Bursa’da Bir Fransız Kadın
       Girişimci: Madam Brotte

Bursa ve Fransızlar

Bursa'da Görevli İlk Fransız Diplomat

Gurebahane-i Laklakan

Fransız Mezarlığı 

Bursa'nın Tarihi

Osmanlı Döneminde Bursa

   

                                                         İsmail Yaşayanlar

    On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında gerçekleşen serbest ticaret, mal-mülk edinme, yerli tüccar ile yabancı tüccarın eşit haklara sahip olması gibi gelişmeler Avrupalı tüccarı ve sermayedarı Osmanlı coğrafyasında faaliyet göstermeye teşvik edici unsurların başında gelir. Avrupalı sermayedarı Bursa’ya yönlendiren en temel faktör ise ham ipek üretimidir. Bursa’nın ham ipek üretimi açısından, yüzyılın ilk çeyreğinde önemli bir yeri vardır. 1850’lerde Fransa ve İtalya’da ortaya çıkan ipekböceklerinde görülen pebrine (karataban) ve flacherie (baygınlık) hastalıkları, kısa sürede Avrupa’da üretilen koza miktarın dörtte üç oranında düşmesine sebep olmuştur.(1) Bu noktada özellikle Fransa’nın dış kaynaklara yöneldiği görülür ki bu kaynakların en mühimi de Bursa’dır.(2) Fransız sermayedarlarının ve kalifiye elemanlarının desteği ile gelişen bu sanayi, yerli müslim ve gayrimüslim unsurların da katılımı ile yüzyıl sürecinde daha da ilerleyecektir.(3)

    Brotte Ailesi
    Brotte ailesinin Bursa’ya gelen ilk üyesi Louis Brotte’dur. Louis Brotte, 1825 senesinde Fransa’nın Dròme departmanında(4) doğmuş ve 21 yaşında Bursa’ya gelmiştir. Mösyö Brotte kısa sürede Bursa’da dürüstlüğüyle ün salmış bir fabrikatör olmuştur. Louis Brotte 1869 senesinde Osmanlı yönetimi tarafından yirmi sene süreyle Bursa’daki ipek fabrikalarının en iyisine sahip olduğu, kentte üretim ve ticaretin ilerlemesine katkı sağladığı için altın madalya ile ödüllendirilmiştir.(5) Ayrıca 1875 senesinde Fransız elçisi tarafından Légion d’Honneur nişanı ile de taltif edilmiştir.(6)
             
