|
|
1922-1925
arası Kurtuluş Savaşı’ndan hemen sonra, Bursa’da çok sayıda gazetenin
yayın yaşamını sürdürdüğü veya çıkarılmaya başlandığı görülmektedir. Dönemin
başında bazı gazetelerin “islâmcı sosyalist” görüşleri savunmayı sürdürdüğü,
ya da bu izlenimi veren adlarla çıkarıldığına tanık olunuyor. Bunların
başında esasen sosyalist görüşlü olduğunu açıkça belirtmekte olan Yolda
gelmektedir. Ayrıca 1921 sonu ve 1922 içinde yayın yaşamına giren iki gazete
daha vardır. Bunlardan biri Karda (sonra Kardeş), öteki ise Arkadaş'tır.
Anılarda yansıtıldığına göre başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın ilk veya
olasılıkla ikinci Bursa gezisinde, belediyede kentin ileri gelenleriyle
tanıştırılması sırasında, Yolda, Karda ve Arkadaş'ın sahipleri yan yana
durmakta imişler. Sırayyla gazetelerinin adlarını söylediklerinde Mustafa Kemal
şöylece bir bakmış ve: “Bunların hepsi de ‘tavari’ demek değil mi?” diye
gülümsemiş.
1925-1946 arası
Doğu Anadolu’da başgösteren Şeyh Sait Ayaklanması'nın
ardından 4 Mart 1925 tarihinde çıkartılan Takriri Sükûn Kanunu gereğince,
yaygın basında olduğu gibi yerel basında da kısıtlama dönemine girildi.
Yasayla hükümete olağanüstü yetkiler tanınmıştı. Bunlar arasında basın
özgürlüğünü kısıtlamak ve gazeteleri kapatmak da vardı. Bu yasa 1928’e değin
yürürlükte kaldı. Ayrıca ülke genelinde komünistlere karşı
başlatılan bastırma eylemi sırasında Bursa’da da birtakım önlemler alındı.
Bunların başında Yolda’ın kapatılması ve sahibi İbrahim Hilmi’nin
tutuklanarak Ankara İstiklâl Mahkemesi’ne gönderilmesi gelir. Dönem, tek
parti dönemidir. Özellikle Sovyetler’le ilişkilerin yavaş yavaş
askıya alınmasıyla birlikte, islâmcı sosyalist modeli savunan veya adlarıyla
bu tür bir öykünme içinde görünen gazeteler birbiri ardınca kapanmışlardır.
Örneğin Arkadaş, 1927 öncesinde yayınına son vermiş; Kardeş 1928’deki yazı
devrimi sonrasında bir süre yayınını sürdürmüş, 1933’te
kapanmıştır.
15
Temmuz 1931’de çıkartılan 1881 sayılı Matbuat Kanunu ile, gazete çıkarmak
için önceden izin alma zorunluluğu kaldırıldı; ancak 1938’de yeniden
getirildi. Doğal olarak 1925 -1946 arasındaki dönemde muhalif görüşlere yer
verilmek yerine, daha çok Devrim’in yerleşebilmesi ve toplumun
çağdaşlaşabilmesi amaçlarına yönelik tek sesli bir basın yaşamı söz
konusudur. 1925’te ve 1930’da iki kez gündeme gelen çok partili demokrasiye
geçiş denemelerinin olumlu sonuç vermemesi, en çok basını etkilemiş, yoğun
baskılar uygulanmıştır. Dönemin tam bir gazete koleksiyonu bulunmamaktadır.
Elde edilebilen hayli eksik gazete koleksiyonlarında, daha çok yöneticilere
övgü ve toplumsal ekonomik başarıların sıralanmasına ağırlıkla yer verildiği
görülmektedir. Bu dönemde muhalefet, gazeteciler arası kişisel sürtümelerden
kaynaklanan karşılıklı polemikler halinde kendini göstermektedir.
Dönem içinde yaşamını sürdüren eski gazetelerden Hudavendigâr’ın adı 30
Aralık 1926’dan itibaren Resmî Bursa olarak değiştirildi; gazetede yalnızca
yasa, yönetmelik, tüzük ve resmi ilânlar yayımlanmaya başlandı. Vali Şefik
Soyer (1935-1939) zamanında, yeniden güncel haberlere yönelen bu gazete,
30 Kasım 1937’den sonra boyutları büyütülerek Bursa adıyla çıkarıldı. Ne var
ki Bursa Valiliği’nin güdümünde olduğundan, iktidarın görüşleri
doğrultusunda yayın yapabildiği kuşkusuzdur. Dönem içinde yayımlanan
gazete ve dergilerin başlıcaları: Yeşilyurt (1924), Yeni Fikir
(1925), Yeni
Bursa (1928), Hakkın Sesi (1932), Gazi Yolu (1934),
Bursa Sesleri (1934),
Uludağ (bir ara Türkün, Bursa Halkevi dergisi, 1935), Klinik (tıp dergisi
1942) ve Demet (sanat dergisi, 1944).
