|
|
|
İsmail Yaşayanlar
On dokuzuncu yüzyılın ilk
yarısında gerçekleşen serbest ticaret, mal-mülk edinme, yerli tüccar ile
yabancı tüccarın eşit haklara sahip olması gibi gelişmeler Avrupalı tüccarı
ve sermayedarı Osmanlı coğrafyasında faaliyet göstermeye teşvik edici
unsurların başında gelir. Avrupalı sermayedarı Bursa’ya yönlendiren en temel
faktör ise ham ipek üretimidir. Bursa’nın ham ipek üretimi açısından,
yüzyılın ilk çeyreğinde önemli bir yeri vardır. 1850’lerde Fransa ve
İtalya’da ortaya çıkan ipekböceklerinde görülen pebrine (karataban) ve
flacherie (baygınlık) hastalıkları, kısa sürede Avrupa’da üretilen koza
miktarın dörtte üç oranında düşmesine sebep olmuştur.(1) Bu noktada
özellikle Fransa’nın dış kaynaklara yöneldiği görülür ki bu kaynakların en
mühimi de Bursa’dır.(2) Fransız sermayedarlarının ve kalifiye elemanlarının
desteği ile gelişen bu sanayi, yerli müslim ve gayrimüslim unsurların da
katılımı ile yüzyıl sürecinde daha da ilerleyecektir.(3)
Brotte Ailesi
Brotte ailesinin Bursa’ya gelen
ilk üyesi Louis Brotte’dur. Louis Brotte, 1825 senesinde Fransa’nın Dròme
departmanında(4) doğmuş ve 21 yaşında Bursa’ya gelmiştir. Mösyö Brotte kısa
sürede Bursa’da dürüstlüğüyle ün salmış bir fabrikatör olmuştur. Louis
Brotte 1869 senesinde Osmanlı yönetimi tarafından yirmi sene süreyle
Bursa’daki ipek fabrikalarının en iyisine sahip olduğu, kentte üretim ve
ticaretin ilerlemesine katkı sağladığı için altın madalya ile
ödüllendirilmiştir.(5) Ayrıca 1875 senesinde Fransız elçisi tarafından
Légion d’Honneur nişanı ile de taltif edilmiştir.(6)
Anatolie Otel
Louis Brotte, gelişinden kısa
bir süre sonra kardeşi Auguste’ü de Bursa’ya çağırmıştır. Auguste Brotte,
Bursa’ya geldikten sonra Louis Brotte’dan ayrı olarak iki filatür fabrikası
kurmuştur.(7) Evlenmeden önceki soyadını bilmiyor olsak da 1839 senesinde
Lyon’da doğan ve 1860 senesinde filatür fabrikalarına usta başı olarak gelen
babası ile beraber Bursa’ya yerleşen Marie, gelişinden kısa bir süre sonra
Auguste Brotte ile evlenmiştir.(8) Bu noktada Marie Auguste/Augustine Brotte
ile ilgili yapılan hatalı bir tespite de değinmek gerekmektedir. İpekçilik
ve tekstil tarihi üzerine yapılan pek çok çalışmada Madam Brotte’un Bursa’ya
ipek fabrikalarında çalışmak üzere kadın ustabaşı olarak geldiği ortak kabul
gören bir bilgidir.Araştırmacıların bu bilgiyi temel almalarının sebebi ise
Donald Quataert’in Ottoman Manufacturing In The Age Of The Industrial
Revolution isimli çalışmasında Régis Delbeuf’ü referans göstererek, Madam
Brotte’un esasen Marie Blach ismi ile ustabaşı olarak Bursa’ya geldiği ve
daha sonra M. Brotte isimli filatür fabrikası sahibi biriyle evlenerek,
ipekçilik işinde ilerlediklerini ifade etmesidir.(9) Bu noktada Quataert’in,
Delbeuf tarafından aktarılan bilgileri doğru değerlendirmediği dikkati
çekmektedir. Delbeuf, seyahatnâmesinde Bursa’ya gelen ve yerleşen
Fransızları konu aldığı XIII. bölümde, Marie Blache’dan bahsederken, Dròme
departmanının Loriol kasabasından 6 Mayıs 1845 tarihinde 32 yaşında dul ve
bir çocuklu olarak gelen bir ustabaşı olduğunu bildirmektedir.(10) Delbeuf,
Marie Blach’ın Brotte ailesinden herhangi biriyle evlendiğinden
seyahatnâmesinde bahsetmemektedir. Madam Brotte’un Marie Blach olmadığı F.