                                     Anatolie Otel

    Louis Brotte, gelişinden kısa bir süre sonra kardeşi Auguste’ü de Bursa’ya çağırmıştır. Auguste Brotte, Bursa’ya geldikten sonra Louis Brotte’dan ayrı olarak iki filatür fabrikası kurmuştur.(7) Evlenmeden önceki soyadını bilmiyor olsak da 1839 senesinde Lyon’da doğan ve 1860 senesinde filatür fabrikalarına usta başı olarak gelen babası ile beraber Bursa’ya yerleşen Marie, gelişinden kısa bir süre sonra Auguste Brotte ile evlenmiştir.(8) Bu noktada Marie Auguste/Augustine Brotte ile ilgili yapılan hatalı bir tespite de değinmek gerekmektedir. İpekçilik ve tekstil tarihi üzerine yapılan pek çok çalışmada Madam Brotte’un Bursa’ya ipek fabrikalarında çalışmak üzere kadın ustabaşı olarak geldiği ortak kabul gören bir bilgidir.Araştırmacıların bu bilgiyi temel almalarının sebebi ise Donald Quataert’in Ottoman Manufacturing In The Age Of The Industrial Revolution isimli çalışmasında Régis Delbeuf’ü referans göstererek, Madam Brotte’un esasen Marie Blach ismi ile ustabaşı olarak Bursa’ya geldiği ve daha sonra M. Brotte isimli filatür fabrikası sahibi biriyle evlenerek, ipekçilik işinde ilerlediklerini ifade etmesidir.(9) Bu noktada Quataert’in, Delbeuf tarafından aktarılan bilgileri doğru değerlendirmediği dikkati çekmektedir. Delbeuf, seyahatnâmesinde Bursa’ya gelen ve yerleşen Fransızları konu aldığı XIII. bölümde, Marie Blache’dan bahsederken, Dròme departmanının Loriol kasabasından 6 Mayıs 1845 tarihinde 32 yaşında dul ve bir çocuklu olarak gelen bir ustabaşı olduğunu bildirmektedir.(10) Delbeuf, Marie Blach’ın Brotte ailesinden herhangi biriyle evlendiğinden seyahatnâmesinde bahsetmemektedir. Madam Brotte’un Marie Blach olmadığı F. Marcosson’ın 1923 senesinde kaleme aldığı makalesinden anlaşılmaktadır.Madam Brotte ile yaptığı görüşmeye makalesinde yer veren Marcosson, Madam Brotte’un Lyon’dan henüz 21 yaşındayken filatür fabrikalarında ustabaşı olarak çalışan babası ile birlikte tam 63 yıl önce Bursa’ya geldiklerinden bahsetmektedir.(11) Bu bağlamda Lyon’lu Marie Auguste/Augustine Brotte ile Loriol’lü Marie Blach’ın aynı kişi olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu tespite ek olarak, Madam Brotte’un filatür fabrikalarında ustabaşı olarak burada çalışan kadınlara yeni usulleri öğrettiği bilgisi de hatalıdır. Madam Brotte’un ipekçilik sektörü ile tek bağlantısı eşi dolayısıyladır ki kendisinin filatür fabrikalarında çalıştığına dair hiçbir bilgiye rastlanmamıştır.
      Madam Brotte’un ticari alanda gösterdiği tek faaliyet otel işletmeciliğidir. Auguste Brotte 1880 senesinde arkasında büyük miktarda borç bırakarak vefat etmiştir. Madam Brotte, eşinin borçlarını ödeyebilmek için iki filatür fabrikasını satışa çıkarmak mecburiyetinde kalmıştır. Fabrikaların satışından elde ettiği para ile kocasının tüm borçlarını ödeyen Madam Brotte, iki çocuğu ile geçinebileceği herhangi bir geliri olmadığından evini otele çevirmeye karar vermiştir. Mösyö Brotte ile Madam Brotte’un eski arkadaşları, bir kadının otel işletmesine çok şaşırmış ve bu durumu eleştirmişlerdir. Delbeuf, Madam Brotte’dan dinlediği anıları bu şekilde aktarmaktadır. Madam Brotte bunun üzerine bir kadın ve anne olarak onurunu kaybetmeden bu işi yapmayı başardığını ve her geçen gün daha da başarılı olduğunu eklemiştir.(12)
