|
|
1950 yılı seçim dönemine girilirken iktidar ve
muhalefet işbirliği yaparak seçim sistemini değiştirdiler. 1946
seçimlerindeki karmaşanın bir daha yaşanmaması için seçimin tek dereceli,
çoğunluk usulüne göre, eşit ve gizli oyla yapılmasına karar verilmişti. Çok
partili sistemin gelişimi adına önemli olan bu yasa değişikliği ile CHP bu
süreçteki samimiyetini ortaya koymuş oluyordu.
Demokrat Parti'nin Seçim Afişlerinden Biri
Bursa seçim atmosferine belediye başkanının
istifasıyla girmişti. CHP'li
belediye başkanı Fahri Batıca şahsi işlerinden
dolayı istifasını vermiş, belediye meclisinin aldığı kararla yerine Mehmet
Urgancıgil belediye başkanı olmuştu. Fahri Beyin istifasının ardından 1950
seçimlerinde CHP milletvekeli adayı olacağı söylenmiş ancak bu
gerçekleşmemişti. Seçim öncesi CHP genel merkezindeki havayı Kazım Gülek
şöyle anlatır: "İsmet İnönü seçimler ne olacak diye
sorduğunda, paşam bu seçimleri biz kaybedeceğiz dedim. Canım, sen iki
senedir yoksun, memleketteki gelişmeleri takip edemedin, o yüzden
kötümsersin dedi. Benim görüşüm bu dedim. Arkasından CHP genel merkezine
gittim. Orada genel idare kurulunun toplandığı büyük salonda duvarda koca
bir harita, üstünde askeri usul ile kazanacak kaybedecek yerler kırmızı ve
mavi ile işaretlenmiş. O haritaya bakınca CHP büyük bir zafere gidiyor
intibahı vardı". Teşkilata hakim olan bu hava
propaganda faaiyetlerinde partinin aleyhine bir durum arz ediyor, partinin
kendini halka anlatmasına engel oluyordu. Örneğin Halk Partisi köylü
kitlesinin kazanılması adına önemli olan, partinin seçim beyannamesinde yer
alan topraksız köylüye toprak verileceği vaadinden birçok Bursa köylüsünün
haberi yoktu. CHP'ye bağlı valiler, belediye başkanları, teşkilat
idarecileri, bürokratlarda hakim olan kanı, halkın köklü CHP'nin, hele İnönü
gibi bir liderin yanı başında yer alacağıydı. Bu kanıyı doğrulamak üzere CHP
Bursa il başkanı Durmuş Enginsoy'un bir açıklamasına yer verelim:
"Kazanacağımızdan eminiz. Köylerde çok kuvvetliyiz. Rakiplerimizin
propaganda işinde yaya kalmaları, garabet numuneleri göstermeleri ve nihayet
gaf üstüne gaf yapmaları bizim lehimize oluyor. Devlet fabrikalarının
kuruluşunu tenkit ettiler, eğer bu bir hata ise günahı o zaman iş başına
olan
Celal Bayar'a aittir. Kaldı ki biz bunu hata olarak görmüyoruz. Grevi
de methediyorlar. Halbuki grev bu memleket için felakettir."
Demokratlar seçim günü yaklaştıkça idari memurların merkezde ve
ilçelerde kendilerine yönelik baskıları arttırdıklarını iddia ediyorlar,
bunun baş sorumlusu olarak da olaylar karşısında tahkikat yaptırmayan vali
Haşim İşçan'ı gösteriyorlardı. Onlara göre Haşim İşçan CHP'nin kulu ve
kölesi, tüm olayların bağlı olduğu santraldi. İsmet Bozdağ gazetesinde "Vali
Haşim İşçan
ile Açık Konuşma" adıyla üç günlük bir yazı yazmış, seçim
sürecinde yapılan baskılara göz yumacak idarecilerin yakasından
tutacaklarını tehditkar bir tonda ifade etmişti. Bu seçimde, 1946 seçiminde
emeği geçen valilerin ödül olarak milletvekili yapılacakları, Haşim İşçan'ın
da Edirne'den milletvekili yapılacağı konuşuluyordu.
Vali Haşim İşçan
Buna karşın CHP'liler de İsmet Bozdağ'ı hedef almışlardı. Eski defterler
tekrar açılıyor, Bozdağ'ın tek parti döneminde yayın yapmış olan Bursa
gazetesinde İnönü hakkında yazdıkları ortaya dökülüyordu. Şu satırları
özellikle vurgulanıyordu: "Sevgi ve bağlılık başka, vecd ve hayranlık
başkadır. Biz aziz milli şefimizi vecd ve hayranlıkla seviyoruz. Türk
Milleti şefine hayran, istiklaline aşık, erkek ve aslan bir millettir. Ve
böyle bir şefin emri altında mucizeler göstermek için tek bir işaret
kâfidir".