Marcosson’ın 1923 senesinde kaleme aldığı makalesinden anlaşılmaktadır.Madam
Brotte ile yaptığı görüşmeye makalesinde yer veren Marcosson, Madam
Brotte’un Lyon’dan henüz 21 yaşındayken filatür fabrikalarında ustabaşı
olarak çalışan babası ile birlikte tam 63 yıl önce Bursa’ya geldiklerinden
bahsetmektedir.(11) Bu bağlamda Lyon’lu Marie Auguste/Augustine Brotte ile
Loriol’lü Marie Blach’ın aynı kişi olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu
tespite ek olarak, Madam Brotte’un filatür fabrikalarında ustabaşı olarak
burada çalışan kadınlara yeni usulleri öğrettiği bilgisi de hatalıdır. Madam
Brotte’un ipekçilik sektörü ile tek bağlantısı eşi dolayısıyladır ki
kendisinin filatür fabrikalarında çalıştığına dair hiçbir bilgiye
rastlanmamıştır. Madam
Brotte’un ticari alanda gösterdiği tek faaliyet otel işletmeciliğidir.
Auguste Brotte 1880 senesinde arkasında büyük miktarda borç bırakarak vefat
etmiştir. Madam Brotte, eşinin borçlarını ödeyebilmek için iki filatür
fabrikasını satışa çıkarmak mecburiyetinde kalmıştır. Fabrikaların
satışından elde ettiği para ile kocasının tüm borçlarını ödeyen Madam
Brotte, iki çocuğu ile geçinebileceği herhangi bir geliri olmadığından evini
otele çevirmeye karar vermiştir. Mösyö Brotte ile Madam Brotte’un eski
arkadaşları, bir kadının otel işletmesine çok şaşırmış ve bu durumu
eleştirmişlerdir. Delbeuf, Madam Brotte’dan dinlediği anıları bu şekilde
aktarmaktadır. Madam Brotte bunun üzerine bir kadın ve anne olarak onurunu
kaybetmeden bu işi yapmayı başardığını ve her geçen gün daha da başarılı
olduğunu eklemiştir.(12)
1906’da
Bursa’ya gelen Delbeuf, Hotel d’Anatolie’nin çeyrek yüzyıldır açık olduğunu
ve Bursa’da bir efsane olduğundan bahsetmektedir.
Hotel
d’Anatolie, bugün Altıparmak Caddesi üzerinde Seyyîd Usûl Dergâhı ile
paralel bir noktada bulunuyordu. İki katlı, ahşap ve geniş bahçesi olan otel
1882 senesinde kurulmuş ve kısa bir süre sonra Bursa’da bulunan diğer
oteller arasında hizmette ve konforda fark yaratarak, tercih edilme
hususunda birinci sırayı almıştır.
Seyahatnâmelerde Hotel d’Anatolie ismine ilk olarak Karl Humann ve Otto
Puchstein’ın Reisen in Kleinasien und Nordsyrien isimli eserinde
rastlamaktayız.(13) 1899 senesinde Bursa’ya gelen Vasil Kınçov, yol arkadaşı
Hacı Filipi’nin tavsiyesi ile Hotel d’Anatolie’de konaklamıştır. Kınçov, çok
az bir para karşılığında epey iyi bir hizmet aldığından memnuniyetle
bahsetmektedir.(14) 1902 senesi Paris baskısı Collection Des Guides Joanne
isimli gezi rehberinde, rehberi hazırlayan kişiye İstanbul’da karşılaştığı
Fransızlar tarafından Hotel d’Anatolie’nin tavsiye edildiğinden
bahsedilmektedir. Ziyaret sezonu olduğu için geziyi gerçekleştiren kişi,
telgrafla Hotel d’Anatolie’dan rezervasyon yaptırmıştır.(15) Aynı rehberin
reklamlar bölümünde geçen Hotel d’Anatolie tanıtımında ise şu ifadeler
kullanılmaktadır: Madam Brotte’a ait kale dibinde, kaplıca yolunda Hotel
Anatolia: son derece temiz, geniş bahçeli, iyi Fransız yemekleri ve kaliteli
şarapları olan bir otel. Günlük ücreti 15 frank, uzun kalımlarda daha uygun
