hanım) ve baldızı öğretmen H. Muzaffer Kalkan hanım, sınıf arkadaşım Enver
Namar, Sanat Okulu hocalarından Selahattin Daci, saatçi Mehmet Ağabey,
şeftali kompostosu fabrikası sahibi İhsan Celal Antel, eşi (Leyla hanım) ve
oğlu Şerif Antel, Hakimiyet Gazetesi sahibi Musa Ataş ve eşi güzellik
kraliçesi Şefika hanım, Abdülhamit Eczanesi ortaklarından Nusret, Foto Spor
Hakkı, Foto Neşet, yıllarca Kayakevi Müdürlüğü yapmış olan sempatik ve
yardımsever güler yüzlü müstesna insan Mustafa San, yüksek mühendis Nihat ve
Saim beyleri anmak isterim".
Bursa’da kayak
etkinliklerinin başladığı yıllarda Uludağ’da vali Fatin Güvendiren zamanında
(15.12.1926-17.6.1933) Özel İdare tarafından yapılmış bir tek Büyük Otel
mevcuttu. 17 odalı olan bu otel kışın kapalı olup, sadece yaz aylarında
hizmet vermekteydi. Dağcılık Kulübü kayak çalışmalarına başlayınca otel kış
aylarında da açık tutulmaya başlandı.
Ancak
Büyük Otel tek başına ihtiyacı karşılamadığından Bursa Dağcılık Kulübü
tarafından; yerel Halk Partisi Örgütünün , Valiliğin ve İdman Cemiyeti
İttifakı’nın yardımlarıyla dağda Cennetkaya mevkiinde 110 yataklı bir
Kayakevi yaptırılarak, sporcuların faydalanmasına sunulmuştur. 1935 yılında
hizmete giren bu Kayakevi yurdumuzda bir ilki temsil etmektedir.
“Burası yaz kış her
zaman herkese açıktır. Çok ince bir düşün farkı olarak alkollü içkiler
yasak, ehli dil ve keyif erbabının muhitini üzmeden kendi aleminde her türlü
eğlenceye dalması serbestir. Üyelerine sabah kahvaltısı, öğlen akşam
yemekleri dahil yatmasıyla 24 saat için (100 krş. ) yani bir papeldir- 1936”
“Şubat
ayı sömestre tatilinde Ankara’dan Y. Ziraat Enstıtüsü, Gazi Eğitim Ensititüsü,
Siyasal Bilgiler Okulu (Mülkiye) gibi yüksek okullardan kalabalık gruplar
halinde Kayakevi’nde kalınır ve ranzalı iki katlı yataklarda bazan ikişer
kişi sıkışarak yatılırdı. Gündüz hocalar öğrencileri tek sıra halinde
Kayakevi’nin onünde dizer, İstiklal Marşı söylenerek tura çıkılırdı. Gece
olunca eğlenceler yapılır ve koro halinde şarkılar,marşlar soylenirdi.
Günlük eğlenceli gazete bile çıkarılırdı. Bu gazeteler salon duvarlarına
asılır ve düşenlerin karikatürleri çizilirdi. Hatta tiyatro sahnesi bile
yapılıp, battaniyeden perde asılırdı. Karlar kadar tertemiz Atatürk ideal ve
inkilaplarına sadık asil sporcu ruhu taşıyan gençlık harikalar yaratmasını
bilirdi”.
Daha sonra yine kulüp
tarafından, sporcuların can emniyeti açısından büyük önem taşıyan İmdat Evi,
Otel Gözü, Karabelen gibi sığınaklar yaptırılmıştır. Bütün bu tesisleşme
çalışmalarına rağmen 1930'lu yıllarda kış aylarında kayak yapmak maksadıyla
Uludağ’a çıkmak hiç de kolay değildi. Dağa çıkabilmek için mutlaka Bursa
Dağcılık Kulübü’nün rehberliğinden ve yardımlarından faydalanmak gerekirdi.
Bu yıllarda Uludağ’a çıkmak için başlıca iki yol vardı.
Bunlardan birincisi
kulübün yaz kış muntazaman kaldırdığı otobüslerle, karın durumuna göre,
Dolubaba' ya veya Kirazlı Yayla' ya kadar gitmek, daha sonra zaman zaman
yürüyerek veya kayarak otele ve Kayakevi’ne ulaşmak. Dağa çıkış için
başvurulan ikinci yol ise daha zahmetli idi. İkinci çıkış Elmaçukuru-
Karabelen yolundan yaya veya katırla yapılırdı. Bunun için bir gün önceden
Bursa Dağcılık Kulübü’ne başvurulup, katır kiralanırdı. İsteyenler katıra
binerek Karabelen’e çıkar, isteyenler yaya yürür, eşyalarını katıra
yüklerlerdi. Genellikle üç saatlik bir yolculuktan sonra Karabelen’deki
İmdat Evine ulaşılırdı. Burada kayaklar takılır ve kayarak Büyük Otel’e veya
Kayakevi’ne varılırdı. Eşyalar ise kulübün Karabelen’deki hamal servisi
tarafından, bir ücret karşılığında, gidecekleri yere kadar taşınırdı.
Bursa
Dağcılık Kulübü, bayanların da kayak sporunu yapmalarını teşvik etmiş ve bu
sayede Türk bayanları 1930'lu yıllarda, batılı hemcinsleri gibi, kayak
kaymak imkânına kavuşmuşlardır. Türkiye’nin 1930 yıllarda içinde bulunduğu
şartlar düşünülürse bayanların sosyal hayata ve spor faaliyetlerine
katılmalarının ne kadar önemli bir adım olduğu daha iyi anlaşılır. 1932 yılında Bursa
Dağcılık Kulübü’ nün üyesi bulunan hanımlar kayak sporunu ilk yapanlar
arasında gelmektedir. Benim hatırladığım Kulüp Başkanı Saim Altıok’ un eşi
(Şahsine öğretmen) ve baldızı öğretmen H. Muzaffer Kalkan (yanlışlıkla
Huriye yazılmıştır) hanım ile Hakimiyet Gazetesi sahibi Musa Ataş’ın eşini
(Şefika) ve şeftali kompostosu fabrikası sahibi İ. Celal Antel’in eşini
(Leyla) sayabilirim”.
Kulübün Bursa’daki lokalinde
verdiği hizmetler ve Uludağ’da düzenlediği ulusal ve uluslararası
faaliyetler sonunda Bursa’nın sosyal hayatı zenginlemiş ve gelişmiş, Uludağ
da gerek turistik gerekse sportif alanda gittikçe artan bir önem
kazanmıştır.
Bursa Dağcılık Kulübü uzun yıllar
Uludağ’da dağ sporlarını geliştirmek ve yurt savunmasına yarayan bu sporu
yurt ölçüsünde yaymak konusunda çok hizmet etmiştir. 1930'lu yılların
başında “Uludağ’da beş on heveskârın yerel şekilde başlattığı bu iş, bugün
bütün memleketi kapsayan bir spor faaliyeti haline gelmiş bulunmaktadır. Ne yazık ki Bursa Dağcılık Kulübü zaman içinde önce sportif
kimliğini, sonra varlığını yitirdi. |