Bursa Halkevi’nin yayın organı
olarak “dil, tarih, edebiyat kolu” tarafından 1935 yılında yayımlanmaya
başlanan dergi Uludağ (Türkün), Bursa’nın kültür ve folklor değerlerinin
ortaya çıkarılması ve korunması konusunda önemli bir görev yapmıştır. Bu
derginin 1951’de kapatılması ile yeri boş kalmıştır. 1925 - 1945
arasındaki dönemde Bursa basınına gazete sahibi ve yazar/muhabir olarak
katkı sağlayanlar arasında Vasıf Necdet Bey (Aray), Yordan Süreyya Bey,
Nasuhi Esat Bey, Rıza Ruşen Yücer, Derviş Edesen, Musa Ata, Faik Anafarta ve
Sedat Ataman’ın adları anılmaya değer.
Sayın İsmet
Bozdağ, gazetecilik hayatına başlamanız nasıl oldu?
1930’lu yıllarda başladım. Bursa’da belediyeye memur
olarak girmiştim. Ayda kırk lira kazanıyordum. Halkevi’nde çalışıyordum. Halkevi’nin bir dergisi vardı,
Uludağ adında. Bir edebiyat dergisiydi Uludağ. Onun çıkarılmasında görev
aldım. Bu edebiyat dergisini dört sene çıkardık. Böylece basın hayatım
başladı. Savaş yıllarıydı o zamanlar. O dönemde
Musa Ataş
isminde bir
gazeteci vardı. O askere alındı. Gazete artık çıkamayacaktı. Dönemin meşhur
Bursa Valisi Refik Koraltan da beni sorarak “Halkevi’nde dergiyi çıkaran bir
çocuk vardı, o çıkarsın gazeteyi.” demiş. Beni çağırdılar. Bursa’daki
gazeteye memur oldum. Böylece başladım.
Tipodan Rotatife (1945-1974 arası)
İkinci Dünya
Savaşı sonrasında Türkiye’de yeniden çok partili demokrasi denemesine
girişildi. 1925’deki “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (Partisi)” ve
1930’daki “Serbest Cumhuriyet Fırkası (Partisi)” denemelerinin
başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, Türkiye’de uzunca süre suskun bir
dönem yaşanmıştı. Dönem boyunca gelişen “dünya ekonomik bunalımı” ve ülke
içinde birbirini izleyerek laik cumhuriyet rejimini sarsmayı amaçlayan
ayaklanmalar ve siyasal rekabet savaşımları dolayısıyla, sınırlı ölçüde ve
sadece “Kemalist Devrim” ideolojisini pompalayan bir basın etkinliğine izin
verilmişti. 1945’te Genel Savaş sona erince, Türkiye kendisini Batı’yla
uyum sağlamaya istekli, ancak karşıt iki sistem arasında sıkışıp kalmış bir
ülke konumunda buldu. Dünya konjonktürü, Türkiye’de çok partili demokrasiye
geçişi zorunlu kılmaktaydı. Cumhuriyet’in kuruluşundan beri iktidar partisi
olan “Cumhuriyet Halk Partisi” de (CHP), çok partili demokrasiye geçiş
sürecine girilmesinin kaçınılmazlığını anlamış görünmekteydi. Bu anlayış
çerçevesinde CHP, “Sıvas Kongresi” döneminden beri önce Hakimiyeti Milliye,
daha sonra Ulus adıyla çıkarılmakta olan yaygın parti organı gazetenin yanı
sıra, yerel ölçekli gazeteler çıkarılmasını da kararlaştırdı. CHP’nin bu
kararının Bursa’daki yansıması
Ant gazetesidir.