fiyat sunabiliyorlar.(16) Régis Delbeuf, Avrupalıların Hotel d’Anatolie’yi
tercih etmelerinin sebebinin iyi yemek, temizlik ve iyi uykunun aynı çatı
altında bulunması olduğunu ifade etmektedir. Orada konaklayan herkesin de
dediği gibi Türk misafirperverliği, Fransız şıklığı, İngiliz konforu ve
Ermeni temizliği bu otelde bulunabilmektedir.(17) Hotel
d’Anatolie’nin çok özel misafirleri ağırladığını söyleyen Delbeuf, açıldığı
ilk günden beri tutulan bir ziyaretçi defterinden bahsetmekte ve bu
defterden alıntılar yapmaktadır. Defterin ilk sayfasında General
İgnatyev(18) ve Mösyö Onou’nun 1882 tarihli imzaları bulunmaktadır. Bu
defterde 1982’den 1906’ya kadar birçok ilginç imza bulunmaktadır. 6 Temmuz
1897 tarihli Comtesse de Pierrefonds takma adı ile imzalanan notun
İmparatoriçe Eugénie’ye(19) ait olduğu herkes tarafından biliniyordu. Pierre
Loti bu otelde hiç kalmamasına rağmen, deftere yazmakta ısrarcı olmuştur:
“Madam Brotte Oteli’nde kalmadığıma çok pişman oldum 30 Mayıs 1894” Pierre
Loti’ye ait notun hemen altında Madam Marie Anne de Bovet’ye ait şu not göze
çarpıyor: “Pierre Loti’den daha şanslıyım, burada kaldım ve yine kalmayı
umuyorum.”(20) Bu defterde pek çok not bulunmaktadır ve bunların bazıları
şiir, bazıları düzyazı, bazıları ciddi ve bazıları da esprilidir. Zinaïda
Chischine’ye ait 7 Mayıs 1902 tarihli nota göre Bursa’yı gördükten sonra
başka bir şehirde yaşayabilmenin sırrı, Bursa’yı unutmaktır. Hemen altındaki
nota göre Doğu’nun üç incisi Bursa, Eyüp ve İstanbul’dur. Nicolas
Drouginine’e göre Rusya’da ve Batı’daki diğer şehirlerde sadece gürültü
varken, Bursa’da huzur ve sakinlik bulunmaktadır. 28 Nisan 1908 tarihli
isimsiz bir notta, Hotel d’Anatolie’nin bahçesinin ağaçlar, çiçekler ve
düzenlemesiyle Fransa’yı anımsattığı ifade edilmektedir.
Bu defterde otele ait eksikliklerin de
belirtildiği görülmektedir. İsimsiz iki nottan birinde otelde terlik
bulunmamasından, ikincisinde ise yemek ve ağırlamadan başka hiçbir şeyin
güzel olmadığından bahsedilmektedir.(21)
1907
senesinde Bursa’ya gelen Richard Davey, pek çok seyyahın taşralı bir Fransız
hanımefendi tarafından işletilen Hotel d’Anatolie’yi tercih ettiğinden
bahsetmektedir ve kendisi de konaklamak için burayı tercih etmiştir.(22)
Bursa
Sergisi için 12 Temmuz 1909’da şehre gelen Petır Daskalov Hotel d’Anatolie
ve Madam Brotte hakkında şu bilgileri vermektedir: Dr. Çernev ve Eski
Zağaralılarla beraber indirdiğimiz Hotel d’Anatolie’de anında küçük bir
Bulgar kolonisi oluştu. Bütün Avrupalıların konakladığı bu otel kentin en
iyisi olarak biliniyor. Elli iki yıldır Bursa’da yaşayan Fransız asıllı
sahibi Madam Brotte özenle hazırlanmış ve kestane renginde bir peruk
takıyor. “Ben başka zaman da otelimde Bulgar ağırlamışımdır” diye başladı
neşeli sesiyle Brotte nine (sakın ona nine dediğimi duymasın!) Buraya bir
zamanlar İstanbul Bulgar Elçisi Bay Dimitrov da geldi, konuk defterinde adı
yazılıdır.” Sonra otelin sadece seçkin konuklar ve özel kişiler tarafından
ziyaret edildiğiyle övünmek için, anında bir dizi ünlü kişinin adını saymaya
başladı. En sonunda gururla (Resneli) Niyazi Bey’in de birkaç ay önce buraya
