Yunanistan başbakanı
12 Ocak 1934’te Norveç’in Oslo kentindeki Nobel Barış Ödülü Komitesi
Başkanlığı’na bir mektup yazmıştı. Mektupta şunlar yazıyordu:
“Sayın Başkan,
Yedi asra yakın bir süre zarfında Yakın
Doğu ve Orta Avrupa’nın büyük bir kısmı kanlı mücadelelere sahne olmuştur.
Mustafa Kemal Paşa’nın düşmanlarına karşı yaptığı ulusal hareketin
galibiyetle sonuçlanmasının ardından 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin
kurulması bu istikrarsız duruma son vermiştir.
Bir ulusun hayatında bu kadar kısa süre
içinde böylesine köklü bir değişim ender meydana gelir. Teokratik (dine
dayalı rejim) bir yönetimde yaşayan, din ile hukuk kavramlarının birbirine
karıştığı, çökme yolundaki bir imparatorluğun yerini, güç ve hayat dolu,
modern ve ulusal bir devlet almıştır. Büyük devrimci önder Mustafa Kemal
Paşa’nın başlattığı hızla padişahlık ve sultanlar yönetimi yıkılmış ve
gerçekten laik bir devlet kurulmuştur. Devamında da; Türk ulusunun tümüyle
çağdaş uygarlıkların önünde yer alması için şevkle ilerlemesi yolunda
adımlar atılmıştır. Barışı destekleme ve güçlendirme hareketi, yeni ve
seçkin Türk Devleti’ne bugünkü görüntüsünü veren tüm iç reform
hareketleriyle birlikte yürümüştür. Türkiye, sınırları dışında bulunan
Osmanlı vilayetlerini terk etmek hususunda tereddüt etmemiş ve antlaşmalarda
belirtildiği üzere kendi ulusal sınırları ile samimi şekilde yetinerek Yakın
Doğu’da barışın gerçek bir savunucusu olmuştur. Kanlı savaşımlar nedeniyle
uzun yıllar Türkiye ile düşman durumunda kalan biz Yunanlılar, Osmanlı
İmparatorluğu’nun yerini alan ülkede meydana gelen bu köklü değişikliğin
etkilerini duyan ilk kimseler olduk.
Anadolu faciasının hemen sonrasında kendini yenileyen
Türkiye ile bir anlaşma fırsatı görerek elimizi uzattık. O da, bu uzanan eli
samimiyetle kabul etti. Ciddi anlaşmazlıklarla ayrılmış milletlere samimi
bir barış örneği veren bu yakınlaşmadan sadece, iki ülke için olduğu kadar
Yakın Doğu barışı için de yararlı sonuçlar doğmuştur. Barışın borçlu olduğu
bu kıymetli katkının sahibi Türkiye cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’dır. Bu
nedenle 1930 yılında, Yunan hükümet başkanı sıfatıyla ben Türk-Yunan
Paktı’nın imzası ile Yakın Doğu’da barışa doğru yeni bir devir başlarken,
Mustafa Kemal Paşa’yı Yüksek Nobel Barış Ödülü için aday göstermekle şeref
duyarım. Sayın Başkan, üstün saygılarımın kabulünü rica ederim.
E. K. Venizelos
Yunanistan'ın ilk dağcılık ve kayak kulübü EOS'un 20 üyesi, Türkiye'nin ilk
dağcılık ve kayak kulubü Bursa Dağcılık Kulubü'nü 1938'de ziyaret etmiş,
birlikte Uludağ'a on gün geçirmişlerdi.
Çekirge'de, Karagöz anıtının yanındaki anı levhası