Dönemin ilk siyasal
muhalif siyasal örgütü “Milli Kalkınma Partisi” (MKP) oldu. Ne var ki bu
parti, kurucusu ve genel başkanının renkli kişiliğine karşın kitlelere
ulaşamadı. Yeterince ciddiye alınmadı. Bursa’da da yandaş toplayamadı. 7
Ocak 1946’da resmen kurulan “Demokrat Parti” (DP) ise, kurucularının halk
kitlelerince daha yakından tanınması ve savaşımcı kişilikleri nedeniyle kısa
zamanda yaygınlaştı. Örneğin Bursa’da hemen örgütlendi ve ardı sıra Doğru
adıyla ilk yayın organını yayımladı. Doğru'nun imtiyaz sahibi DP il yönetimi
adına Dr. Haydar Ömer Onur idi. Ama gazetinin yayınıyla İsmet Bozdağ
ilgilenmekteydi. Gazete Sönmez İş hanının olduğu yerdeki Yeni
Basımevi'nde basılıyordu. Yönetimi ise Atatürk Caddesi ile Basak Caddesi'nin
kesiştiği yerdeki Salih apartmanının ikinci katındaydı. CHP’nin Ant’ından sonra DP’nin
Doğru’sunun yayına başlamasıyla, Bursa’da, yıllardan sonra siyasal
tartışmanın ve iktidar muhalefet kavgalarının gazeteler aracılığıyla
kitlelere aktarıldığı, çok sesli bir basın yaşamına geçilmiş oldu.
İlginçtir ki, basında en son 1925’lerde kendilerini gösterebilen “solcu”
aydınlar, 1946’da bu kez Demokrat Parti yandaşı olarak siyasal arenaya
girdiler. Örneğin Bursa’da, döneminin solcu aydınları olarak tanınan Ismet
Bozdağ, Dr. Necati Üster, kitapçı Zeki Mumcu gibileri, daha çok Demokrat
Parti’nin yayın organı niteliğiyle yayımlanan Doğru’da, sonra da
Hakimiyet’te yazmayı yeğlediler. Bir bakıma iktidardaki Cumhuriyet Halk
Partisi, devrimin “sav”ı ve “karısav”ı arasında bir hesaplaşmanın
kaçınılmazlığını görmüş ve buna hazırlanmıştı. Bu konudaki girişimi,
Bursa’da iktidarın görüşlerini “resmî ağız” havasında değil, yarı bağımsız
politik kimliğiyle savunacak bir yayın organı çıkarmaktı. Nitekim Ant, bu
düşüncenin ürünü olarak yayın yaşamına girdi. Ancak iktidar partisi CHP,
1950’de bu denli kolay iktidardan düşürüleceğini herhalde düşünememiş ve
dolayısıyla resmî görünümden arındırılmış bir gazetenin, önemli bir okuyucu
desteği sağlayacağına büyük ölçüde bel bağlamış olmalıydı. 1945-1950
arasında Bursa basınında, tam anlamıyla bir siyasal hesaplaşma dönemi
yaşandı. Ilkin Ant ile Doğru, 1950 başlarından itibaren de Ant’la Hakimiyet
arasında süregiden siyasal hesaplaşma, bir bakıma gerçekten kaliteli bir
açık tartışma örneği oluşturmaktadır. Muhalefet, yayın organı Doğru veya
sonra Hakimiyet’le kıyasıya yüklenmiş; buna karşılık CHP yanlısı Ant,
dönemin iktidarını savunmak gibi zor bir işlev üstlenmiştir. Dönem boyunca
yayın yaşamına giren öteki gazete ve dergiler, bu ikilinin siyaset
savaşımına pek katılmamışlardır.
1950-1960 arası
Demokrat Parti’nin
(DP) yayın organı Doğru, 1 Ocak 1950’den itibaren yerini Hakimiyet’e
bıraktı. Bu değişikliğin ardı sıra, o yılın 14 Mayıs’ında DP’nin büyük seçim
zaferiyle sona erecek olan bir siyaset maratonu başladı. 14 Mayıs 1950’de
seçim sandıklarından Demokrat Parti çıkınca, Ant ve Hakimiyet’in konumları
değimiş oldu. Eskinin iktidar organı Ant muhalefet, muhalefet organı
Hakimiyet ise iktidar yayın organı haline dönüştüler. Kapışma bütün
hiddetiyle sürdü. 1951’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin malları elinden
alınınca, Ant’ın da gelir kaynakları önemli ölçüde azaldı. Bir yandan
içeriğinde gerileme görüldü. Bir yandan da Demokrat Parti iktidarının
1955’ten sonra getirdiği basını susturmaya yönelik yasal düzenlemeler
dolayısıyla kesilen ilân gelirleri gazeteyi yönetenleri zora soktu.
Çıkarılan kanun ile birlikte gazetelere, ilan verme yetkisi
valilere verilmişti. Valilere, gazetelere ilanların eşit dağıtılması için
yazı gönderilmişse de valilerin bu yazıya pek uymadığı görülmüştür. 1959
yılı itibariyle Demokrat Parti yanlısı yazılar yazan gazetelerden
Hakimiyet'in bir aylık resmi geliri 10776 lira, Ekspres gazetesinin ise 8470
lira kadardır. Demokrat Parti aleyhinde yazılar yazan Yeni Ant gazetesinin
ise 3950 lira kadardır.