geldiğinde bu otelde kaldığını vurguladı. Otelin önünde olmazsa olmaz bir
teras var, bunun altında da sokağa kadar uzayan bahçesi yer alıyor. Buradan
bu kavurucu sıcakta yeşillikler arasında kaybolmuş Bursa Ovası’nın
manzarası, bugüne dek tanık olduğum görüntüler arasında eşsizdir.(23)
1909
Bursa Sergisi’ne gelen Sultan Mehmed Reşad’da Mudanya’dan Bursa’ya geldikten
sonra bir süre Hotel d’Anatolie’de dinlenmiştir.(24) Alfred Phillippson,
Reisen und Froschungen im Westlichen Kleinasien isimli eserinin 3. cildinde,
Hotel d’Anatolie’de kaldığından bahsettikten sonra, otelin Bursa’da nerede
konumlandığını gösteren bir planı da eklemiştir.(25)
Birinci
Dünya Savaşı sürecinde, Bursa’ya gelen İngiliz generallerinin de Hotel
d’Anatolie’de ağırlandıkları bilinmektedir. 17 Mayıs 1916 tarihli bir
telgrafta, Dâhiliye Nezâreti tarafından İngiliz generaller için talep edilen
otel odalarının hazırlandığı bildirilmektedir.(26)
“Bu
basit odalı, iddiasız ve temiz otelde güzel bir akşam geçirdikten sonra
ertesi sabah otelin verandasında temiz hava eşliğinde havuzdan akan suyun
sesini dinledik ve çiçeklerin hoş kokularını burnumuza çektik.” ifadelerini
kullanan Walter A.Hawley 1918 senesinde gerçekleştirdiği Bursa seyahatinde
Hotel d’Anatolie’de konaklamıştır.(27)
The
Saturday Evening Post dergisi yazarı olan Isaac F. Marcosson, 1923 senesinde
Mustafa Kemal Paşa’yı görmek için geldiği Türkiye’de Bursa’ya da uğramıştır.
Bursa’da bulunduğu sürece Hotel d’Anatolie’de konaklayan Marcosson,
makalesinde Madam Brotte ile yaptığı sohbetten ve otelin Anadolu’nun en ünlü
kuruluşlarından biri olduğundan söz etmektedir. Hala Fransız köylülerinin
beyaz kepini takan Madam Brotte’un uzun yıllardır Bursa’da yaşaması
sebebiyle Fransızcasına Türkçe kelimeler karıştırdığını belirten yazar, içki
yasağı sebebiyle otel sahibesinin çok üzgün olduğundan da
bahsetmektedir.(28) Hotel d’Anatolie, Cumhuriyet
döneminde de hizmet vermeye devam etmiştir. 12 Mart 1928 tarihli The Niagara
Falls Gazette ve 18 Mart 1928 tarihli Corning New York Evening Leader
gazetelerinde yayınlanan haberlerde Madam Auguste Brotte’un iki oğlunun
Dünya Savaşı esnasında öldüğünü, kendisinin de çok yaşlı ve hasta olduğunu,
ayrıca memleketi Fransa’da ölmek istediğini, bu sebeple de otelini satarak
ülkesine geri döneceğinden bahsedilmektedir.(29) Madam Brotte, otelini Uluca
Kardeşlere devretmiştir. Madam Brotte’un Fransa’nın Nice şehrinde ölmüş
olması gazete haberlerini de doğrulamaktadır.(30) Uluca
kardeşlerin idâresinde Anadolu Otel olarak işletilen yapı, daha sonra Turing
Hotel adını almış ve Altıparmak Caddesi boyunca apartmanlaşmanın başladığı
dönemlerde yıkılmıştır.
Notlar:
(1) Çiftçi, Cafer, “Hudâvendigar Vilâyetinde
İpekböcekçiliğinin Canlandırılmasında Düyûn-i Umûmiyye
İdâresi’nin Rolü”, Belleten, C. LXXVI, S. 277,
2012, s.912. (2)
Dörtok-Abacı, Zeynep, “Bursa’daki Yabancı Konsolosluklar (19. Yüzyıl)”,
Osmanlı Modernleşmesi
ve Bursa Sempozyum Kitabı, Ed. Cafer Çiftçi,
Bursa: Osmangazi Belediyesi Yayını, 2009, s.237-238.
(3) Kaygalak, Sevilay, Kapitalizmin Taşrası 16.
