(1955- )
Uğur Ozan Özen
Nevzat
Çalıkuşu’nun hayatını üç kelimede özetle derseniz. Size şair, kitapçı ve
eleştirmen derim. Eğerüç cümle ile özetle derseniz. Yarım asır boyunca
durmadan dinlenmeden şiir yazmış. Kitaplarla hemhal olmaya doyamayıp
kitabevi açmış. Eline doğru düzgün para geçmese dahi yazmaya ara vermemiş
biri derim. Tek cümleyle ise “Kitaplarla Geçen Bir Ömür”.
Ailesi
Dedesi Selim Efendi (babasının babası) ailesiyle Ahmet Vefik Paşa’nın
valilik döneminde -1881- Kırım’dan Bursa’ya göç eder. Devlet aileyi
Alacahırka’ya yerleştirir. Daha sonra dede çalışır çabalar Okçular Çarşısı
içinden ev satın alır. Tatarlar ticarete düşkün olur. Dedesi Selim Efendi;
Hakkı Paşa ve İstanbul Oteli’ni işletir. Bursa Ticaret Odası belgelerine
göre Selim Efendi Hancılar Şeyhidir. Lakabı da Arap’tır. Selim Efendi ve
1907’de doğan oğlu İsmail Çalıkuşu bir dönem otobüsçülük de yapar. Ailenin
İnegöl’e sefer yapan, “sarı kanarya” adı verilen tahta kasa otobüsleri
vardır. Zaman geçtikçe otobüsler satılır. 41 numaralı ehliyeti olan İsmail
Bey bu defa kamyoncu olarak çalışmaya başlar.
İsmail
Bey kitap okumaya da düşkündür. Reşat Nuri Güntekin’in yazdığı
Çalıkuşu
romanını okur ve etkilenir. Bu nedenle
soyadı kanunu çıkınca Çalıkuşu soyadını alır.
Anne tarafı ise Artvin’den Bursa’ya gelir.
Emin Pehlivan’ın ailesinin soyadı Lâçingil’dir. 1855 depreminden sonra
Yıldırım Camii’ni tamir etmek için gelir, caminin karşısında bir ev alıp
Bursa’ya yerleşirler. Anneanne Fehime Hanım’ın babası Emin Pehlivan -o
yıllarda ucuz olduğu için- Ankara yolundan toprak alır. Emin Pehlivan güçlü
kuvvetlidir. Topraklarını eker-biçer, Baruthane Mezarlığı’nda mezar kazar,
güreş tutar. Elinden her iş gelir. Anneanne Fehime Hanım 1895’te Yıldırım
Mahallesi’nde doğar. İkinci Meşrutiyet zamanı Kurtuluş Caddesi’nde oturan
Mahmut oğlu Mehmet (Lâçingil) ile evlenir. Beş çocuğundan biri de annesi
Remziye (d.1924) Hanım’dır. Remziye Hanım, İsmail Çalıkuşu ile 1940 yılında
evlenerek Okçular Alacamescit Mahallesi’ne gelin gider.
Nevzat Çalıkuşu doğduğu sırada babası
İsmail Bey kamyonculuk ile geçimini sağlamaktadır. İznik’te bağbozumunda
kamyonla üzüm çekmeye giderken -diğer dönemsel işlerde de olduğu gibi-
ailesini de yanında götürür. Nevzat Çalıkuşu ve ikizi Necat 10 Haziran
1955’te dünyaya merhaba der. Adalet ve Vicdan’dan sonra Çalıkuşu ailesinin
ikiz çocukları olur. Necat iki aylıkken vefat eder.
Ailenin evi Alacamescit Mahallesi’nde,
Dağıstan Çarşısı’nın (Eski Bıçakçılar Çarşısı) yakınındadır. Okçular
Çarşısı’ndan Çancılar’a inen Bıçakçılar Sokak’ta iki katlı, bahçeli, ahşap
bir evdir. Sünnet olana kadar ki çocukluğu Karakadi Tekkesi’yle bitişik bu
eski Bursa evinde geçer. Annesi Remziye Hanım evde terzilik yapar. Aynı
zamanda genç kızlara da terzilik öğretir.
Çocukluğu
24 Ağustos 1958 Pazar günü
Kapalı Çarşı yanar. Bursa’nın
Yunan işgalinden
sonra yaşadığı en büyük bir felakettir. Aile o gün Veysel Karani mesiresine
gitmiştir. Çarşının yandığını duyunca hemen eve dönerler. Çok şükür ev
yanmamıştır. Ama kaderlerinde başka bir yangın daha vardır. Bir yıl sonra,
1959’da Dağıstan Çarşısı’nda çıkan yangında evleri yanar. Bu yangın ile
birlikte aile birliği çözülür. 1960 yılında annesiyle babası ayrılır. Ablası
Adalet Hanım evlenip gurbete gitmiştir. Nevzat Çalıkuşu ve ablası Vicdan
Hanım, anneleriyle birlikte Kurtuluş Caddesi 23 numarada yaşayan
anneanneleri Fehime Hanım’ın evine taşınır.