İsmet Bozdağ
Ayrıca hedefte diğer ileri gelen DP'liler de vardı. Ant
gazetesindeki bir haberde, 1939-42 arasında Bursa valiliği yapmış olan, DP
kurucularından Refik Koraltan'ın, "Hayatımın ender saadetlerinden birini
yaşıyorum. Dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir zaman bir halk, bir şefi bu
kadar derin, bu kadar gönülden sevmemiştir... Bugün eşsiz kahraman ve
siyaset adamı olarak dünyanın yâd ettiği aziz milli şefimize tarih, yarın
bir isim daha verecektir: Sulh peygamberi" sözleri ön plana çıkarılıyordu.
Çok parili dönemin başlangıcından itibaren komunizm,
seçim dönemlerinin en önemli malzemesi haline gelmişti. Tüm partiler
rakiperini komunizme hizmet etmekle suçluyordu. DP Bursa milletvekili adayı
Sadettin Karacabey seçim konuşmalarından birinde, İsmet İnönü'yü eleştirmek
adına, Türkiye'nin 2. Dünya Savaşı'na Stalin sayesinde girmediğini
söylemesi, CHP'lilerin en fazla eleştirdikleri konu oldu. CHP'lilere göre
Demokratlar Stalin üzerinden komunizmi övüyor, reklamını yapıyordu. Bu
söyleme karşılık Sadettin Karacabey kendisini "Rus mezaliminde perişan bir
şekilde Plevne'den Bursa'ya hicret etmiş bir Türk ailesinin çocuğu olarak
komunizmin bir numaralı düşmanıyım" sözleriyle savunmak zorunda kaldı.
Demokratlar da aynı şekilde Halk Partilileri komunistlikle suçluyorlar, CHP
Bursa milletvekili adaylarından Peyami Safa'yı propagandalarının merkezine
koyuyorlardı. Aday belirleme sürecinde de
çeşitli mücadeleler yaşandı. CHP Bursa adaylarını belirlemek için teşkilatta
temayül yoklamasına gitti. Milletvekili olmak için iki yüze yakın kişi
başvurmuştu. Adayları belirlemede partinin bölge müfettişi Şerafettin
Karacan ile vali Haşim İşçan'ın uzlaşamadıkları, çeşitli isimler üzerinde
uzun tartışmalar yaşandığı muhalif basına yansıyordu. Sonunda CHP Bursa
adayları şu isimlerden oluştu: Bursa eski milletvekilleri Atıf Akgüç, Fahri
Bük, Aziz Duru, Muhlis Erkmen, Abdurrahman Konuk, Talat Simer; Merinos
müessese müdürü CHP il başkanı Durmuş Enginsoy, İş Bankası eski umum müdürü
Muammer Eriş, Eski Birinci Umum müfettişi Abidin Özmen, Deniz Yolları genel
müdürü Cemil Parman, Ulus gazetesi yazarı Peyami Safa, Milli Eğitim
Bakanlığı Teknik Öğretim müsteşarı Rüştü Uzel. Listenin yarısı eski
milletvekillerinden, kalanı da bürokratlardan oluşmuştu. Doğum ya da görevde
bulunma gibi nedenlerle bir şekilde Bursa ile bağlantıları olan kişilerin
seçimine özen gösterilmişti. Ancak bu listenin teşkilat beklentilerini
karşıladığı söylenemezdi. Cumhuriyet gazetesi muhabiri Burhan Felek
Bursa'nın ilçelerini gezdikten sonra eski milletvekillerinin seçilme
şanslarının düşük olduğunu belirtiyordu.
DP kurucusu
Celal Bayar
DP Bursa teşkilatında
milletvekili aday belirleme sürecinde sıkıntılar yaşanıyordu. Bunun sebebi
parti merkezinin Bursa teşkilatından olmayanlara listede yer vermek
istemesiydi. Sonunda bir ara yolda uzlaşıldı ve listede şu kişiler yer aldı:
DP genel başkanı Celal Bayar, genel kurul üyelerinden Hulusi Köymen, DP il
başkanı Sadettin Karacabey, Son Posta gazetesi sahibi Selim Ragıp Emeç,
Profesör Ali Canip Yöntem, Başbakanlık Müsteşar muavini Halil Ayan, Tekirdağ
vali muavini Agah Erbozan, mülkiye müfettişi Necdet Yılmaz, Yapı Kredi
Bankası Bursa şubesi müdürü Haluk Şaman, avukat Raif Aybar, Bursi İpek-İş
fabrikası müdürü Mithat San, Tarım Bakanlığı başmüfettişi Selim Herkmen.