Yüzyıldan 19. Yüzyıla Bursa’da Toplumsal Süreçler ve
Mekansal Değişim, İstanbul: İletişim Yayınları,
2008, s.140. (4)
Fransa idâri taksimatında, ilden daha büyük birimlere verilen isim.
(5) Dörtok-Abacı, Zeynep, Modernleşme Sürecinde
Bursa Kenti’nin Mekansal ve Sosyal Değişimi(1860-1910) [Yayınlanmamış
Doktora Tezi], Bursa: Uludağ Üniversitesi, 2005, s.65.
(6) Delbeuf, Régis, De Constantinople A Brousse Et
a Nicée, Constantinople: 1906, s.167-168.
(7) Age., s.202.
(8) Marcosson, Isaac F., “Kemal Pasha”, The
Saturday Evening Post, 20 October 1923, [sayfa bilgisi
bulunmamaktadır]
(9) Quataert, Donald, Sanayi Devrimi Çağında
Osmanlı İmalat Sektörü, Çev.Tansel Güney, İstanbul:
İletişim Yayınları, 2008, s.228.
(10) Delbeuf, age., s.173.
(11) Marcosson, agm., [sayfa bilgisi
bulunmamaktadır]
(12) Delbeuf, age., s.202.
(13) Humann, Karl ve Puchstein, Otto, Reisen in
Kleinasien und Nordsyrien, Berlin: Verlag von Dietrich Reimer, 1890, s.7.
(14) Kınçov, Vasil, Bulgar Gözüyle Bursa,
Haz.Hüseyin Mevsim, İstanbul: Kitap Yayınevi, 2009, s.75.
(15) De Paris A Constantinople, Collection Des
Guides Joanne, Paris: Librairie Hachette, 1902, s.377.
(16) Age., s.406.
(17) Delbeuf, age., s.203.
(18) Rusya’nın Osmanlı Büyükelçisi General Nikolay
Pavlovich İgnatyev.
(19) İmparatoriçe Eugénie, Fransa kralı Napoleon III.’ün eşidir ve aslen
İspanyol’dur. 1869 senesinde İstanbul’a gerçekleştirdiği ziyaretinde Sultan
Abdülaziz ile ilişki yaşadığına dair pek çok söylenti olmuştur. İspanya’da
Cervantes Enstitüsü müdürü Pablo Martin Asuero tarafından yayınlanan Mavi
Sütunlu Saray isimli kitapta bu ilişki doğrulanmıştır.
Bkz. Asuero, Pablo Martin, Mavi Sütunlu Saray,
Çev. Yıldız Ersoy
Canpolat, Ankara: Dost Kitabevi, 2004.
(20) Delbeuf, age., s.204-205.
(21) Age., s.208-209.
(22) Davey, Richard, The Sultan and His Subjects,
London: Chatte and Windus, 1907, s.417.
(23) Daskalov, Petır, Bulgar Gözüyle Bursa,
Haz.Hüseyin Mevsim, İstanbul: Kitap Yayınevi, 2009, s.101.
(24) Dostoğlu, Neslihan, Osmanlı Döneminde Bursa -
19. Yüzyıl Ortalarından 20. Yüzyıla Bursa Fotoğrafları,
Antalya: AKMED Yayınları,
2001, s.458. (25)
Phillippson, Alfred, Reisen und Froschungen im Westlichen Kleinasien, Vol.
III, Gotha: Justus Perthes, 1913, s.70.
(26) BOA., DH.ŞFR. 520/20, 04 Mayıs 1332
(27) Hawley, Walter A., Asia Minor, London: John
Lane The Bodley Head, 1918, s.39-40.
