Bursa'da su dağıtımı ve yönetimine dair ilk kurum olan Su
İdaresi Şefliği 1926'de belediyeye bağlı olarak oluşturuldu. Bu kurum açılma
nedenlerinden biri şehir şebeke suyunun yetersizliğiydi. Sorunu çözmek için
1926'da Teferrüç su deposu yapılması planlanmış ancak inşaata 1929'da
başlanabilmişti.
Kentin büyümesiyle birlikte su
sıkıntısı 1932'de yeniden hissedilir düzeye erişti. Böylece Gökdere
Vadisi'nde araştırma ve memba etütleri başlatıldı. Pınarbaşı, Kurtbasan,
Kaplıkaya, Alaşar, Çekirge, Naip, Asa suları mahalle komisyonları tarafından
idare edilirken 1 Nisan 1935'te bu suların idaresi belediyeye verildi.
Belediyeye bağlı olarak kurulan Su
İdaresi Şefliği 1930'da 1580 sayılı Belediye Kanunu çıkana kadar Bursa'da
içme suyu ile ilgili faaliyetlerini sürdürdü. 1931 yılında 16 kilometrelik
bir hattın inşaatıyla Uludağ'dan beş kaynak suyu daha şehre getirilmişti.
Belediyenin 1932'de yayınladığı 829
nolu kararla "Su İnzibatı Talimatnamesi" 1941'e kadar yürürlükte kaldı.
1935'te belediyede "Mülhak Kullanım Suları Şefliği" kurulduysa da bu birim
1939'da kapatıldı.
Pınarbaşı kaptajı (çarşaf)
1937'de inşa edilmiş, bu kaptajın yanına 1953'te Mevlevihane Su Deposu
yapılmıştı. Şehrin ve nüfusun büyümesiyle birlikte Sular İdaresi
Şefliği belediyeden ayrılarak bağımsız Mülhak Sular İdaresi Müdürlüğü
kuruldu.
Pınarbaşı çarşaf su
deposu - 1938
1935-1972 arasında Bursa Sular İdaresi'nde çalışmış İhsan Uzer'in verdiği bilgilere
göre eskiden şehrin hem içme hem de kullanma suları toprak künk, bunların
deliklerini tıkamaya mahsus saman çöpü, tahta talaşı ile çeşmecilerin her
gün yaklaşık 100 kaleme ayrılan su yollarını evden eve yedekleyerek
akıtmasıyla sağlanmaktaydı. Kaplıca, Kaba kuşak,
Harcı, Şali, Kızık adlarıyla beş künk 1766'da oluşturulmuştu. Bunlar 1941'de
de dahi şehrin içinde beş bin haneyi dolaşıyordu.
1924'te abone fiyatları sabit
bırakılmış ve su abone numaraları konması kararlaştırılmıştı. Suların
kontrolü zor olduğu için heyet toplantısında operatör Emin, Umur-u Miyahiye
başmühendisi Asaf, mühendis Baci ve sıhhıye müdüründen oluşan
komisyonun Pınarbaşı suyu da dahil mevcut suların islahı ve çoğaltılarak
dağıtılmasıyla, hatta Nafıa Vekaletiyle temasta bulunmasıyla
görevlendirildi.
1925'te 500 adet su saati
satılması için tahsisat ayrılmıştı. 1925, 1928 senelerinde bütçe giderek
artmış ve 1929'da 5350082 kuruşa yükselmişti. 1931'de belediye 280 bin lira
harcayarak Uludağ memba sularını şehre getirmiş, şehir şebekesine ilaveler
yapmıştı. Şehir sularının ıslahı ile 1932'de mühendis Suphi (Subul)
görevlendirildi. Suphi Bey 1935'e kadar bu görevde kaldı.
1939'da
başmühendis Abdurrahman Bereket, su fen memuru İhsan Uzer ve arkadaşları
tarafından 654 bin liralık keşif ve ıslah projesi hazırlandı. Bu proje
Sıhhıye Vekaleti tarafından ertesi yıl onaylandı. Ancak Abdurrahman
Bereket'in istifası üzerine proje yarım kaldı. Sonradan belediye başkanı
Mehmet Cemil Öz zamanında (1934-37)
yeniden başlandı ama bitirilmesi vali
Refik
Koraltan ve belediye başkanı
Sıddık Sami Arel
döneminde (1940-42)
oldu.
Kaynak: Resimlerle Buski Tarihi, Büyükşehir Belediyesi yayınları,
2009
Başlatılan projeler1946'da
vali
Haşim İşçan zamanında Bayındırlık
Bakanlığı Sular 1. Mıntıka müdürü Celal Ergani'nin revizyonu ile yeniden
projelendirildi. Belediye kontrol teşkilatında su mütehassısı yüksek
mühendis Suphi Subul'un idaresinde Sedat Suverir, Memduh Kurtoğlu, Bilge
Atillasoy, Ömer Atillasoy, Macit Derbent, Orhan Yalvaç, Halil Akay gibi
yüksek mühendisler bulunmaktaydı. Böylece Kırkpınar sularının isalesi işine
girişildi. 9 Mayıs 1946'da en düşük fiyatı veren müteahide ihale edilerek
işe başlanmış ve şehre ilk su Aralık 1947'de verilmiş oldu.