Derviş
Sami, Ant gazetesini devraldığında çektiği sıkıntıyı şu şekilde anlatıyor:
‟Gazeteyi aldığımızda mali güçlükler çekiyorduk, doğrusu hiçbir yerden
gelirim yoktu. Ailemle alakalı vardı yalnız, memuriyetten de istifa ettim.
Fakat istifa ettiğimde kamyon aldım. Ağabeyim Fethi Taşman ile nakliyat işi
yaptık. Tabii ben meşgul olamıyordum, ama o her şeyi ile meşgul oluyordu. Ve
küçük kardeşim Recai de benimle matbaaya çalışmaya geldi, ilanlar geliyor,
ufak tefek gelirler oluyor, bir de benim kamyonum çalışıyor. Derken
Heykel'den İnönü Caddesi'ne girerken hemen solda ufak bir çıkmaz sokak
vardır. O çıkmaz sokakta bir büyük bina var, o binayı tutum. En altına,
matbaayı, bir katına yazı işlerini, bir katına da ben oturdum ve orada
çıkarmaya devam ettik gazeteyi, gazete kapanıncaya kadar oradaydık.
Dönemin bir başka
yeniliği de, Ant’ın Yeni Ant’a dönüşümü aşamasında Bursa’da ilk
“promosyon”un gerçekleştirilmesi olmuştur. Bu ilk promosyonda, Yeni Ant,
okurlarına otuz kupon karşılığında ve kura ile dolmakalem armağan etti.
Gazetenin bu promosyon kampanyası Mayıs-Ağustos 1955 ayları boyunca devam
etti. Pelikan marka dolmakalem
noter huzurunda çekiliş yapılarak okuyuculara verildi. Bu olaydan
sonra, gazetenin tirajı 3 bini aşmıştır. Gazetenin sahibi Derviş Sami
bu konu hakkında şunları söylemiştir: "Bir hareket olsun, 30 kupon getirene
bir dolmakalem hediye edelim dedik. Epeyce tutmuştu, ilgi gördüydü, satışlar
biraz fark etti, aranır oldu hiç olmazsa. Gelip gazete var mı? diye soranlar
olmuştu. Zannediyorum böyle bir çalışmayı Türkiye'de ilk biz yapmıştık."
Ant gazetesi, 8 Mayıs 1955 yılında yayım hayatına son vermiş,
bir gün sonra "Yeni Ant" ismiyle çıkmaya başlamıştır. Ekonomik sıkıntı
yaşadığı için CHP'ye yakınlığını hissettirmemeye çalışmış ve "Kemalizm
yolumuz, Altı ok andımız" logosu yerine "Bursa'nın gözü, kulağı, dili"
logosunu seçmiştir.
Dönemin bir başka güçlü muhalefet gazetesi de, Osman Bölükbaşı’nın Millet
Partisi’nin Bursa örgütü kurucularınca çıkarılan Millet Yolu oldu. 1953’te
yayın yaşamına giren bu gazete de, Ant’la birlikte Demokrat Parti
Iktidarı’na ve dolayısıyla Hakimiyet’e karşı çetin bir muhalefet yürüttü.
1954’ten sonra DP iktidarının zor dönemi başladı. 15 Temmuz 1950’de kabul
edilen liberal nitelikli basın yasasında değişikliğe gidildi. 9 Mart 1954’te
kabul edilen yeni yasa ile, gazeteciler, hakkında dava açılan yazı veya
haberiyle ilgili olarak “ispat hakkı” da tanınmaması ilkesi getirildi. Bunun
üzerine DP’den kopan bir grup “Hürriyet Partisi”ni (HP) kurdu. Bu yeni
oluşumda Bursa milletvekilleri Raif Aybar’la Dr. Ibrahim Öktem de yer
aldılar. Böylelikle ülke genelinde olduğu kadar, Bursa özelinde de basında
kavga kızıştı. Ardından 7 Haziran 1956’da kabul edilen yeni bir yasa ile
“sûi niyet ve maksadı mahsus” gibi son derece göreceli kavramlarla basının
baskı altına alındığı bir dönem başladı. Gazeteciler hapse atıldı. Bursa’da
da Çivi adlı siyasal mizah dergisinin yazarlarından Yalçın Kaya 1958’de,
Necati Akgün de 1959’da mahkûm olarak cezaevine konuldular. 1960
baharında Demokrat Parti çoğunluğunun oylarıyla kurulan ünlü “Tahkikat
Komisyonu”, ulusal nitelikli basının yanısıra, tek yerel gazete olarak,
Bursa’nın Yeni Ant’ını da kapattı. 27 Mayıs 1960’ta, ülke çapında kapatılan
öteki gazetelerle birlikte Yeni Ant da yeniden yayın yaşamına girdi.