(28) Marcosson, agm., [Sayfa Bilgisi
Bulunmamaktadır]
(29) The Niagara Falls Gazette, 12 March 1928, p. 3. ; Corning New York
Evening Leader, 18 March, 1928, p.4
(30) Dörtok-Abacı, Modernleşme Sürecinde Bursa...,
s.63
https://www.academia.edu/5453262/_Bursada_Bir_Frans%C4%B1z_Kad%C4%B1n_Giri%C5%9Fimci_Madam_Brotte_
'den
kısaltarak alınmıştır
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Madam Brotte ve Oteli
Kırk millik Bursa yolculuğunu, günde iki kere
sefer yapan oyuncak trenle yapacak yerde, Bursalı bir tüccarın yeni almış
olduğu yepyeni bir Amerikan arabasıyla seyahat ettik; gelmesi telgrafla
emredilmiş olan bu araba, limanda bizi bekliyordu. Tepeler, zeytin ağacı
yığınlarından görünmüyordu; vadilerde ise bol bol tütün ve mısır
yetişiyordu. Anadolu köylüsü, tutumlu ve çalışkan bir kişidir; herhalde daha
Yunan askerî araçları gözden kaybolurken, yeniden inşa faaliyetine başlanmış
olmalıdır. Müezzinler minarelerden akşam namazı
çağrısını yapmazdan çok önce Bursa'ya, hâlâ ticarî önemini koruyan
Türkiye'nin eski başkentine vardım. Gece Hotel d'Anatolie'ye indik; orada
İstanbul'a dönerken tekrar konaklayacağım güne kadar rahata ve lüksün her
türlüsüne veda ettim. Bu otel, Anadolu'nun ünlü
kurumlarından biri. Sahibi, en az otelin kendisi kadar seçkin bir kişi olan
Madam Brotte. Küçük şelâlenin şarkılı akışını dinlediğimiz güzel bahçesinde,
hâlâ Fransız köylülerinin beyaz kepini giyen bu garip yaşlı hanım,
hikâyesini bana anlattı. Fransa'nın Lyon şehrinde seksendört yıl önce doğmuş
ve yirmibir yaşındayken bir ipek uzmanı olan babasıyla birlikte Anadolu'ya
gelmişti. Bursa, Fransızlarca kurulmuş ve halen de büyük ölçüde işletilmekte
bulunan Türk İpek endüstrisinin merkezidir. Madam, gelişinden az sonra
otelin sahibiyle evlenmiş ve onun ölümünden sonra işletmeyi üstlenmişti.
Savaşlar, çekilmeler, yıkımlar, üzerinde etkisini bırakmıştı ama, vakarlı
tavrını korumaktaydı. Türkiye'de o kadar uzun zamandır yaşıyordu ki,
Fransızcasına Türkçe kelimeler karıştırıyordu. Bu güzel kokulu çevrede onun
konuşmalarını dinleyip, sunduğu mükemmel yemeği hatırladıkça, Fransa'da
değil Anadolu'da olduğumu idrak etmekte güçlük çekiyordum.
Şunu da ekleyeyim ki, alkol bakımından Anadolu, kupkurudur. Madamın bir
üzüntüsü, Türklerin şarap mahzenini mühürlemiş olmalarıydı; bu mühürlerin ne
zaman kaldırılacağını bir Allah bir de Ankara bilirdi. Anadolu'da geçirdiğim
sekiz gün içinde tek damla içki görmediğimi belirtmeye değer. Dünyada içki
yasağının içkiyi gerçekten yasaklar göründüğü belki tek yer burası. İstanbul
ise, daha sonra anlatılacak başka bir hikâye. Madam
Brotte'de sömürge yayılmasının başka bir kanıtını gördüm. Dünyayı, özellikle
uzak ülkeleri dolaşırken şunun farkına varırsınız ki, belli ırklar, yabancı
topraklara yerleştiklerinde belli kuralları izlerler. Bir İngilizin ilk
yaptığı şey bir banka kurmaktır. İspanyol mutlaka bir kilise yapar, Fransız
da bir kahve açar. Anadolu'da da durum böyledir.
Ertesi sabah samimî ihtiyar Fransız hanımefendiye biraz üzüntüyle veda
ettim. Bizi Mudanya'dan getiren otomobille Karaköy'e bütün gün sürecek olan
yolculuğa başladık. Bursa'nın eteklerinde Yunan felâketinin ilk gözle
görülür işaretlerini gördüm. Yol kenarlarında terkedilmiş yüzlerce kamyon-Yunanlıların zorakî hediyeleri- vardı. Türkler bunları kaldırmak veya
kurtarmak zahmetine bile girmemişlerdi. Kırlara açıldıkça, yıkılmış çiftlik
evleri her tarafta göze çarpıyordu. Yunanlıların Ankara'yı zaptedeceğine
içtenlikle inandıkları saldırı sırasında tüm köyler baştan aşağı
yokedilmişti. Oysa, ilerlediklerinden çok daha hızlı olarak geri döndüler.
“The Saturday Evening Post” dergisi
yazarlarından İsaac F. Marcosson, 1923
|