|
|
|
İsmail Kemal Kemankaş
Takvimler 11
Aralık 1977 tarihini gösteriyordu… Türkiye, yerel ve genel seçimi birlikte
yapacaktı. Seçim bitmiş sandıklar açılmış ve Bursa için sürpriz bir sonuç
ortaya çıkmıştı.
Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 14 Mayıs 1950’den beri,
yani 27 yıl boyunca Bursa’da seçim kazanamayan Cumhuriyet Halk Partisi bu
kez belediye başkanlığını elde etmişti. Ancak Eroğlu, 12 Eylül 1980 darbesi
nedeniyle, 2 yıl 9 ay gibi kısa bir görev süresi yaşamıştı.
Eroğlu ile emeklilik döneminde yeni kurduğumuz Sivilay Derneği’nde birlikte
olduk. Daha önce de belgesel çalışması yaparken anılarını dinlemiştim.
1933 yılında İnegöl’de doğmuştu. Yokluk içinde geçen çocukluk döneminin
ardından öğrenimini Bursa, Ankara ve İTÜ mimarlık bölümünde bitirmişti.
Çalışarak öğrenimini sürdürdüğünü gururla anlatırdı. Politik sahnede yer
alışı da Bursa Belediye Meclisi üyesi olmasıyla başlamıştı. Sonra da CHP’nin
Bursa adayı oluyordu. Seçim çalışmaları sırasında neyin üzerinde durduğunu
da ilginç biçimde hikaye ederdi: “1973-77 döneminde zaten Bursa Belediye
Meclis üyesiydim. Belediye çalışmalarında başarılıydım. Yapıcı bir belediye
meclis üyeliği dönemi geçirdim ben. Koşullar da insanın belediye başkanı
olmasında faydalar sağlıyor. Şöyle sağlıyor: Bursa bir kıtlık, susuzluk
dönemi yaşadı 1977’de. Tavgaç’ın evini bastı insanlar, bakraçları alıp. İsmet
Ağabey, bundan çok üzüldü, üzüntü de duydu, biliyorum, benim de komşumdu
aynı zamanda. Biz bu su problemini işledik, propaganda olarak, mahallelerde
yaptığım toplantılarda su problemini nasıl çözeceğimizi anlatmaya çalıştık.”
Başkan Eroğlu, seçim başarısını özetlerken Türkiye genelindeki eğilimi öne
çıkarmıştı: “AP’nin kalesi olan bütün iller düştü. İstanbul, Ankara, İzmir,
İçel, Kayseri, Aydın… Düşünebiliyor musunuz Adnan Menderes’in kalesi… Hepsi
sosyal demokrat, demokratik sol düşünceye sahip olan belediyeler haline
geldi.” Seçimdeki rakibi mevcut başkan İsmet Tavgaç ve Adalet Partisi il başkanı Turhan Tayan, bu başarıyı yurt genelinde esen Ecevit rüzgarına
bağlıyorlardı. 12 Eylül 1980 darbesi ile kesintiye uğrayan demokrasi,
Mustafa Eroğlu’nun görev süresini de 2 yıl 9 ay ile sınırlandırıyor, bu
süreye genellikle kent içi ulaşım düzenlemeleri sığabiliyordu. Eroğlu, bunun
dışında Haşim İşcan Caddesi’nin alt yapı çalışmalarını, Atatürk
Caddesi’ndeki kavşak düzenlemelerini yapıyor, belediye otobüs filosunu
genişletiyordu. Ancak merkezi hükümetten gerekli desteği bulamamasını şu
cümlelerle ifade ediyordu: “Devletten yardımı fazla alamadık.
Başbakanımız Ecevit olmasına rağmen ben 90 milyon para almak için haftalarca
Ankara’da nöbet tuttuğumu bilirim.” Mustafa Eroğlu, sosyal demokrat bir
partinin belediye başkanı olarak, farklı uygulamalar içinde olmaya
çalışıyordu. Bu anlamda en önemli projesi, günümüzde de belediyenin en
başarılı şirketlerinden biri olan BESAŞ’tı. Fırıncı grevlerinden doğan BESAŞ
için önce, tarafların temsil edildiği yönetim kurulunu oluşturan Mustafa
Eroğlu, bu girişimin 12 Eylül darbesi ile kesintiye uğrayacağını bilemezdi.
BESAŞ ara dönem sonrası tekrar ekmek üretimine geçtiğinde takvimler 1983’ü
gösteriyordu. Bundan da önemlisi, CHP’li başkan sıfatıyla başlattığı
projeye, yani BESAŞ’a genel müdür olarak atandığında Bursa Belediye Başkanı
Ekrem Barışık’tı. Darbe sonrası, yargılanan ve bir ihale yüzünden yüklü bir
tazminat da ödeyen Mustafa Eroğlu, göz bebeği BESAŞ için tüm belediye
başkanlarının katkısını takdirle anlatırdı.
http://bursadazamandergisi.com/makaleler/darbe-magduru-baskan-eroglu-son-yolculuguna-ugurlandi-4144.html
‘den kısaltarak alınmıştır
|