Döneme damgalarını vuran DP il başkanı ve Hakimiyet gazetesi sahibi Hayri
Terzioğlu, Ant’ın ve sonra Yeni Ant’ın sahibi ve başyazarı Derviş Sami
Taşman, Millet Partisi (MP, sonra CMP ve CKMP) il başkanı ve Millet Yolu
gazetesinin sahibi
Kâmil Koç ile, yazar ve gazeteciler İsmet Bozdağ, Musa
Ataş, Nevzat Kızılcan, Turhan Aytul, Sadrettin Çanga, Fahir Komman ve oğlu
Ünal Komman, Sabri Türkozan, mizah ustaları Sadık Şendil ve Yalçın Kaya,
Hasan Kesimel, Mustafa Tayla, Feridun Evrenosoğlu, Erdoğan Binyücel,
Necati
Akgün, Necmi Aksop, Erdem Dilen, İsmail Gerçeksöz, Kâmil Yaman,
Niyazi
Menteş ve başkaları, yetkin bir gazeteci kuşağının öncüleri oldular. Siyasal
hesaplaşmanın en üst düzeyde olduğu günlerde bile, gazete sahipleri ve
yöneticileriyle gazeteciler arasındaki ilişkiler her zaman uygarca ölçüler
içinde sürdürüldü. Bursa’nın 1980’ler sonrasında ulatışğı zengin gazetecilik
birikimine ulaşmasında, 1945-1960 arası gazeteci kuşağının önemli payı
bulunmaktadır.
Derviş
Sami Taşman'ın matbaası
1960-1974 arası
1945-1974 döneminin bu üçüncü
evresinde, Bursa basınında bir duraklama gözlenmektedir. Bunun nedenlerinin
başında, olasılıkla sağ siyasal kanat karşısında, eşdeğer güçte ve belirgin
bir sol siyasal seçeneğin henüz oluşturulamamış bulunmasıdır. 1960’larda
Cumhuriyet Halk Partisi’nin, kendini yenileme çabalarına tanık olunmaktadır.
Yani göreceli sol, iç sorunlarıyla uğraşmakta, bu durum hemen her ilde ve
kuşkusuz Bursa’da da kendini göstermektedir.Üstelik Bursa’da geleneksel
siyasetin güçlü yayın organı Hakimiyet, dönem boyunca düzenli olarak
yayımlanmakta iken, henüz göreceli sol bile olamamış bulunan CHP’nin yayın
organı Yeni Ant özellikle ekonomik zorluklar içinde bocalamaktadır. Nitekim
gazete Eylül 1965’te kapanmak zorunda kalacaktır.
Ant gazetesi 27
Mayıs öncesinde Tahkikat Komisyonu tarafından matbaasıyla birlikte
kapatıldı. Gazetenin sahipleri gibi emektarları da inanmış CHP’lilerdi.
Binanın arkasında kuytu bir yerde olduğu için fark edilmeyen küçük bir
pencereyi bina mühürlenirken açık bırakmışlar. Bu uyanık tutumları sonradan
çok işlerine yaradı. İnönü’nün hiçbir yerde yayımlanmayan meclis
konuşmaları, demeçleri, açıklamaları binaya bu pencereden gizlice giren
mürettipleri tarafından dizilip geceleri matbaada basıldı ve kaynağı
belirlenemeyen bu konuşmalar, açıklamalar kısa sürede Ankara’dan İstanbul’a,
İzmir’e, Adana’ya tüm yurda ulaştırıldı. Logosu üzerinde “Bursa’nın gözü,
kulağı, dili” yazan Ant gazetesi böylece Türkiye’nin gözü, kulağı, dili
oldu. Hem de matbaasıyla birlikte mühürlenmişken ve bu mühür her gün emniyet
tarafından birkaç kez kontrol edilirken… (Erhan Sevimli, Koca Kafa,
Bilge Baykuş yayınları, 2022, sayfa 308)
Sayısal olarak oldukça
fazla dergi ve gazetenin yayınlandığı bu dönemde en belirgin değişim, Tayan’ların Haber gazetesinde Bursa’nın ilk “entertip dizgi makinesi” ve “klişe
atölyesi”ni hizmete sokmalarıdır. 1964’te yayın yaşamına giren bu gazetenin
dizgi makinesi gelinceye değin yazılar elde dizilir ve klişe atölyesi
kuruluncaya değin, Bursa basını, fotoğraflarını İstanbul’a göndererek
klişesini yaptırır, ya da konserve klişelerle yetinmek zorunda kalırdı. Bir
süre sonra Hakimiyet ikinci klişe atölyesini kurdu. Dönem içinde yayımlanan gazete ve dergilerin başlıcaları:
Gazeteler: Ant (1945), Doğru (1946), Hakimiyet (1950), Şehir Postası (1950),
Demokrat (1950), Ataeli (1952, Mustafakemalpaşa), Bursa Gece Postası (1952),
Millet Yolu (1953), Dava (1954), Ekspres (1954), Karacabey Meltem (1958),
Gemlik (1958), Hakikat (1959), Sabah Postası (1959), Bugün (1960, Iznik),
Millet (1960), Bizim Inegöl (1960), Yeni Orhangazi (1962), Yenişehir (1963),
Haber (1964), Keles (1967, Bursanın Sesi (1970), Gemlik Körfez (1973), Amaç
(Karacabey, 1973). Özel yayınlar ve dergiler: Nilüfer (? ), Yarın Pazar
(1946), Hacıvat (1947), Hacıağa (1947), Yalaza (1950) Spor Haberleri
(1950), Gençliğin Sesi (1951), Özspor (1953), Çivi (1956), Elif (1961),
Görüş (1961), Çatı (1963), Yeni Dönem (1973, dağıtımı ulusal düzeyde
yapıldı).