İlkokul
Nevzat
Çalıkuşu 1961 yılında Şerif Artış İlkokulu’nda eğitime başlar. Okul ve
mahalle arkadaşlarını çok sever. Okulda en yakın arkadaşları Osman
Yaylalıoğlu, Vedat Karalar, İrfan Akşar ve Şaban Saygın’dır. Zaten okul
arkadaşları aynı zamanda mahalle arkadaşlarıdır. Daha ilkokul öğrencisiyken
şiir yazmaya başlar. Edebiyatı ve matematik derslerini bir başka sever.
Güzel anıları geride bırakarak 1966 yılında mezun olur.
Kitap Okuma Dükkânı
1964-65 yıllarında geleceğini şekillerinden bir işte çalışır: Kitapçılık.
Mahalledeki ağabeylerinden Ziraat Bankası Veznedarı Mustafa Onat’ın oğlu
Osman Onat mahallede kitapçı dükkânı açar. Osman Onat ilgi çekici biridir.
Çelebi Mehmet Ortaokulu’nu bitirdikten sonra İngilizceyi kimseden yardım
almadan kendi kendine öğrenir. Antikaya ilgi duyduğu için hurda arabası ile
antika toplar. Altın piyasasını takip eder. Ancak sara hastasıdır. Kriz
geldiğinde titremeye başlar. O yıllarda sara hastalığı bilinmediği için
çevredekiler kendisine deli muamelesi yaparak Mazhar Osman lakabını takar.
Farklı olmasına farklı biridir. Aslında çok zekidir, akıllıdır. Bir gün
Kurtuluş Caddesi’nde Şıkbasan ailesine ait evin altındaki dükkânı kiralar.
Amacı kitap okuma dükkânı açmaktır. Osman Onat resimli romanların her
türlüsünü ciltler halinde raflara yerleştirir. Okur gelince üşümesin diye
gaz sobası koyar. Sandalyeler çoktan hazırlanmıştır. Fiyat tarifesini
belirler. Bir cildi okumanın bedeli 25 kuruştur.
Nevzat
Çalıkuşu burada o kadar çok çizgi roman okur ki parası yetmemeye başlar.
Çözüm yolunu da bulur; Osman Onat’ın çırağı olmak. Böylece çizgi roman
okurken para verme derdinden kurtulur.
Ortaokul
1966 yılında Çelebi Mehmet Ortaokulu’nda eğitime
başlamasıyla birlikte mahallenin dışına çıkar. Ortaokul yıllarında şiirin
dışında yeni bir sanat alanıyla tanışır; Sinema. 1959 yılında, daha dört
yaşındayken annesi kadınlar matinesinde Saray Sineması’na götürür. İlk
seyrettiği filmi hiç unutmaz:
Kaderin Önüne Geçilmez.
Seyrettiği ikinci filmin adını hatırlayamaz. Yeri
Yazlık Sümer Sineması’dır.
Çelebi Mehmet Ortaokulu’nun İpekçilik
Caddesi tarafındaki kapıdan girince ana binanın ikinci katında, üst bahçeye
açılan koridorun ortasındaki 1-İ şubesinde eğitime başlar. Daha sonra 2-F ve
3-E şubelerinde okur. Türkçe öğretmeni Muzaffer Alper, Nevzat Çalıkuşu’nun
hayatını etkileyen kişilerden biridir. Mesela Muzaffer Alper sınıfa girdiği
zaman şair-yazar Ahmet Kutsi Tecer’in ölüm yıldönümünde saygı duruşu
yaptırır. Ardından İstiklal Marşı’nın bir mısraını okuyup devamının
öğrencilerden gelmesini bekler. Bu ortam onun edebiyata daha çok ilgi
göstermesine neden olur.
Orta ikinci sınıfta gazete çıkarmaya
başlar. Gazetesine
Işık adını
koyar. Sınıf arkadaşlarından üçü abone olur. Çizgisiz defteri ikiye katlayıp
24 sayfalık gazete haline getirir. Üç nüshayı yazar. Basılır diyemiyorum.