    1906’da Bursa’ya gelen Delbeuf, Hotel d’Anatolie’nin çeyrek yüzyıldır açık olduğunu ve Bursa’da bir efsane olduğundan bahsetmektedir.
    Hotel d’Anatolie, bugün Altıparmak Caddesi üzerinde Seyyîd Usûl Dergâhı ile paralel bir noktada bulunuyordu. İki katlı, ahşap ve geniş bahçesi olan otel 1882 senesinde kurulmuş ve kısa bir süre sonra Bursa’da bulunan diğer oteller arasında hizmette ve konforda fark yaratarak, tercih edilme hususunda birinci sırayı almıştır.
    Seyahatnâmelerde Hotel d’Anatolie ismine ilk olarak Karl Humann ve Otto Puchstein’ın Reisen in Kleinasien und Nordsyrien isimli eserinde rastlamaktayız.(13) 1899 senesinde Bursa’ya gelen Vasil Kınçov, yol arkadaşı Hacı Filipi’nin tavsiyesi ile Hotel d’Anatolie’de konaklamıştır. Kınçov, çok az bir para karşılığında epey iyi bir hizmet aldığından memnuniyetle bahsetmektedir.(14) 1902 senesi Paris baskısı Collection Des Guides Joanne isimli gezi rehberinde, rehberi hazırlayan kişiye İstanbul’da karşılaştığı Fransızlar tarafından Hotel d’Anatolie’nin tavsiye edildiğinden bahsedilmektedir. Ziyaret sezonu olduğu için geziyi gerçekleştiren kişi, telgrafla Hotel d’Anatolie’dan rezervasyon yaptırmıştır.(15) Aynı rehberin reklamlar bölümünde geçen Hotel d’Anatolie tanıtımında ise şu ifadeler kullanılmaktadır: Madam Brotte’a ait kale dibinde, kaplıca yolunda Hotel Anatolia: son derece temiz, geniş bahçeli, iyi Fransız yemekleri ve kaliteli şarapları olan bir otel. Günlük ücreti 15 frank, uzun kalımlarda daha uygun fiyat sunabiliyorlar.(16) Régis Delbeuf, Avrupalıların Hotel d’Anatolie’yi tercih etmelerinin sebebinin iyi yemek, temizlik ve iyi uykunun aynı çatı altında bulunması olduğunu ifade etmektedir. Orada konaklayan herkesin de dediği gibi Türk misafirperverliği, Fransız şıklığı, İngiliz konforu ve Ermeni temizliği bu otelde bulunabilmektedir.(17)
    Hotel d’Anatolie’nin çok özel misafirleri ağırladığını söyleyen Delbeuf, açıldığı ilk günden beri tutulan bir ziyaretçi defterinden bahsetmekte ve bu defterden alıntılar yapmaktadır. Defterin ilk sayfasında General İgnatyev(18) ve Mösyö Onou’nun 1882 tarihli imzaları bulunmaktadır. Bu defterde 1982’den 1906’ya kadar birçok ilginç imza bulunmaktadır. 6 Temmuz 1897 tarihli Comtesse de Pierrefonds takma adı ile imzalanan notun İmparatoriçe Eugénie’ye(19) ait olduğu herkes tarafından biliniyordu. Pierre Loti bu otelde hiç kalmamasına rağmen, deftere yazmakta ısrarcı olmuştur: “Madam Brotte Oteli’nde kalmadığıma çok pişman oldum 30 Mayıs 1894” Pierre Loti’ye ait notun hemen altında Madam Marie Anne de Bovet’ye ait şu not göze çarpıyor: “Pierre Loti’den daha şanslıyım, burada kaldım ve yine kalmayı umuyorum.”(20) Bu defterde pek çok not bulunmaktadır ve bunların bazıları şiir, bazıları düzyazı, bazıları ciddi ve bazıları da esprilidir. Zinaïda Chischine’ye ait 7 Mayıs 1902 tarihli nota göre Bursa’yı gördükten sonra başka bir şehirde yaşayabilmenin sırrı, Bursa’yı unutmaktır. Hemen altındaki nota göre Doğu’nun üç incisi Bursa, Eyüp ve İstanbul’dur. Nicolas Drouginine’e göre Rusya’da ve Batı’daki diğer şehirlerde sadece gürültü varken, Bursa’da huzur ve sakinlik bulunmaktadır. 28 Nisan 1908 tarihli isimsiz bir notta, Hotel d’Anatolie’nin bahçesinin ağaçlar, çiçekler ve düzenlemesiyle Fransa’yı anımsattığı ifade edilmektedir.

