|
|
Dr. Doğan Yavaş
Demek oluyor ki, Bursa’da
Sultan II. Bayezid devrine kadar han inşaasına devam ediliyor ve sonunda
Fidan Hanı’nın inşa edildiğini görüyoruz. Fidan Hanı, Mahmut Paşa’nın
hanıdır, onun tarafından yaptırılmıştır, bu yüzden Mahmutpaşa Hanı da
denilir. Kendisi Fatih dönemi sadrazamıdır ve İstanbul’da Mahmut Paşa
Vakfı’nın kurucusudur, bu han da Mahmut Paşa Vakfı’na bağlıdır. İstanbul’da
Mahmut Paşa adına yaptırılmış olan külliyeye gelir getirmesi için yapılmış
bir han. O dönemde yani 15. Yüz yılın sonlarında, Bursa Çarşısı ne kadar
revaçtaymış, daha iyi kira getirisi olduğu için Fatih devri sadrazamı ve
dönemin padişahı da hanlarını Bursa’da inşa ettiriyor. Bu yapılar hakkında,
Bursa sicillerinde 350 ye yakın belge var. Yapılmış, yıkılmış, bazı yerleri
tamir edilmiş falan filan gibi. Günümüzde Mahmutpaşa da Sultanhamam,
Tahtakale (Aslı Tahtalkal’a olup Kalealtı demektir, surların hemen dibinde
yer aldığı için bu şekilde adlandırılmıştır, Bursa’daki Tahtakale gibi.) ve
Yeşildirek gibi çok meşhur ticaret merkezidir, adeta ülkenin nabzının
tutulduğu ve ekonomik göstergelerine değer verildiği bir ticaret bölgesidir.
FİDAN HANI - İki avluludur. Avlu 46x42 m. ebadında olup ortasında
bir havuz ve onun üstünde fevkani yani yükseltilmiş mescit yapılmıştır,
kirpi saçakları üç sıradır. Doğu tarafında ikinci bir avlu olduğunu
hatırlayanlar halen hayattadır. Birinci avlu üzerindeki asıl han altta 48,
üst katta 50 oda ve revaklardan oluşmaktadır. Her odanın çarşı tarafı alt
katı hariç birer penceresi vardır. Pencere kemerleri o asrın üslübuna ve
tekniğine uymayan bir şekilde söveye bastırılmıştır, kemerlerin civarında üç
dizi tuğla zırh vardır. Han bir çok müdahaleye ve ilaveye maruz kalmıştır.
Alt revak tamamen işgal edildikten başka, avluya taşan tek katlı, hatta üst
kat revakını örten bazı ilave çıkıntılar yapılmıştır. Üst odalardan güney
köşesindekilerin çapraz girişleri kapatılıp, yanındaki hücreden kapı
açılmıştır. Önceleri, Koza Hanı’nda olduğu gibi birinci avludan ikinci
avluya geçiş varmış; kemer ayakları bozularak kapıları geçit genişliğine
çıkarılmıştır. Handa şimdi olmayan ahırların, seyis odaları ve bazı eşya
mahzenleriyle beraber ikinci avluda olduğu tahmin ediliyor. Ahırları ve
müştemilatı kapsayan ikinci avludaki eski binaların yerini yepyeni dükkanlar
almıştır. Birinci avluda, birçok tadilat ve tahribat görmüş, hücreler,
mahzenler ve mescit bulunmaktadır. Han hakkında şu vesikalara rastlandı: 28
Mart 1561 tarihinde hanın kurşunları, ahırının çatısı ve suyolunun
döşemesinin tamiri için hanın meremmetçisi ile naib ve mimar Ahmet hana
giderek 1600 akçelik bir onarım gerektiğini tahmin etmişler ve ona göre izin
vermişlerdir. Mayıs 1603 tarihinde binanın alt kattaki 50, üst kattaki 30
odasının pencere ve kapıları ve tuğla ve tuğla döşemeleri kemerleri
arasındaki trabzanları, merdivenlerinin 3000 akçeye tamiri için hakim izin
vermiştir. 26 Eylül 1606 tarihli bir belgede ise Rumeli’den gelip Doğu
seferine giden askerlerin ücretsiz olarak konakladıklarını, tüccarların da
askerlerden çekindikleri için hana uğramadıklarını ve hücrelerin boş
kaldığını, hancının da bundan zarar ettiği için hakime şikayet ettiği kaydı
vardır. Şubat 1663 tarihli bir kadı sicilinde, büyük yangında hanın defteri
yandığından, odalara ve dükkanlara mutasarrıf olanların ellerindeki
belgelere istinaden bir yenisi tanzim edilmiştir. Geçen yıllarda büyük bir
özenle restore edilen Bâlîbey Hanı gibi bazı hanlar da çarşı aksının en
batısında olduğu için çok şanssız bir durumda kalmış. Biliyorsunuz,
kayalıklara yaslanmış durumda en batıda olduğu için, belki çarşı pazar
ortamından uzak kaldığından dolayı çok bakımsız kalmış. Mütevellisi devlete
mektup yazıyor ve -Ne olursunuz yolcuları, tüccarları yönlendirin de bizim
handa kalsınlar, yoksa han zarar ediyor. Şeklinde serzenişte bulunuyor.
Hanlar bölgesindeki Gelincik Çarsısı civarında Karaca Paşa'nın bina ve inşa
ettirmiş olduğu Karaca Bey Hanı bulunmaktaydı. Bir arşiv vesikasında verilen
bilgilerden bu hanın Hasan Paşa Hanı da denilen Katır Hanı’na bitişik olduğu
anlaşılmaktadır. 1574 tarihli bir diğer belgede ise Karaca Paşa'nın
Yenişehir'de Ebe Köyü''nde yer alan zaviyesinin evkafından olan Kepenek
Hanı'ndan bahsedilmektedir, bu bilgiden hanın bir isminin de Kepenek Hanı
olduğu ve Karaca Bey'in Ebe köyünde bir zaviyesinin bulunduğu sonucu
çıkıyor. Karaca Ahmet Paşa’nın vakıflarından olan han, 12 Ağustos 1685
tarihinde Döşekçiler, Sandıkçılar, Sipahi Pazarı denilen çarşılar harap
olduğundan hanın sofaları, 30 odasının kaygan taşı döşemeleri, 16 kemerinin
yer yer taş ile tamir ve derzlerinin sıvanması, iki taraflı merdivenleri ve
han hizasında mahzen dükkan denilen yer ile bir kemer ayağı, su yolları ve
780 tahta kurşun kaplanması işi toplam bir yük otuz sekiz bin yedi yüz elli
iki akçe (138.752) ile tamir edilmiştir. Bundan han revakının her bölümünün
dörder kemerlik ve avlusunun da kare şeklinde olduğu hakkında bir ipucu elde
edilmektedir. Merhum Kepecioğlu'nun el yazma Bursa Hanları kitapçığında
odalarının 28960 akçeye tamir olunduğu yazılıdır. Hesaplamalara göre bu
hanın en az kırk bir tane odasının bulunduğu tahmin edilebilir.
|