Çünkü her şeyi elle yazar. Röportaj bile yapar. Tevfik Fikret, Hüseyin Rahmi
Gürpınar’ı tanıtır. Çabası Türkçe öğretmeni Muzaffer Alper’in dikkatini
çeker. Nevzat Çalıkuşu’nu müdüre götürüp
“Benim
talebem gazete çıkarıyor” der. Müdür
Ziya Ünsel kendi yazdığı
Çılgın Doruklar
gezi kitabını ve
Türk Yurdu
dergisini hediye eder. Dergide “Türk Sineması” başlığı altında yayımlanmış
sinema yazısını okur. O yıllarda Türk Sinemasının meseleleri tartışılır.
Kendi kendine
“Türk Sineması diye bir şey varmış. Bunun da
meselesi varmış” der. Bu yazı
nedeniyle artık filmleri hoş vakit geçirmek için değil, tenkit etmek için
izlemeye başlar. Gazetesinin ömrü kısa sürer. Beş sayı çıktıktan sonra
kapanır. 1969 yılında ortaokuldan mezun olur.
Lise Aynı
yıl Yıldırım Beyazıt Lisesi’nde okumaya başlar. İlkokuldan beri şiir yazan
Çalıkuşu Çağrışım isimli ilk şiir
kitabını 1973 yılında okul arkadaşı Mustafa Kemal Koloğlu ile beraber
çıkarır. 1975 yılında liseden mezun olur. Aynı yıl kendi adıyla ilk şiir
kitabını yayımlar: Soluk. Bu şiir
kitabının en önemli özelliği eğitim sistemini eleştirmesidir. Okul anılarını
hicivli bir dille şiirleştirir.
Kitapçılık
1965-74
yılları arasında pazar günleri Tuz Pazarı’nda (pazar yerine yakın) kendi
namına kitap sergisi açar. Yavaş yavaş mesleğini seçmeye başlamıştır. 1974
yılında İmam Hatip Lisesi öğrencisi Necdet Çubuk ile beraber Fetih
Kitabevi’ni açması hayatında önemli bir dönüm noktası olur. Kitabevinin ilk
yeri lisenin giriş kapısının karşısıdır. On metrekarelik küçük bir
dükkândır. Daha sonra parkın köşesine taşınır. Bir yıl sonra tiyatroda
oynamak için kitabevinden ayrılır. 1975 yılında Kurtuluş Caddesi üzerinde
öğretmen Hüseyin Kurt ile Ülkü Kitabevi’ni açar. İki yıl sonra kitabevinden
ayrılır. Hüseyin Kurt kitabevini 1985 yılına kadar devam ettirir. Emekli
olunca İzmir’e yerleşir.
Fetih
Kitabevi'nde
Tiyatro
O
yıllarda Bursa’da tiyatroya emek veren bir avuç genç vardır. Şiiri ve
sinemayı her daim çok seven Nevzat Çalıkuşu da gençlerin arasındadır.
Okuldaki birkaç derste sıkıntısı olsa da tiyatrodan uzak duramaz. 1973-1974
eğitim yılında Yıldırım Beyazıt Lisesi Tiyatro Kolu’nun sahnelediği
Hava Parası oyununda rol alır.
1974 yılında Barış Sanat Topluluğu’nun kuruluşunda yer alır. Birçok genç bir
araya gelir ancak oyun sahnelenemeden topluluk dağılır. Aynı yıl Yıldırım
Oyuncuları olarak Ömer Seyfettin’in yazdığı
Mahcupluk İmtihanı öyküsünü oyun
haline getirirler. Toplulukta dile getirilen
“yönetmen olmasın, herkes kendisini
yönetsin” anlayışına kızarak Erdal Çolak ile birlikte ayrılır. Aynı yıl
Selâmi Üney ile birlikte Yeni Nilüfer Deney Sahnesi’ni kurar, ama oyun
sahneleyemezler. Bu girişim bir başka oluşumun doğmasına neden olur:
Yeni Nilüfer dergisi.
Yeni Nilüfer Dergisi
1975-1976 yıllarında 12 sayı çıkan
Yeni
Nilüfer dergisi, dönemi ve sonraki
yıllar için çok önemlidir. Edebiyat dergileri şiir ağırlıklı yayımlanırken,
dergide tiyatro ve sinema ön planda yer alır. Bu haliyle diğer dergilerden
farklılaşır. Aboneler dahil 500 adet satılır.
Edebiyat dergileri genellikle birkaç
kişinin kendi cebinden verdiği üç beş lira ile kurulur.
Yeni Nilüfer
dergisi Nevzat Çalıkuşu’nun anneannesinin verdiği kefen parasıyla kurulur.