Bu defterde otele ait eksikliklerin de belirtildiği görülmektedir. İsimsiz iki nottan birinde otelde terlik bulunmamasından, ikincisinde ise yemek ve ağırlamadan başka hiçbir şeyin güzel olmadığından bahsedilmektedir.(21)
    1907 senesinde Bursa’ya gelen Richard Davey, pek çok seyyahın taşralı bir Fransız hanımefendi tarafından işletilen Hotel d’Anatolie’yi tercih ettiğinden bahsetmektedir ve kendisi de konaklamak için burayı tercih etmiştir.(22)

                

    Bursa Sergisi için 12 Temmuz 1909’da şehre gelen Petır Daskalov Hotel d’Anatolie ve Madam Brotte hakkında şu bilgileri vermektedir: Dr. Çernev ve Eski Zağaralılarla beraber indirdiğimiz Hotel d’Anatolie’de anında küçük bir Bulgar kolonisi oluştu. Bütün Avrupalıların konakladığı bu otel kentin en iyisi olarak biliniyor. Elli iki yıldır Bursa’da yaşayan Fransız asıllı sahibi Madam Brotte özenle hazırlanmış ve kestane renginde bir peruk takıyor. “Ben başka zaman da otelimde Bulgar ağırlamışımdır” diye başladı neşeli sesiyle Brotte nine (sakın ona nine dediğimi duymasın!) Buraya bir zamanlar İstanbul Bulgar Elçisi Bay Dimitrov da geldi, konuk defterinde adı yazılıdır.” Sonra otelin sadece seçkin konuklar ve özel kişiler tarafından ziyaret edildiğiyle övünmek için, anında bir dizi ünlü kişinin adını saymaya başladı. En sonunda gururla (Resneli) Niyazi Bey’in de birkaç ay önce buraya geldiğinde bu otelde kaldığını vurguladı. Otelin önünde olmazsa olmaz bir teras var, bunun altında da sokağa kadar uzayan bahçesi yer alıyor. Buradan bu kavurucu sıcakta yeşillikler arasında kaybolmuş Bursa Ovası’nın manzarası, bugüne dek tanık olduğum görüntüler arasında eşsizdir.(23)
    1909 Bursa Sergisi’ne gelen Sultan Mehmed Reşad’da Mudanya’dan Bursa’ya geldikten sonra bir süre Hotel d’Anatolie’de dinlenmiştir.(24) Alfred Phillippson, Reisen und Froschungen im Westlichen Kleinasien isimli eserinin 3. cildinde, Hotel d’Anatolie’de kaldığından bahsettikten sonra, otelin Bursa’da nerede konumlandığını gösteren bir planı da eklemiştir.(25)
    Birinci Dünya Savaşı sürecinde, Bursa’ya gelen İngiliz generallerinin de Hotel d’Anatolie’de ağırlandıkları bilinmektedir. 17 Mayıs 1916 tarihli bir telgrafta, Dâhiliye Nezâreti tarafından İngiliz generaller için talep edilen otel odalarının hazırlandığı bildirilmektedir.(26)
    “Bu basit odalı, iddiasız ve temiz otelde güzel bir akşam geçirdikten sonra ertesi sabah otelin verandasında temiz hava eşliğinde havuzdan akan suyun sesini dinledik ve çiçeklerin hoş kokularını burnumuza çektik.” ifadelerini kullanan Walter A.Hawley 1918 senesinde gerçekleştirdiği Bursa seyahatinde Hotel d’Anatolie’de konaklamıştır.(27)
    The Saturday Evening Post dergisi yazarı olan Isaac F. Marcosson, 1923 senesinde Mustafa Kemal Paşa’yı görmek için geldiği Türkiye’de Bursa’ya da uğramıştır. Bursa’da bulunduğu sürece Hotel d’Anatolie’de konaklayan Marcosson, makalesinde Madam Brotte ile yaptığı sohbetten ve otelin Anadolu’nun en ünlü kuruluşlarından biri olduğundan söz etmektedir. Hala Fransız köylülerinin beyaz kepini takan Madam Brotte’un uzun yıllardır Bursa’da yaşaması sebebiyle Fransızcasına Türkçe kelimeler karıştırdığını belirten yazar, içki yasağı sebebiyle otel sahibesinin çok üzgün olduğundan da bahsetmektedir.(28)
    Hotel d’Anatolie, Cumhuriyet döneminde de hizmet vermeye devam etmiştir. 12 Mart 1928 tarihli The Niagara Falls Gazette ve 18 Mart 1928 tarihli Corning New York Evening Leader gazetelerinde yayınlanan haberlerde Madam Auguste Brotte’un iki oğlunun Dünya Savaşı esnasında öldüğünü, kendisinin de çok yaşlı ve hasta olduğunu, ayrıca memleketi Fransa’da ölmek istediğini, bu sebeple de otelini satarak ülkesine geri döneceğinden bahsedilmektedir.(29) Madam Brotte, otelini Uluca Kardeşlere devretmiştir. Madam Brotte’un Fransa’nın Nice şehrinde ölmüş olması gazete haberlerini de doğrulamaktadır.(30)
    Uluca kardeşlerin idâresinde Anadolu Otel olarak işletilen yapı, daha sonra Turing Hotel adını almış ve Altıparmak Caddesi boyunca apartmanlaşmanın başladığı dönemlerde yıkılmıştır.

Notlar:

(1) Çiftçi, Cafer, “Hudâvendigar Vilâyetinde İpekböcekçiliğinin Canlandırılmasında Düyûn-i Umûmiyye
İdâresi’nin Rolü”, Belleten, C. LXXVI, S. 277, 2012, s.912.
(2) Dörtok-Abacı, Zeynep, “Bursa’daki Yabancı Konsolosluklar (19. Yüzyıl)”, Osmanlı Modernleşmesi
ve Bursa Sempozyum Kitabı, Ed. Cafer Çiftçi, Bursa: Osmangazi Belediyesi Yayını, 2009, s.237-238.
(3) Kaygalak, Sevilay, Kapitalizmin Taşrası 16. Yüzyıldan 19. Yüzyıla Bursa’da Toplumsal Süreçler ve
Mekansal Değişim, İstanbul: İletişim Yayınları, 2008, s.140.
(4) Fransa idâri taksimatında, ilden daha büyük birimlere verilen isim.
(5) Dörtok-Abacı, Zeynep, Modernleşme Sürecinde Bursa Kenti’nin Mekansal ve Sosyal Değişimi(1860-1910) [Yayınlanmamış Doktora Tezi], Bursa: Uludağ Üniversitesi, 2005, s.65.
(6) Delbeuf, Régis, De Constantinople A Brousse Et a Nicée, Constantinople: 1906, s.167-168.
(7) Age., s.202.
(8) Marcosson, Isaac F., “Kemal Pasha”, The Saturday Evening Post, 20 October 1923, [sayfa bilgisi
bulunmamaktadır]
(9) Quataert, Donald, Sanayi Devrimi Çağında Osmanlı İmalat Sektörü, Çev.Tansel Güney, İstanbul:
İletişim Yayınları, 2008, s.228.
(10) Delbeuf, age., s.173.
(11) Marcosson, agm., [sayfa bilgisi bulunmamaktadır]
(12) Delbeuf, age., s.202.
(13) Humann, Karl ve Puchstein, Otto, Reisen in Kleinasien und Nordsyrien, Berlin: Verlag von Dietrich Reimer, 1890, s.7.
(14) Kınçov, Vasil, Bulgar Gözüyle Bursa, Haz.Hüseyin Mevsim, İstanbul: Kitap Yayınevi, 2009, s.75.
(15) De Paris A Constantinople, Collection Des Guides Joanne, Paris: Librairie Hachette, 1902, s.377.
(16) Age., s.406.
(17) Delbeuf, age., s.203.
(18) Rusya’nın Osmanlı Büyükelçisi General Nikolay Pavlovich İgnatyev.
(19) İmparatoriçe Eugénie, Fransa kralı Napoleon III.’ün eşidir ve aslen İspanyol’dur. 1869 senesinde İstanbul’a gerçekleştirdiği ziyaretinde Sultan Abdülaziz ile ilişki yaşadığına dair pek çok söylenti olmuştur. İspanya’da Cervantes Enstitüsü müdürü Pablo Martin Asuero tarafından yayınlanan Mavi Sütunlu Saray isimli kitapta bu ilişki doğrulanmıştır.
Bkz. Asuero, Pablo Martin, Mavi Sütunlu Saray,
Çev. Yıldız Ersoy Canpolat, Ankara: Dost Kitabevi, 2004.
(20) Delbeuf, age., s.204-205.
(21) Age., s.208-209.
(22) Davey, Richard, The Sultan and His Subjects, London: Chatte and Windus, 1907, s.417.
(23) Daskalov, Petır, Bulgar Gözüyle Bursa, Haz.Hüseyin Mevsim, İstanbul: Kitap Yayınevi, 2009, s.101.
(24) Dostoğlu, Neslihan, Osmanlı Döneminde Bursa - 19. Yüzyıl Ortalarından 20. Yüzyıla Bursa Fotoğrafları,
Antalya: AKMED Yayınları, 2001, s.458.
(25) Phillippson, Alfred, Reisen und Froschungen im Westlichen Kleinasien, Vol. III, Gotha: Justus Perthes, 1913, s.70.
(26) BOA., DH.ŞFR. 520/20, 04 Mayıs 1332
(27) Hawley, Walter A., Asia Minor, London: John Lane The Bodley Head, 1918, s.39-40.
(28) Marcosson, agm., [Sayfa Bilgisi Bulunmamaktadır]
(29) The Niagara Falls Gazette, 12 March 1928, p. 3. ; Corning New York Evening Leader, 18 March, 1928, p.4
(30) Dörtok-Abacı, Modernleşme Sürecinde Bursa..., s.63