Listede genel başkanın bulunması önemli bir avantajdı. Ayrıca toplumun
farklı kesimlerine yer verilmişti. Tarım kesiminin yoğun olduğu Bursa'da
Karacabeyli bir çiftçi olan il başkanı Sadettin Karacabey'in listede
bulunması önemliydi. Ayrıca eski CHP'li olup DP il teşkilatının
kurucularından olan Hulusi Köymen de nüfuzlu bir kişiydi. O dönem DP
Bursa teşkilatında çalışan Recep Kırım seçim zamanı gittikleri her köyde
halkın kendilerini heyecanla karşıladığını, büyük kalabalıkların
toplandığını, köylülere "köyünüzün bütün ihtiyacını karşılayacağız, iktidara
gelince imam hatip okullarını açacağız, Arapça ezan ve din derslerini
serbest bırakacağız" tarzında propaganda yaptıklarını anlatır.
Adayların belirlenmesinden sonra sıra il merkezindeki mitinglere gelmişti.
CHP 23 Nisan günü saat 14'te Tophane ve saat 16'da Yeşil meydanında olmak
üzere iki miting düzenledi. Tophane'deki mitingde Sadrettin Çanga, Muhlis
Erkmen ve Durmuş Enginsoy; Yeşil meydanında ise Nihat Aymergen, Hüseyin
Kocabaş, Abidin Özmen, Derviş Sami Taşman konuşma yaptı. DP mitingi Tophane
meydanında 30 Nisanda gerçekleşti. Buna il başkanı Sadettin Karacabey,
genel idare kurulu üyesi Hulusi Köymen ve milletvekili adaylarının büyük
kısmı katıldı. Mitingler dışında parti liderlerinin
Bursa ziyaretleri de gerilimi arttıran olaylardı. Bursa'yı önce
cumhurbaşkanı ve CHP başkanı İsmet İnönü ziyaret etti. Çanakkale ve
Balıkesir üzerinden 7 Mayısta Bursa'ya gelen İnönü, vali Haşim İşçan ve CHP
il idarecileri tarafından karşılandı. İnönü, beraberinde eşi Mevhibe Hanım,
CHP genel başkan vekili Hilmi Uran ve İşletmeler Bakanı Münür Bilsen olduğu
halde önce Mustafakemalpaşa ve Karacabey ilçelerine uğradı. Daha sonra
Bursa'ya gelen İnönü'yü Cumhuriyet Meydanı'nda kalabalık bir halk kitlesi
karşıladı. Parti il başkanlığının bulunduğu halkevi binasına geçerek bir
konuşma yaptı. 46 seçimlerinden sonra Demokratların kendisini mecliste bir
cumhurbaşkanı olarak ayakta karşılamamalarıyla başlayan sert havanın halkı
da böldüğünü, Bursa'nın birçok köyünde kahvelerin ikiye ayrıldığını anlattı.
Konuşmanın arından Çelik Palas otelinde dinlenmeye çekildi, ertesi gün
kentten ayrıldı. DP lideri Celal Bayar, İnönü'nün
ayrılışından bir gün sonra, 9 Mayıs 1950'de Bursa'ya geldi. Ankara
istikametinden gelen Bayar önce İnegöl'e uğradı. Bursa il merkezinde halka
bir konuşma yaptı, iki gün önce kendisine sualler yönelten İnönü'ye cevap
verdi. Konuşmasında Bursalı oluşuna vurgu yapan Bayar, Atatürk ile olan
beraberliğinden bahsedip konuyu 2. Dünya Savaşı'nda yaşanan sıkıntılara,
uygulanan yanlış politikalara getirdi. Seçim 14 Mayıs
pazar günü Bursa'da sükunet içinde geçti. Ülke genelinde %89 katılım
oranıyla gerçekleşen seçimde DP 416 milletvekili, CHP 69 milletvekili
çıkardı. Bursa sonuçları ise DP: % 58, CHP % 41 şeklinde oluştu.
Mustafakemalpaşa, Karacabey, Orhaneli, İnegöl, Gemlik ve Orhangazi'de DP;
Mudanya, Yenişehir ve İznik'te CHP daha çok oy aldı. İlerki yıllarda CHP
teşkilatında yer alacak olan Bursalı gazeteci Necati Akgün, o seçimde
değişimi temsil ettiği gerekçesiyle kendisinin ve Bursa halkının DP'ye oy
verdiğini ifade etmiştir.
Bursa Yerelinde CHP (1946-1960), Fevzi Çakmak, Nilüfer
Akkılıç Kütüphanesi yayını, 2014'ten kısaltarak alınmıştır.
|