Bursa basınında nitelik değişimi (1974-1983)
1970’li
yıllarda hızla sanayişleme sürecine giren Bursa’da, bu hızlı gelişmeye
uyumlu nitelik ve nicelikte bir yerel basının bulunmayışı önemli bir boşluk
yaratmaktaydı. Başta Hakimiyet olmak üzere yayımlanmakta olan gazete ve
dergiler, gelişime ayak uydurabilecek teknik altyapı ve ekonomik birikimden
yoksun durumdaydı. Oysa Bursa’da ekonomik ve toplumsal açıdan hızlı bir
dönüşüm yaşanmaktaydı. Bu dönüşüme yanıt verecek bir yerel basının
oluşturulabilmesi için, Istanbul merkezli yaygın basının bilgi, teknoloji ve
sermaye birikiminin katkısı gerekiyordu. İlginç olan, katkı arayışı adımının
ilk olarak İstanbul’dan gelmiş olmasıdır.
1974 yılında Istanbul’da
yayımlanan Günaydın gazetesinin sahibi “VEB Ofset” ile, Bursa’da gazeteler
başbayiliği yapmakta olan Armağan Gerçeksi aralarında anlaşarak “Bursa
Gazetecilik ve Yayın A. Ş.”yi kurdular. Bu şirket aracılığıyla Bursa’ da,
dönemin ileri teknolojisine yakın düzeyde ve bilgisayar dizgi donanımlı bir
yerel gazete çıkarılması amaçlanmaktaydı. Bursa basınının o zamana değin
edinmiş olduğu bilgi, deneyim, teknoloji ve sermaye birikiminin hayli
üstünde birtakım olanaklarla yayın yaşamına girilirken, en önemli sorun,
Bursa’ daki okuyucu kitlesinin bazı alışkanlıklarının ve hatta genel siyasal
eğilimlerinin göz önünde bulundurulması idi. 1950’den beri yayınını
sürdürmekte olan ve 1970’lerde yerel basının tek önemli temsilcisi konumunda
bulunan Hakimiyet gazetesinin satın alınmasıyla bu sorunun da aşılacağı
düşünüldü. Hakimiyet’in sahibi Hayri Terzioğlu ile anlaşmaya varılarak, bu
gazetenin isim ve yayın hakkı satın alındı. Gerekli hazırlıklar
tamamlandıktan sonra, 10 Eylül 1974’te Hakimiyet’ in son sayısı yayımlandı
ve Bursa’ nın düşman işgalinden kurtarılışının 52. yıldönümüne denk düşen 11
Eylül 1974 günü Bursa Hakimiyet yayın yaşamına başladı. Bilgisayarda
dizilen, ofset tekniğiyle renkli olarak basılan bu gazete, ilk günden
itibaren yerel yayın organı olmanın sınırlarını da zorlamaya koyuldu. Yerel
haberleri ön planda tutar ve öylelikle Bursa özelinden kopmamaya özen
gösterirken, bir yandan da ülke ve dünya gündemini izlemeye önem verdi.
Içeriği toplumun çeşitli katmanlarına ve kadın okuyuculara yönelik sayfa ve
bölümlerle zenginleştirildi, öylece hemen her kesime seslenen bir gazete
niteliği kazandırıldı. Bu arada bir bölüm Bursa okuyucusunun Hakimiyet
alışkanlığını karşılamak amacıyla, eski Hakimiyet’çiler Mustafa Tayla
önderliğinde, 1946’nın Doğru’suyla 1950’nin Hakimiyet’inin adlarını
birleştirerek Doğru Hakimiyet adıyla siyahbeyaz bir gazete çıkardılar (1975).