https://www.academia.edu/5453262/_Bursada_Bir_Frans%C4%B1z_Kad%C4%B1n_Giri%C5%9Fimci_Madam_Brotte_ 'den kısaltarak alınmıştır
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
                       Madam Brotte ve Oteli
    Kırk millik Bursa yolculuğunu, günde iki kere sefer yapan oyuncak trenle yapacak yerde, Bursalı bir tüccarın yeni almış olduğu yepyeni bir Amerikan arabasıyla seyahat ettik; gelmesi telgrafla emredilmiş olan bu araba, limanda bizi bekliyordu. Tepeler, zeytin ağacı yığınlarından görünmüyordu; vadilerde ise bol bol tütün ve mısır yetişiyordu. Anadolu köylüsü, tutumlu ve çalışkan bir kişidir; herhalde daha Yunan askerî araçları gözden kaybolurken, yeniden inşa faaliyetine başlanmış olmalıdır.
    Müezzinler minarelerden akşam namazı çağrısını yapmazdan çok önce Bursa'ya, hâlâ ticarî önemini koruyan Türkiye'nin eski başkentine vardım. Gece Hotel d'Anatolie'ye indik; orada İstanbul'a dönerken tekrar konaklayacağım güne kadar rahata ve lüksün her türlüsüne veda ettim.
    Bu otel, Anadolu'nun ünlü kurumlarından biri. Sahibi, en az otelin kendisi kadar seçkin bir kişi olan Madam Brotte. Küçük şelâlenin şarkılı akışını dinlediğimiz güzel bahçesinde, hâlâ Fransız köylülerinin beyaz kepini giyen bu garip yaşlı hanım, hikâyesini bana anlattı. Fransa'nın Lyon şehrinde seksendört yıl önce doğmuş ve yirmibir yaşındayken bir ipek uzmanı olan babasıyla birlikte Anadolu'ya gelmişti. Bursa, Fransızlarca kurulmuş ve halen de büyük ölçüde işletilmekte bulunan Türk İpek endüstrisinin merkezidir. Madam, gelişinden az sonra otelin sahibiyle evlenmiş ve onun ölümünden sonra işletmeyi üstlenmişti. Savaşlar, çekilmeler, yıkımlar, üzerinde etkisini bırakmıştı ama, vakarlı tavrını korumaktaydı. Türkiye'de o kadar uzun zamandır yaşıyordu ki, Fransızcasına Türkçe kelimeler karıştırıyordu. Bu güzel kokulu çevrede onun konuşmalarını dinleyip, sunduğu mükemmel yemeği hatırladıkça, Fransa'da değil Anadolu'da olduğumu idrak etmekte güçlük çekiyordum.
    Şunu da ekleyeyim ki, alkol bakımından Anadolu, kupkurudur. Madamın bir üzüntüsü, Türklerin şarap mahzenini mühürlemiş olmalarıydı; bu mühürlerin ne zaman kaldırılacağını bir Allah bir de Ankara bilirdi. Anadolu'da geçirdiğim sekiz gün içinde tek damla içki görmediğimi belirtmeye değer. Dünyada içki yasağının içkiyi gerçekten yasaklar göründüğü belki tek yer burası. İstanbul ise, daha sonra anlatılacak başka bir hikâye.
    Madam Brotte'de sömürge yayılmasının başka bir kanıtını gördüm. Dünyayı, özellikle uzak ülkeleri dolaşırken şunun farkına varırsınız ki, belli ırklar, yabancı topraklara yerleştiklerinde belli kuralları izlerler. Bir İngilizin ilk yaptığı şey bir banka kurmaktır. İspanyol mutlaka bir kilise yapar, Fransız da bir kahve açar. Anadolu'da da durum böyledir.
    Ertesi sabah samimî ihtiyar Fransız hanımefendiye biraz üzüntüyle veda ettim. Bizi Mudanya'dan getiren otomobille Karaköy'e bütün gün sürecek olan yolculuğa başladık. Bursa'nın eteklerinde Yunan felâketinin ilk gözle görülür işaretlerini gördüm. Yol kenarlarında terkedilmiş yüzlerce kamyon-Yunanlıların zorakî hediyeleri- vardı. Türkler bunları kaldırmak veya kurtarmak zahmetine bile girmemişlerdi. Kırlara açıldıkça, yıkılmış çiftlik evleri her tarafta göze çarpıyordu. Yunanlıların Ankara'yı zaptedeceğine içtenlikle inandıkları saldırı sırasında tüm köyler baştan aşağı yokedilmişti. Oysa, ilerlediklerinden çok daha hızlı olarak geri döndüler.

                “The Saturday Evening Post” dergisi yazarlarından İsaac F. Marcosson,  1923

Bu sitenin son güncelleştirilme tarihi 19/10/22