Selâmi Üney düşünsel olarak destek verir. Anneannesinden aldığı kefen
parasıyla dergi çıkarır, ama devamı nasıl gelecektir? Derginin aboneleri
vardır. Abonelerden gelen para masrafları karşılamaz. 1975 yılında
kitapçılığı bir süreliğine bırakıp Kız Lisesi’nin karşısında akrabasının
açtığı
Sementa
adındaki sandviççide çalışır (şimdi kırtasiyenin olduğu yer). Kazandığı
parayı derginin masrafları için harcar. Derginin dışında
Yeni
Nilüfer Dergisi Yayınları adıyla
yayınevi kurar. Daha sonra adını değiştirip
Sanat
Kitabevi Yayınları olarak da devam
ettirir.
Eleştirmen
1974-1976 yılları arasında,
Bursa’nın
Sesi gazetesinde ve
Yeni
Nilüfer dergisinde sinema ve tiyatro
yazıları yayımlanır. Bir gün
Bursa Ekspres
gazetesinin kurucusu ve İstanbul’da yayımlanan
Millet
gazetesinin başyazarı İsmail Gerçeksöz Ülkü Kitabevi’ne gelir. Nevzat
Çalıkuşu’na
Millet
gazetesinde günlük sanat yazıları yazma teklifi yapar. Büyük bir sevinçle
kabul eder. Köşenin başlığı
Sanat Otağı
olarak belirlenir. Babıâli ressamına resmi çizdirilir. İsmail Gerçeksöz
“Nevzat ben buraya 40 yılda geldim. Köşenin kıymetini bil”
der. Gazetede tiyatro ve sinema eleştiri, kitap tanıtımı, televizyon
programları üzerine denemeler yazar.
Yeni
Nilüfer dergisinde şiirleri de
yayımlanan Mehtap Ügümü ile 1976 yılında nişanlanır. Okudukları kitaplardan
ve seyrettikleri film ve tiyatro oyunlarından bahsederek mektuplaşırlar. Bu
mutlu birliktelik 1977 yılında evlilik ile sonuçlanır. Evlenince Bursa’ya
dönmek zorunda kalır. Bir süre gazeteye mektupla yazı gönderir. 1977 yılında
sinema yazılarını kitaplaştırır. 1978’de oğlu Tuğtekin doğar.
Askerlik
1978
yılında askere gider. Acemiliği Ankara Mamak Muharebe Çavuş Talimgâh’ta,
ustalığı Kayseri Muharebe Destek Bölüğü’nde çavuş olarak yapar. Askerliğini
yaparken aynı şehirde yayımlanan Ozanca, Hakimiyet Sanat, Erciyes dergilerine yazı yazmaya devam
eder. Sözgelimi Küçük Dergi’ye
askerlik sırasında seyrettiği, Ömer Kavur’un yönettiği
Yatık Emine filmi hakkında eleştiri yazar. “Erciyes’te Uludağ’lı
Asker” adlı çok sevilen şiirini de bu devrede yazar ve yayımlar. Kayserili
yazarlar ziyaretine de gelir. 1980 yılında askerden döner.
Selâmi Üney
Nevzat Çalıkuşu’na
Selâmi Üney’i anlatmasını istediğimde ilk sözü:
“Bu can bu yürek ihaneti bilmedi”
oldu. Sonra sözlerine şöyle devam etti: “İnsan
olarak birbirimizi çok sevdik. İkimiz de halk çocuğuyuz. Selâmi ağabey
sessiz, sakin ve her şeyden önemlisi insancıl biriydi. Bir ara Selâmi
ağabeyi haksız yere komünist diye damgalamışlar. Ankara’ya, İstanbul’a
gitmiş. Her şeyi görmüş, yaşamış. Bir gün Bursa’ya dönmüş. Kendi
mahallesinden biriyle evlenmiş. Devlet işine girmiş. Ülkeye ve tiyatroya
olan sevdasını tanımlayacak söz bulamıyorum.”
Selâmi Üney, Yol-Su-Elektrik idaresinde
memurdur. 1960’lı yıllarda tiyatroya sevdalanmış, bu yolda gençliğini heba
etmiştir. 1975 yılında
Kent Ölgünü
adlı şiir kitabı yayımlanmıştır. Nevzat Çalıkuşu
da şiire gönül verdiği için kitaptan haberi olur. Kitabın künye sayfasındaki
adrese
Soluk adlı
şiir kitabını gönderir. Selâmi Üney de mukabil olarak o zaman Çalıkuşu’nun
çalıştığı Fetih Kitabevi’ne gelerek kendi kitabını hediye eder. Böylece 1987
yılında Selâmi Üney’in vefatına kadar süren dostluk başlar.