17.10.1948- Teferrüç su deposunda Kırkpınar isale su hattı için
İsmet İnönü'ye açıklama yapan Su İşleri Müdürü İhsan UZER-Yanında
gözlüklü su mühendisi Suphi Subul (Ender UZER Arşivi)
Bursa Sular İdaresinde 1940-49 arasında çeşitli
dönemlerde kadro ihtiyacının arttığı, ek kadro ile uzman kişilerin
görevlendirildiği görülür. Dahiliye Vekaleti'nin bir kararnamesi ile
teşkilata 260 lira aylık ücretli bir başmühendislik, 75 lira aylık ücretli
su fen memurluğu, 60 lira ücretli muhasiplik, 50 lira ücretli su katipliği
ve ayniyat muhasipliği, 40 lira ücretli kontrol memurluğu ve müfredat
katipliği ilave edildi.
1948: İsmet İnönü Bursa'da. Ortada gözlüklü vali Haşim İşçan, en
sağda İhsan Uzer
İhsan Uzer Bursa Sular İdaresinde memur olarak
görev yaparken 1941'de Bursa Suları
adlı bir araştırma yaptı. Bunda şehre
161 kaynaktan su sağlandığını belirtir. Hatta bu su kaynaklarından biri de
kendi keşfettiği için adıyla (İhsan pınar- 1936'da bulmuş) anılmaktadır.
Uzer kente gelen suların üç hoktada toplandığını da belirtir: Kırkpınar
hattından gelen sular, Gökdere ve batı bölgesinden gelen sular, Pınarbaşı
membaları. Uzer bu araştırmasını Bursa Halkevi dergisinde de yayınlamıştır.
Uzer Bursa'da kişi başına düşen su miktarının 175 litre olduğunu de ekler.
Teleferik su deposunun 2024'teki hali.
Tabelada: "Kırkpınar sularının şehre akıtılması T.C.nin 24. yılında Vali
Haşim İşçan ve belediye başkanı Fahri Batıca zamanında Bursa halkının himmet
ve nakdi fedakarlıkları ile başarılmıştır- Aralık 1947" yazıyor.
Bursa sularıyla ilgili önemli çalışmalar
şunlardır: Suphi Subul'un 1948'de yayınladığı
Bursa İçme Suları;
BUSKİ eski önetim kurulu üyesi Arif Selçuk Özer'in
2001'de yayınlanan Pınarbaşı'dan
Doğancı'ya Bursanın İçme Suyu Tarihi;
Prof. Dr. Hasan Ertürk'ün 2007'de basılan
Suyun Bursa Serüveni
(UÜ yayınları, 2006).
Kaynak:
"İhsan Uzer'in Araştırmalarıyla Bursa Suları", içinde: Bursa'da Zaman
Mekan İnsan- Bursa'nın Yunan İşgalinden Kurtuluşunun 100. Yılı, editör:
Behçet Kemal Yeşilbursa, sayfa 536-542'den kısaltarak alınmıştır.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bursa İçme Suları
Erdem SAKER (Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı)
Çocukluğumun Bursa’sında ben de o suyu
bol, güzel Bursa’yı yaşadım. Tahtakale’de ahşap bir evimiz vardı, evimizde
iki tür su akardı, birinin adı Pınarbaşı suyu, diğeri Terkos suyu.
Pınarbaşı suyu, Uludağ yamaçlarından ve
tarihin derinliklerinden çıkıyor. Kartacalı komutan Hannibal tarafından
kullanıma açıldığı söylense de buna kuşkuyla yaklaşmak lazım. Pınarbaşı’nda kurulan ve “çarşaf su yapısı” olarak
adlandırılan yapıdan su, derine döşenen künklerle evlere dağıtılıyor,
evlerde bir havuza kesintisiz akıyor, havuzun taşma noktasından da komşuya
geçiyor. Künkler derine döşendiği için su kışın ılık, yazın çok soğuk
oluyor, kış aylarında ev hanımlarının yardımcısı, yaz aylarında ise evin
adeta buzdolabı yerine geçiyordu. Evden eve dolaşan bu suyun, hiç
kirletilmeden komşuya aktarılmasında gösterilen hassasiyet, o günkü
toplumumuzun saygın yapısını ortaya koyuyordu. Suyun, Pınarbaşı semtinin alt
kotlarında kalan tarihi Bursa yerleşimlerinde dolaşımı ile, 65 bin kişinin
su ihtiyacı karşılanıyor. Bugün Pınarbaşı suyu, BUSKİ su şebekesine bağlandı
ve artık musluklarımızdan akıyor, sadece Emirhan’ın havuzunda hala saf
Pınarbaşı suyu olarak akmaya devam ediyor.