1970’li yıllarda Bursa’da yayımlanan öteki gazeteler, gerek teknik
olanaklarının, gerekse bilgi ve deneyim birikimlerinin yetersizliği
dolayısıyla Bursa Hakimiyet’le rekabet edemediler. Bunda, Bursa Hakimiyet
dışındaki gazetelerin her birinin belirli siyasal görüşlerin savunuculuğu
işleviyle yüklü oldukları havasını vermelerinin de payı bulunmaktaydı.
Bursa Hakimiıet’in kuruluşundan 1986 yılı sonuna dek genel müdürlüğünü yapan
Saruhan Ayber, 25 Kasım 1985 tarihli Yankı dergisinde bir soruşturmaya
verdiği yanıtta, bu dönemde yerel basın içinde kendi gazetesinin ulaştığı
düzeyi şöyle özetlemekteydi: “On yıl önce işe koyulurken birçok konuda
yabancıydık. Masraflarını karşılayacak ölçüde satışı ve ilân geliri olan bir
gazeteyi yayınlamak için önümüzde çok engel ve meçhul vardı. O güne dek
Istanbul ve İzmir dışındaki gazeteler formalite gereği basılır ve resmi
ilânla yaşardı. Oysa bugün Bursa Hakimiyet’in resmi ilân gelirinin payı,
ilân gelirlerinin yüzde beşini bile bulmaz. On yıl önce Bursa’nın ve
Bursalıların günlük yaşamında gazete gereksinimi, yalnız İstanbul
gazetelerince karşılanıyordu. Ama bugün Bursalılar, İstanbul gazetelerini
alsalar bile, güne Bursa gazetesi ile başlıyorlar. (...) Bursa Hakimiyet,
Bursa ve Bursalılarla bütünleşen, acı ve mutluluklarını ânında paylaşan,
günlük yaşamla iç içe girmiş bir yayın organıdır. Bursa ile ilgili her olay,
bizim için birinci plandadır. Tüm olaylara da Bursalı gibi bakarız. Bizim
gazetemizde her gün üç-dört yüz Bursalının adı geçer.” 1974’ten sonra
1970’ye gelinceye değin yayımlanan gazete ve dergilerden belli başlıları
şunlardır: Gazeteler: Bursa Hakimiyet (1974) Doğru Hakimiyet (1975),
Mustafakemalpaşa (1976), Bursa Marmara (1977), Hedef (Orhangazi, 1979), Emek
(Inegöl, 1980), Iznik (1983), Hakimiyet (1983), Mudanyanın Sesi (1985),
Esinti (Mudanya, 1984), Yıldırım (Inegöl, 1984), Uludağ (1986), Olay (1987),
Bursa Haber (1994), Bursa 2000 (1995), Inegöl Haber (1995), EkoHABER (1996)
vb. Başıca dergiler: Yeni Nilüfer (1975), Bursa Barosu (1977), BUSIAD
Bakış (1981), Evlilik Okulu (1984), Bursa Ekonomi (1984).
Değişen sermaye yapısı
1983’te yeni bir değişim gerçekleşti. İş adamı
Mümin Gençoğlu, Doğru Hakimiyet gazetesini satın alarak Mustafa Tayla’nın
başyazarlığında Hakimiyet adıyla ve ofset tekniğiyle yayımlamaya karar
verdi. Böylelikle Bursa basınında sermaye yapısında değişikliği sürecine
girilmiş oldu. Yeni gazete, Bursa Hakimiyet’e rakip olarak bilgisayar
dizgili ve renkli ofset baskı tekniğiyle 13 Kasım 1983’ten itibaren, Engin
Özpınar’ın yönetiminde yayına başladı. Hemen ardından bir başka iş adamı
Nail Yenice de, Bursa’nın Sesi’ni satın alarak yeniledi, ofset baskıyla ve
Uludağ adıyla yayımlamaya başladı (1986). Bir yıl sonra, 1987’de Bursa
Hakimiyet, Sönmez Holding tarafından satın alındı. Birkaç ay sonra da bir
başka tanınmış Bursalı iş adamı Cavit Çağlar, Bursa Hakimiyet’ten ayrılan
Engin Özpınar ve Erol Bilenser’in yönetiminde Olay gazetesini çıkardı.