Selami Üney
(sağda) ile
Yeniden
Kitapçılık
Askerden döndükten sonra İstanbul’da
kitabevi açmak ister. Ancak dükkân kiraları yüksek olduğu için bu
düşüncesini gerçekleştiremez. 1980 yılının Mart ayında Bursa’ya dönüp
Kurtuluş Caddesi’nde Tuğ Kitabevi’ni açar. Yıllar öncesinde Nevzat
Çalıkuşu’na kitapçılık yolunu açan Osman Onat
“Hayırlı
olsun” diyerek Çalıkuşu’na bir sandık
dolusu kitap hediye eder.
4 Nisan 1980’de şair ve yazar ağabeyi
İsmail Gerçeksöz öldürülür. Bu olay Nevzat Çalıkuşu için gerçek bir
yıkımdır. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kitabevinin adını
Sanat Kitabevi
olarak değiştirir(1).
1983 yılında kızı Eser doğar. Mutluluğuna diyecek yoktur. 1985 yılında Yeşil
Türbe’nin arka tarafındaki tünel daha yapılmamıştır. Bugün Emirsultan’a
doğru giderken tünelin çıkışında sağ taraftaki dükkâna kitabevini taşır.
1992 yılında karşı tarafta sıra dükkânların birine geçer.
Sanat
Kitabevi önünde
Hem Tuğ hem de Sanat Kitabevi’nde
fikir ve kültür-sanat kitapları satar. Fetih, Ülkü ve Tuğ Kitabevlerinde
dergi satılırken, Sanat Kitabevi’nde derginin haricinde gazete de satılır.
Adı geçen iki kitabevine, Eğitim Enstitüsü başta olmak üzere üniversiteden
öğrenciler, hocalar, şairler, oyuncu ve yönetmenler gelir. Şair, oyuncu ve
yönetmen Selâmi Üney, şair Mehmet Kuru, Prof. Dr. Mehmet Palamut, Prof. Dr.
İbrahim Kanyılmaz, Prof. Dr. İzzet Er,
Prof. Dr. Mustafa Kara, şair-yazar
İhsan Deniz, şair-yazar Yasin Doğru, şair-yazar Ali Akmanlar, öğretmen-yazar
Özgen Keskin, ressam Mazlum Ümit, ressam-yazar Hüseyin Şirvan, şair ve
dokuma ustası İbrahim Ünal Taşkın, şair
Metin Güven, şair Bahri Çokkardeş,
şair Murat Aydınlılar, şair Yücel Ulu, şair Turgut Çelik, eleştirmen
Ramis
Dara, şair Yücel İpek, şair İsmail Ali Sarar, gazeteci
Niyazi Menteş,
gazeteci-yazar
Yılmaz Akkılıç, öğretmen ve yazar Beşir Ayvazoğlu, şair-yazar
Metin Önal Mengüşoğlu, gazeteci Mahmut Toprak ve Mustafa Okur, Prof. Dr.
İhsan Sezal, Prof. Dr. Veysel Bozkurt (o zaman öğrenci) ve şair Cengizhan
Orakçı (o zaman öğrenci) müdavimlerdir. İki kitabevinde kırtasiye malzemesi
satılır. Sanat Kitabevi’nde her dilde Türkiye’yi tanıtan turistik kitaplar
ve eşyalar da bulunur. Üç dönem Bursa Muhtelif Esnaflar Odası başkanlığı,
bir dönem belediye meclisi üyeliği yapar. Bu uğraşlar içinde Nevzat Çalıkuşu
edebiyat ve sanat dünyasından hiç kopmaz. Birçok dergiye ve kitaba makale
yazar. 1996 ile 2000 yılları arasında İhsan Deniz ile birlikte
İpek Dili
dergisini periyodik olmamakla birlikte 13 sayı yayımlar. 2014 yılında emekli
olur. Aynı yıl kitabevini kapatır.
Nevzat Çalıkuşu'nun kitaplarından biri
Not: Nevzat Çalıkuşu ile 14 Aralık 2016’da Yeşil Hünkâr Çay Bahçesi’nde
görüştüm. Ailesi ve kendisiyle ilgili birçok fotoğraf verdi. Ayrıca Bora
Özkula’nın tiyatro fotoğrafları arşivinden yararlandım. İkisine de teşekkür
ederim.
(1)Nevzat
Çalıkuşu, Sanat Kitabevi yıllarını ayrıntılı olarak anlatmıştır.
Bursa Günlüğü, Aralık 2019
Kaynak: Prusa Şehrengiz, (Haziran 2018) Sayı: 99
|