Pınarbaşı Suyu
Terkos suyu, adını İstanbul’dan alıyor, o yılların İstanbul’unun içme suyu
Terkos gölünden geldiği için adı Terkos suyu oluyor. Bursa da aynı ad
benimsenmiş. Bursa’nın bu suyu, Gökdere Vadisi’nde, Fransızların yaptığı ve
aktif karbonlu filtrelere sahip bir arıtma tesisinden geliyor ve şebekeye
bağlanıyordu. 1948’de zamanın Bursa valisi
Haşim İşcan Uludağ’da, zirvenin
alt bölümünde yer alan ve Kırkpınarlar adıyla anılan pınarların suyunu pik
boru döşeterek, kentin üst kotlarında depolar yaptırarak, kente indirmişti.
1960’lı yıllara gelindiğinde, sanayileşmenin paralelinde oluşan hızlı göç
hareketi Bursa’yı patlama ölçeğinde bir büyümeye itiyor. Yukarıda sıralanan
tüm su kaynaklarından kente akıtılan yılda 30 milyon metreküp içme suyunun,
oluşan hızla artan nüfusun gereksinimini karşılaması imkansız olacağı
açıkça görülüyor, yeni su kaynaklarının, kent nüfusundaki artış paralelinde
devreye alınması kaçınılmaz oluyordu.
1970 yılında DSİ bu anlamda çalışmalarına başlıyor. Bir taraftan 2040 yılını
hedef alan bir süreç içinde kentin nüfus büyüklükleri bilimsel metotlarla
hesaplanıyor, diğer taraftan bu süreç içinde gerekli olacak suyun temin
edileceği kaynaklar araştırılıyordu. DSİ ilk adımı Bursa ovası altında
bulunan, yılda 120 milyon metreküp kapasiteye sahip yeraltı suyunun 20 milyon
m3’lük bölümünü, Acemler ve Arabayatağı’nda derin kuyular açarak, ‘Acil İçme
Suyu Projesi’ adı altında sisteme sokarak atıyordu, yıl 1972.
Ardından Nilüfer çayı havzası, kentin 2020 yılına kadar oluşacak nüfus
büyüklüklerinin içme ve kullanma suyu gereksinmelerini karşılayacak ana
kaynak olarak seçiliyor, planlama ve projelendirme çalışmalarını Doğancı
Barajı-Arıtma Tesisleri-Ana Su Dağıtım Hatlarının inşası ve işletmeye
alınması takip ediyor. Böylece kentin yılda kullanabileceği 50 milyon
metreküp suya 120 milyon metreküp daha ekleniyordu. Projenin ikinci barajı
olan Nilüfer Barajı’nın da takip eden yıllarda inşa edilmesiyle eklenen 60
milyon metreküp su ile Bursa, toplamda yıllık 230 milyon metreküp suya
kavuşuyor ki bu büyüklükteki bir su kaynağı, kentimizin 2020 yılına kadar
oluşacak nüfusunun su gereksinimini karşılıyordu.
Peki, 2020’den sonra ne olacak, diye sorduğunuzu duyuyorum, yapılan planlama
çalışmaları, 2020-2040 arası büyüme karşılığında gerekli olacak suyun da,
halen enerji üretmek üzere inşa edilen Çınarcık Barajı’ndan temin edilmesini
öngörüyor.
DSİ’nin 1970’lerden bu yana sürdürdüğü ve doğru verilere dayandırdığı
kapsamlı mühendislik çalışmaları sayesinde, Bursa kentinin 2040 yılını hedef
alan su gereksinmeleri karşılanmış oluyor. Tüm bu çalışmaların bir başka
yüzü de çevresel değerlerin öne çekilmesi, korunması oluyor. Doğancı Barajı
inşaatına başlandığında, kanun hükmünde ağırlığı olan ‘Nilüfer Havzası
Koruma Yönetmeliği’ uygulamaya sokuluyor. Bu yönetmeliğe göre havzada sanayi
tesisleri kurulması, yeni yerleşim alanlarının oluşumu yasaklanıyor.
Havzadaki ormanlar da koruma altına alınıyor ve devlete ait boş alanlar
ağaçlandırılıyor. Doğancı Barajı’nın kesin koruma alanı içinde bulunan bir
köy kaldırılıyor. Bu uygulamalar sayesinde, bir yandan havzanın su
verimliliği korunurken, diğer yandan da doğanın canlı yaşamına sunduğu suyun
kirlenmesi önleniyordu. Bir başka dolaylı çevresel çalışma da kent
şebekesine akıtılan suyun büyük bölümünün kullanıcılara ulaştırılması
alanında yapılıyor. Şebekeye verilen suyun %65’i, şebeke kaçakları
nedeniyle musluğa ulaşamamasını ortadan kaldıracak şekilde yenileme
çalışmalarına Bursa Büyükşehir Belediyesi başlıyor ve bugün şebeke su
kayıpları uluslararası standartları yakalıyor. Bugün şebeke su kaybı
%23’dür.
http://bursadazamandergisi.com/makaleler/velhasil-bursa-sudan-ibarettir-880.html’den
kısaltarak alınmıştır.
|