Böylece Bursa’da yayımlanmakta olan dört büyük günlük gazete, basın yayın
girdilerindeki başdöndürücü artılar dolayısıyla basın dış sermayenin
denetimine geçmiş oldu. Burada ilgi çekici bir başka nokta da, bu dört büyük
gazetenin, Bursa’daki sınırlı okuyucu kitlesinden en fazla payı alabilmek
için kıyasıya bir “promosyon” savaşına girmeleridir. Dört büyük gazeteden
Uludağ, 1994’te, “yeniden yayımlanmak üzere” kaydıyla kapandı. İslâmcı sağ
bir yayın politikasıyla haftada altı gün yayımlanmakta olan Marmara da,
yarıştan çekilmek zorunda kaldı. 1994’te Hakimiyet gazetesi Kemal Sulaoğlu
yönetiminde yenilenerek Bursa Haber adını aldı. 1987’den sonra ilkin Kemal
Sulaoğlu, ardından Aykan Uzoğuz ve en son Nuri Kolaylı yönetiminde gelişme
gösteren Bursa Hakimiyet ise, 1994 sonunda ikinci kez Saruhan Ayber
yönetiminde, Bursa 2000’e dönüştürüldü (ayrıntılar ilgili maddelerde
verildi). 1974’ten sonraki modernleşme ve yapısal değişim sürecinde,
Bursa basınında her düzeyde kaliteli gazeteciler yetişti. Bursa Hakimiyet’le
başlayan, sonra Hakimiyet (Bursa Haber), Uludağ, Olay ve Bursa 2000’le
1997’ye ulaşan bu dönemde, gazetecilikte uzmanlaşma ön plana çıktı. Spor ve
magazin gazeteciliği önem kazandı. Gazetelerin yazı işleri, çağda olanaklar
ve yetişkin kadrolarla donatıldı. Bu arada farklı çizgilerde yeni yorumcular
yetişti. Ankara bağlantıları sağlandı. Uludağ Üniversitesi öğretim üye ve
elemanları, uzmanlık gerektiren konularda ya kendilerine ayrılan köşelerde,
ya da aralıklı yazılarıyla gazetelerin daha işlevsel olmasında rol
oynadılar.
Promosyonlu rekabet
1983’te gerçekleşen bir önemli
dönüşüm de, Bursa Hakimiyet ile Mümin Gençoğlu’nun Doğru Hakimiyet’i satın
alarak yayımladığı Hakimiyet arasında başlayan rekabetin promosyon yarışını
gündeme getirmiş olmasıdır. Bursa Hakimiyet, sahip olduğu üstünlüğü rakibine
kaptırmamak için ilkin bir “magazin” eki verdi, ardından kültür promosyonu
yaparak iki ciltlik Bursa Ansiklopedisi hazırlattırıp gazetenin magazin
ekinde yayımladı. Sonraki dönemlerde gazeteler arasındaki tiraj savaşımı
kızıştıkça, otomobilden dayanıklı tüketim mallarına, giyim eşyası ve mutfak
gereçlerinden, yiyecek içecek ve temizlik maddelerine, pijama gecelik ve
yatak odası eşyasına değin pek çok maddenin armağan olarak dağıtımına
başlandı.
Haftalık gazete ve dergiler
1997’de Bursa
merkezinde ve ilçelerinde Bursa 2000, Olay ve Bursa Haber gibi günlük ve
çağdaş basın teknolojisine sahip gazeteler yanında, çok sayıda haftalık
gazete ve dergiler yanında, değişik aralıklarla (onbeş günlük, aylık, üç
aylık gibi) piyasaya çıkan süreli yayınlar yaşamlarını sürdürmektedir.
1970’ten sonra siyasal nitelikli ve yurt çapında dağıtımı yapılan tek yayın
organı Yeni Dönem’dir. Ancak bu derginin de yayını süreklilik kazanamamış ve
6. sayısından sonra kapanmak zorunda kalmıştır. Bursa’da bunun dışında, ülke
kamuoyuna seslenme amaçlı herhangi bir siyasal yayın yapılmamıştır. Ne
var ki daha sonraki yıllarda yayın yaşamına girecek olan Biçem ve sonra Yeni
Biçem adlı kültür ve sanat dergileri, bir ölçüde il sınırlarını
zorlayacaktır. Bu sonuncusu dışında Bursa’da yayımlanan kültür ve sanat
dergileri, yeterli bir birikim veya sanat görüşünün temsilcisi olamadıkları
ve genellikle belirli bir düzeyin altında kaldıkları, ayrıca ülke çapında
dağıtım olanaklarına kavuşamadıkları için süreklilik kazanamamış, kısa
ömürlü olmuşlardır.
Kaynaklar:
1-
Bursa Gazeteciler Cemiyeti veb sitesi
2-
1950-60 Yıllarında Bursa, Bekir Ergin, Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe
Üniversitesi, 2016, s. 95 |